Gündem

Kayyım protestoları 36'ıncı gününde: Gasp edilen belediyemizi onlara bırakmayacağız

Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyım atama kararına karşı eylemler sürüyor

23 Eylül 2019 16:59

İçişleri Bakanlığı tarafından Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine atanan kayyımlara tepki amacıyla başlatılan protestolar 36'ncı gününde devam etti. Diyarbakır’da konuşan 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, “Söz konusu Kürtler olunca Anayasa’ya uyulmuyor” dedi. Van'daki eyleme katılan Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen, "Eğer bugünkü yönetimden Van halkı rahatsızsa dünyada bunun mekanizması belidir. Geri çağırma yönetimidir. Meclis açıldığında getirsinler, Meclis’ten geçirsinler hiç 5 yılı beklemeye gerek yok" çağrısında bulundu. Eylem ve gösteri yürüyüşünün sürdüğü Mardin’de ise HDP Mardin Milletvekili Ebru Günay, “Halkın alın terinin bir daha sömürülmemesi için gasp edilen belediyelerimizi onlara bırakmayacağız” diye konuştu.

Diyabakır’daki protestolar

Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) karşısındaki Lise Caddesi'nde süren nöbete, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, Barış Anneleri üyeleri, 78'liler Girişimi yöneticilerinin yanı sıra yüzlerce vatandaş katıldı. Nöbetin bulunduğu sokak, polis bariyerleri ve zırhlı polis araçlarıyla ablukaya alındı. 78'liler Girişimi yöneticileri alana "Kayyım darbeciliğine karşı devam, gerçek ve adalet için devam, dayanışmaya devam" pankartıyla gelerek yerlerini aldı. Nöbette, kitle sık sık alkış çaldı, slogan attı ve zılgıt çekti. Kürtçe direniş şarkılarıyla devam eden 2 saatlik oturma eyleminin ardından basın açıklaması yapıldı.

Açıklamada ilk konuşan HDP Diyarbakır İl Eş Başkanı Hülya Alökmen, katılımcılara teşekkür ederek, “Hakikatin peşindeyiz ve bu hakikatin de mücadelesine devam edeceğiz” dedi.

“Kürtler olunca anayasaya uyulmuyor”

78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can ise 31 Mart yerel seçimlerine dikkat çekerek, “Sözde seçme ve seçilme hakkı gösterildi. Oysa görüldü ki seçimin hemen öncesi belediye eş başkanlarına mazbata verilmemek için yazışmalar yapılmış. 1 Nisan şakası gibi. Baştan beri Kürt halkının iradesini tanımayan bir irade var” dedi. Herhangi bir mahkeme kararı olmamasına rağmen belediye eş başkanlarının yerine kayyım atandığını ifade eden Can, “Anayasa’da masumiyet karinesi var. Ona bile uymuyorlar. Söz konusu Kürtler olunca Anayasa’ya da yasaya da uyulmuyor” diye konuştu.

“Haklarını dağda değil demokratik yollardan arıyorlar”

İktidarın yerlerine kayyım atanan belediye eş başkanlarına “terörist” dediğini aktaran Can, “Buna rağmen eş başbakanlar haklarını aramak için dağa çıkmıyor, demokratik yollardan haklarını arıyorlar. Bu insanlara saygı gösterilmelidir” dedi. Kürtlerin Kürt sorununun demokratik yollardan çözülmesi için barışta ısrar ettiğinin altını çizen Can, ancak Türkiye’nin “derin oligarşisi” olarak tanımladığı yapının “barış istemediğini, savaşta ısrar ettiğini” savundu. Kürt sorununun çözülmemesinden kaynaklı belediyelere kayyım atandığını belirten Can, “Kayyım olayı, Kürt meselesidir. Kürtlere bir yandan ‘kardeşim’ diyorlar bir yandan da kayyım atıyorlar. Peki kardeşlik ve barış nasıl olacak. Milyonlarca Kürdü ne yapacaklar” diye sordu.

“Çöküntü süreci hızlanıyor”

AKP’nin bir “çöküntü” sürecine girdiğini öne süren Can, bu sürecin de hızlanarak devam edeceğine dikkati çekti. Abdullah Öcalan’ın son görüşmesinde dile getirdiği “Barışa hazırım, bir hafta içerisinde bu sorunu çözerim” sözlerini hatırlatan Can, “iktidarın belediyelere kayyım atayarak Öcalan’a yanıt verdiğini” iddia etti. Can, “İktidar, ‘barışa ve demokrasiye hazır değiliz’ diyor. Biz de bunlara demokrasi ve barışla cevap vereceğiz” dedi. Şair Tevfik Fikret’in Millet Şarkısı adlı şiirinde geçen “Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa; Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır. Göz yumma güneşten ne kadar nuru kararsa; Sönmez ebedî, her gecenin gündüzü vardır” dörtlüğünü hatırlatan Can, “Yaşasın halk, yaşasın Kürt milleti” sözleriyle konuşmasını bitirdi.

Nöbet, yapılan 10 dakikalık oturma eyleminin ardından son buldu.

Mardin’deki protestolar

Mardin Valiliği tarafından uzatılan “eylem ve etkinlik yasağı" gerekçesiyle HDP İl binasının etrafı polis geniş güvenlik önlemi aldı. Bunun üzerine HDP’liler eylemlerine il binası önünde devam etti. Nöbette HDP Mardin Milletvekili Ebru Günay konuştu. 

Günay, “Kayyım eliyle Kürt iradesinin gasp edilişinin 36’ncı günündeyiz. Kayyıma ve kayyımlara dair söylenecek çok şey var ama bu gaspı anlatmaya yetmiyor” dedi. Kayyım atamalarının Diyarbakır’ın Kulp ilçesi ve Erzurum’un Karayazı ilçesinde de devam ettiğini belirten Günay, “Bu kayyımları ve gaspı kabul etmediğimizi defalarca söyledik. İradelerin gerçek sahipleri gelmeyene kadar bu mücadelemiz devam edecek” ifadesini kullandı.

“Halkın emeğini gasp etmelerine izin vermeyeceğiz"

AKP ve MHP iktidarının kendilerine karşı olan muhaliflerin haklarının gasp edildiğini ifade eden Günay, “AKP ve MHP iktidarı ülkeyi yönetememenin bir biçimi olarak kendilerine karşı olanlara yöneldi ve bunu Mardin’de çok iyi gördük”  dedi.  

Kadın kazanımlarını korumaya devam edeceklerini aktaran Günay, “Eş başkanlık kayyımlarla geçebilecek bir çizgi değildir. Eş başkanlık bizim mor çizgimizdir. Kayyım politikasının toplumsal çöküntüyü nasıl meydana getirdiğini biliyoruz. Buna karşı mücadeleye devam edeceğiz. Kayyımu hiçbir yerde kabul etmeyeceğimizi belirtmiştik” diye konuştu.

Günay’ın konuşması ardından açıklama sloganlar eşliğinde sona erdi.

Van’da protestolar

 HDP İpekyolu İlçe binası önünde yapılan nöbete HDP Milletvekili Muazzez Orhan, belediye eş başkanları, Barış Anneleri, HDP Gençlik Meclisi üyeleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. "Genç kadınlar faşizmi yenecek" yazılı pankart açılan nöbette, Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen konuştu.

36'ncı gününde savunulanın demokrasi, halkın iradesi, özgürlük ve barış içinde birlikte yaşamın asgari koşulları olduğunu söyleyen Bilgen, mücadele etmeden, bedel ödemeden, uğrunda feda edilmeden tercih edilmiş her şeyin gelip geçici olacağını kaydetti. Bilgen, “Dünya'daki yerel yönetimlerle ilgili en meşhur örneklerden birisi 1870'li yıllardaki Paris deneyimidir. Paris'te yerel iktidar sadece 70 gün sürmüştür. Ama insanlık tarihinde yerel yönetimi, yerel iradeyi, katılımcı demokrasiyi o dönemlerde ödenen bedellerle insanlık kazanmıştır. Özgür kent, özgür insan sloganı ağır bedel ödenerek aslında kanla Paris sokaklarında sağlanmış, haykırılmış ve seslendirilmiştir. Mücadele etmeden, bedel ödemeden, uğrunda fedakârlık yapmadan tercih edilmiş her şey gelip geçidir" dedi.

“Ömer Bin Abdülaziz'in iktidarlığı iki yıl sürmüştür”

Erdoğan'ın kendi partisindeki yorgunluğu tarif ederken ifade ettiği ''Ömer'leri bulmalıyız'' örneğindeki Ömer’in Ömer bin Hattap olmadığını dile getiren Bilgen, "Ömer Bin Abdülaziz’dir. Onun iktidarı da sadece iki yıl sürmüştür. İslam tarihindeki adalet örneğidir. Kendi en yakınlarının yolsuzluk, haksız kazançla zengin olma taleplerine Ömer Bin Abdülaziz iki yıl dayanmıştır. Yani sürünmenin, yozlaşmanın, kokuşmanın aslında bir kurulu düzene dönüştüğü ortamlarda elbetteki demokrasiyi, özgürlüğü, halkça yönetimi savunmak elbetteki zordur. Önemli olan bu zorluğu içerisinde hakikatin tanıklığını, şahitliğini yapmaktır. Sonuna kadar bedeli ne olursa olsun bunu savunmaktan geri durmamaktır. Ben özellikle kayyım yöntemiyle halkın iradesinin hem de çok keyfi biçimde askıya alınmasına karşı bir tane reçete vardı onu hatırlatarak, eğer Van halkı Bekir Kaya'nın görevden alınmasından dolayı geri adım atmış olsaydı, iradesinden vazgeçmiş olsaydı galiba 31 Mart fotoğrafıyla karşı karşıya kalmazdı. Halk farklı türlü ceza verirdi. Başka tercihler yapardı. Demek ki bu yöntem bir sonuç alabilecek yöntem değil. Aksine insanların belki de kendi doğallığında yapacağı tartışmaları da bastırır, öteler, erteler ve demokrasinin kendi içindeki olağan süreçler, hesap sorma süreçleri, değişim süreçleri böylece engellenmiş olur" şeklinde konuştu.

“Meydan okuyacağımız yer halkın iradesidir”

"Eğer bugünkü yönetimden Van halkı rahatsızsa dünyada bunun mekanizması bellidir. Geri çağırma yönetimidir" diyen Bilgen, bir kez daha bunu hatırlatmak istediğini vurguladı. Bilgen, "Geri çağırma yöntemini Meclis açıldığında getirsinler, Meclisten geçirsinler hiç 5 yılı beklemeye gerek yok. Biz zaten temsili demokrasiyi savunan bir halk değiliz. Van'da belli bir nüfus sayısı geri çağırma için tüm belediyeler için ölçü olarak koyulsun, Muş'ta da halk memnun değilse Muş Belediye Başkanını 5 yıl beklemeden görevden alabilsin. Kars ve Şırnak'ta da alabilsin, Van'da da aynı şey yaşansın. Halk bilmiyorsa, halk geri çağırılmaya layık görülmüyorsa o zaman orada bir yerel demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Onun için eğer bir meydan okunacaksa, meydan okuyacağımız yer halkın iradesidir. Geri çağırma sistemi Türkiye hukuk sistemine, Türkiye siyasal sistemine tanınır ve konulursa gayet kolay biçimde hiç 5 yılı beklemeyiz. Hani diyorlar ya seçilmiş olmak suç işleme hakkını kimseye tanımaz. Evet tanımaz. Hiç kimseye tanımaz. Halk kendi bütçesini başka şeylere kullanan varsa, kendi hukukunun dışında hukukları tanıyan varsa onları hiç 5 yılı beklemeden görevden alsın. Kendisine layık olanı seçtikleri ile kendisi belirlesin" diye konuştu.

“Eş başkanlık sistemi son durak değil”

Eş başkanlık sistemiyle ilgili bir ironide bulunan Bilgen, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Eş başkanlık sistemi bizim için son durak değildir. Asgari sınırdır. Nüfus kadar hiç olmazsa dünyanın yarısını oluşturan kadınlar kendi emekleri kadarını, kendilerini ifade edecekleri, karar alma süreçlerine katılacakları bir asgari sınırdır. Bir başlangıç noktasıdır. Elbette bu tehlikeliyse, insanlık için zararlıysa, bir rejimi tehdit ediyorsa o zaman partilerde neden eş başkanlık sistemine izin verildi. Ve neden bu bir demokrasi hamlesi olarak referandumlarda kullanıldı. Yok eğer bu doğru bir sistem ve yöntemse bunu kriminalize ederek bu gerçekten, bu doğal durumdan, bu insanlığın farklı cinsiyetler, farklı kimlikler gerçekliğinden yasaklarla engelleyerek aşılabilecek bir şey olmaz. Biz bunun için eş başkanlığı bir başlangıç noktası olarak görmüyoruz. Bir son durak görmüyoruz. Kars için bizdeki belediye meclis üyesi sayısı başkanlık sistemi açısından şu espriyi yapıyoruz. Diyoruz ki 'Kars'ta sadece eş başkanlık değil, 5 başkanlık olmalı.' Çünkü biz yetki devrini esas almalıyız. Bütün arkadaşlarımızla birlikte yetkiyi paylaşmayı başarmalıyız. Hatta bir süre sonra başkan yardımcıları düzeyinde değil. Bütün şehir meclis üyeleri, sivil toplum örgütleri hep birlikte şehri yönetmeyi başarmalıyız. Bu yüzden sadece akıntıya karşı kürek çekmektir. Eninde sonunda insanlık kadın erkek eşitliği, kadın özgürlüğü ekseninde kendi medeniyetini kendisi inşa edecektir. Kendi geleceğini kendisi kuracaktır."

Bilgen'in konuşması ardında oturma eylemi yapıldı. Oturma eyleminde "Eşbaşkanlık mor çizgimizdir", "Jin jiyan azadî" ve "Kayyım gidecek halk gelecek" sloganlarıyla beraber söylenen ezgiler eşliğinde eylem sonlandı.