Gündem

Kaypakkaya'yı ananlara mahkemenin biri beraat verdi, diğeri 110 yıl!

Kaypakkaya anması gibi eylemlere özel yetkili savcı 'tahliye' verirken Malatya'da bu anmalardan 14 kişi toplam 110 yıl ceza aldı

23 Nisan 2012 12:53

Kocaeli’de 1 Mayıs’a katılmak, İbrahim Kaypakkaya, Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan’ı anmak gibi eylemlere katılan ve bir kısmı ‘terör örgütü üyeliği’nden tutuklanan gençlerle ilgili dosyaya, özel yetkili savcılık bile isyan etti. Savcı önce tüm tutukluları bıraktı, ardından ‘terör örgütü üyeliği’ iddiasına ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Malatya’da ise Kaypakkaya’yı anıp “Önderimiz Kaypakkaya” diye slogan atan 14 kişiye hem ‘örgüt üyeliği’ hem de ‘örgüt propagandası’yla toplamda 110 yıl hapis çıktı.

İsmail Saymaz'ın Radikal'deki haberine göre; Kocaeli Başsavcılığı geçen yıl kasım ayında ilde Halkevleri, EMEP ve SDP gibi sol partiler ile bazı derneklere yönelik operasyon düzenledi. Emniyet fezlekesinde bu parti ve derneklere üye olan 21 gencin evlerinde örgütsel doküman, yasak yayın bulunduğu iddia edildi. ‘Terör faaliyeti’ sayılan eylemler arasında, 12 Eylül’de asılan Necdet Adalı’yı, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya’yı anmak ve 1 Mayıs’a katılmak da vardı. Aralarında Halkevleri Bölge Sorumlusu Metin Kaya, Saraybahçe Şube Başkanı Mihrican Atalay ve SDP PM Üyesi Ufuk Çeri’nin de yer aldığı dokuz genç ‘terör örgütü üyeliği, örgüt propagandası, suçu ve suçluyu övme’ savıyla tutuklandı. Kocaeli Savcılığı, dosyayı ‘terör’ suçlarını soruşturmakla yetkili İstanbul Özel Yetkili Savcılığı’na gönderdi.


Savcı: Böyle örgüt olmaz


Özel Yetkili Savcı Emin Aydinç’in ilk işlemi, 3 Şubat 2012’de 9 tutukluyu tahliye etmek oldu. Savcı Aydinç hazırladığı iddianame ile yalnızca dokuz gence örgüt propagandası savıyla dava açarken, ‘örgüt üyeliği’ iddiasına ilişkin tüm sanıklar açısından ‘kovuşturmaya yer olmadığına’ karar verdi. Kocaeli’de tutuklananlardan dört kişiye dava bile açmayan Savcı Aydinç, ‘kovuşturmaya yer olmadığına dair karar’ında şunları yazdı: “Örgütsel eylem olarak nitelendirilen eylemlerden bir kısmının 1 Mayıs kutlaması, kavgada ölen bir öğrencinin anılması, hasta hükümlülerin bırakılması, Maraş ve Hopa olaylarının ve ulaşım zammının protesto edilmesi gibi başlı başına suç oluşturmayan eylemler niteliğinde olduğu görülmüştür. Bu eylemlerde bir terör örgütünün açık bir propagandasının olmadığı anlaşılmıştır. Bu eylemlerin şüphelileri terör örgütü mensubu olduklarını göstermeye yeter nitelikte olmadığı açıktır.”

İzmit’te Kaypakkaya’yı anmak gibi eylemler suç sayılmazken, Tunceli’de sadece 2011’de 1 Mayıs’ta ve Kaypakkaya’nın ölüm yıldönümü olan 18 Mayıs’ta, “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya” diye slogan attıkları için, ‘örgüt üyeliği’ ve ‘örgüt propagandası’ iddiasıyla Malatya Özel Yetkili 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 22-23 Mart’ta görülen davalarda 14 kişiye 110 yıl 2 ay hapis cezası verildi. Bazı davalar şöyle:

Tunceli Belediye Başkan Adayı Murat Kur’un da olduğu beş kişi Kaypakkaya’lı slogan attıkları için ‘örgüt üyesi’ kabul edildi. Atılan her bir slogandan ötürü ‘örgüt propagandası’ cezası da verildi. Karar: Toplam 56 yıl 2 ay hapis. Cömert Metin de Kaypakkaya anmasına katıldığı için yargılandı. ‘Örgüt propagandası’ ve ‘örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ten toplamda, 7 yıl 3 ay ceza aldı.

Demokratik Haklar Platformu üyesi altı kişiye 18 Mayıs‘taki Kaypakkaya anması nedeniyle örgüt propagandası ve örgüt üyeliği iddiasıyla 7’şer yıl 3 ay hapis verildi.


AİHM kriterlerine uyum


Türkiye’de son dönemde mahkemelerden art arda ‘Avrupa İnsan Hakları Kriterleri’ne uygun’ kararlar çıkıyor. Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) da bir süre önce hâkim ve savcıların terfisinde ‘AİHM kriterini’ getirmişti. Radikal bu kriterleri 22 Şubat’ta manşetine taşımıştı. HSYK, hâkim ve savcıların yükselmesine ilişkin olarak yayımlandığı ‘ilke kararlarına’, yükselme esaslarına “Kanun yolu incelemesinde geçen işleri’ ibaresini de eklemişti. HSYK, bu ibarenin, hâkim ve savcıların AİHM’de incelenen işleri de kapsadığına dikkat çekti. AİHM tarafından incelenen dosyalarda Türkiye’nin aleyhine sonuçlanan karar verilmesi durumunda, ihlale neden eylem tespit edilecek ve o hâkim ve savcının terfisinde göz önünde bulundurulacak. Böylece AİHM’de Türkiye aleyhine kararların azalması hedeflenmişti.