İçişleri Bakanlığı’nın yerine kayyım atadığı HDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı, Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk İstanbul'da ortak basın açıklaması düzenledi. Yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, "Sayın Cumhurbaşkanı'ndan kayyım faturalarını sormak için randevu talep ettim, yanıt gelmedi" dedi.
"İstanbul'un durumu belli olmasaydı 1 Nisan'da kayyım atanacaktı"
Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk yaptığı açıklamada, "Belediye başkanlarının başka yerlere para aktardıkları için görevden alındığı söylendi. Bütün ilçelerin borçları büyükşehir belediyesine verildi. Belediyeyi 426 milyon borçla devraldım. İşçilerin, memurların parasını ödemeyi ancak başardık. Belediyede bir kuruş yok. Farklı yerlere para aktardığımız konusunda devamlı açıklamalar yapılıyor. İstanbul’un durumu belirsiz olmasaydı 1 Nisan’da kayyım atanacaktı. Bugüne kadar yaptığımız siyasette kardeşçe yaşadığı bir Türkiye yaratma mücadelesi. Bugün yürütülen siyasette Kürtler potansiyel tehlike olarak görülüyor. Bu siyasetin kimseye yararı yok. Bütün zorluklara, zindanlara, gözaltılara rağmen bu sorunun demokratik siyasetle çözüleceğini biliyoruz." diye konuştu.
Türk şu ifadeleri kullandı:
"Devlet aklını oluşturamazsak kutuplaşmanın başka bir yola girmesinden endişeliyiz. Bunu engelleyecek olanlar demokrasiye inanlar… Kamuoyunu bilgilendirmek zorundayız. Bizim yaptığımız hukuksuz darbenin açık bir şekilde bilinmesi.
"Silahla bir şeylerin çözülmeyeceğini biliyorum"
46 yıldır aktif siyasetin içindeyim. Barış konusunda, demokratik gelecek konusunda hiçbir zaman olumsuz olmadım. Bugün de çok sancılı bir sürecin içindeyiz. Demokrasiye inanlar ciddi ve ortak bir tavır ortaya koymalı. Silahla şiddetle hiçbir şeyin çözülmeyeceğini biliyorum. Bu bir olgunlaşma sürecidir. Geçmişte söylediklerimizin Türk halkı için pek bir değeri yoktu, bugün barışı sağlamaya çalışıyoruz. Umudumuz olmasaydı siyasetin içinde olmazdık. Bu iftiralara rağmen bunları paylaşıyorsak gelecekle ilgili umudumuzu kaybetmediğimizdendir
"Faturaları sormak için Cumhurbaşkanı'ndan randevu talep etmiştim"
300 bin liralık harcama yapıldığı iddialarına Türk, "Kendilerini aklamak için yapıyorlar. Belediyenin yaptığı masraf 220 bin liradır. Sadece bakana verilen yemek 200 bin lira. Faturalar elimde. 332 bin liralık araba tutulmuş Cumhurbaşkanı geldiği zaman. Buradaki faturaların tamamı 'Silver Altın'dan. Dükkân sahibinin babası belediyede daire başkanı. İçişleri Bakanı da 'Böyle bir şey yok' dedi, yemek yemediklerini söylüyorlar ama bugün konuşamıyorlar. Günde 300-500 kişi beni ziyarete geldiğinde çay da ikram ederim çikolata da ikram ederim. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan bu faturaları sormak için randevu talep ettim. Yanıt gelmedi. Birileri, birilerini düşman ilan ederek kendi iktidarlarını sürdürmeye çalışıyor. Türkler ve Kürtlerin bin yıllık kadim dostluğu var. Hediye faturalarının naylon fatura olduğu belli yanıtını verdi.
Ahmet Türk konuşmasını şöyle sürdürdü:
İnsanlar tepkilerini gösteriyor. Türkiye'de medya bağımsız değil. Polisler tek bir adım atmamıza izin vermedi, etrafımızı kuşatarak. Tepkisini gösteren bir halk var. Gerçekten demokrasiye inanan sizlere görev düşüyor.
Adalet Yürüyüşü oldu. Her gün bölücülerle kol kola diye haber yapılıyor. Buna cevap bile verilmedi. Bir bütün olarak bunu büyütmek gerekiyor. Demokrasi, haklarımız için ortak değerler çevresinde buluşmamız gerek.
"Biz CHP'ye değil demokrasiye destek verdik"
Bu hukuksuzluğa karşı sesimizi çıkarmadan oturmamızı kimse beklemesin. Bizi anlamakta sanki biraz güçlük çekiyorsunuz. CHP’ye çağrımız şu, biz CHP’ye değil demokrasiye destek verdik. Başka türlü durduramayız. Belediyenin kapalı olduğu, seçimden bir gün önce işçi alınmış. Bu hukuksuz. Vali Bey futbol kulübü kurmuş, belediyeden maaş alıyor. Vali bey 400 kişiyi işten çıkarmış."
"19 Ağustos'ta yaşananlar seçmen iradesine yönelik bir tutum"
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı, "19 Ağustos'ta yaşanan durum sıradan bir hadise değil. Bir yandan HDP'ye dönük bir yandan da yerel yönetime ve seçmen iradesine yönelik bir tutumdur. Kaygı sahibi olan her çevrenin tutumunu, tarafını belli etmesi gerekiyor. Haksızlık karşısında yanımızda dostlarımızı görmemiz kıvanç yaşadığımız bir durum. İmamoğlu'nun ziyareti konusunda ayrıntıya sahip değilim. Hiç ummadığınız bir yerden konuşacağım. Kötülüğün sıradanlaşması… Çok sıradan bir süreci yaşıyor gibi. Türkiye’de 10 gün için demokrasiye rağmen iradenin elindeki zehirli güçle operasyon yapıldı. Çok soğuk karşılandı bugün bu durum. Oy verme hakkımla seçilmiş (YSK’nın onay verdiği) kişiler olarak 16 Nisan’da göreve başladık. Borç ödedik, yaptığımız bütün işlemler klavyeye bastığımız an İçişleri Bakanlığı’ndan görülüyor." ifadesini kullandı.
Mızraklı, "HDP belediyeciliğinin 3 ağırlık merkezine operasyon yapılıyor. Kendi toplumumuza neyi anlatacağım? Devlet bu kararla birlikte dağın yolunu açtı. Hukuk adaleti teslim etmezse işte o zaman vay halimize" dedi.
"Eş başkanlık sistemi bizim için vazgeçilmezdir"
Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan," Bizlere yönelik algı yaratma operasyonu var. Kadına yönelik şiddete karşı çalışmalar yaptık. Bütün alanlara dair özel çalışmalar vardı. Örneğin, daha önceki dönemde atanan kayyım kurduğumuz kadın sığınma evini kapatmıştı. Eş başkanlık sistemi tüzüğümüzde var. Siyasi partiler kanununda da bir düzenleme var. Bütün örgütsel yapımızda yürürlülüktedir. Meşruluğunu halkın tepkisinden alıyor aslında. Oldukça demokratik ve yerel demokrasiyi de güçlendiren bir anlayıştır. Eş başkanlık sistemi bizim için vazgeçilmezdir. Her kademede kadınların var olduğu bir sistemi hayata geçirmekte kararlıyız. Biz göreve geldiğimiz andan itibaren enkazı anlamaya çalıştık. Van'da 12 belediyeye kayyım atanmıştı. Atanan valilerin nasıl kanunsuz iş yaptığını fark ettik. Hiçbir inceleme yapılmadı" dedi.
"Cumhurbaşkanı yargıya direktif veriyor"
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, "Vekillerimizle halkla birlikte demokratik eylem hakkını kullanmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanı yargıya direktif veriyor. Dokunulmazlık kaldırmakla HDP'yi tasfiye edemeyeceklerini kararlı bir şekilde gösterdik. Ne bedel ödemek gerekiyorsa HDP'li vekilller ve yöneticiler bu bedeli ödemekten kaçınmayacaktır"