Gündem

'Kaybeden Türkiye' raporundan: İşsizlik, dış borç, iflas arttı; iş dünyası tepkili

İş dünyası, OHAL'in bir an önce kaldırılmasını istiyor

20 Kasım 2017 09:53

CHP İşveren Sendikaları ve Meslek Birlikleri Genel Başkan Yardımcılığı tarafından Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak sorumluluğunda “OHAL, İş Dünyası, Kaybeden Türkiye” başlıklı bir rapor hazırlandı. Rapora göre; bu süreçte, 1020 şirket TMSF’nin yönetimine geçtiği, TMSF ayrıca 107 gerçek kişinin mal varlıklarına da kayyım olarak atandığı belirtildi.

 

Cumhuriyet'ten İlkim Öngel'in haberine göre, CHP’nin hazırladığı “OHAL, İş Dünyası ve Kaybeden Türkiye” raporunda, OHAL’den sonra 1020 şirketin TMSF’nin yönetimine geçtiği belirtilerek, Türkiye’den ithalat yapan firmaların başka ülkelere kaydığı, uluslararası firmaların CEO ve üst düzey yöneticilerinin Türkiye’ye seyahat gerçekleştirmediği, Avrupalı turistin başka ülkeleri tercih ettiği, kongre organizatörlerinin Türkiye’yi tercih etmediği vurgulandı.

 

CHP İşveren Sendikaları ve Meslek Birlikleri Genel Başkan Yardımcılığı tarafından Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak sorumluluğunda “OHAL, İş Dünyası, Kaybeden Türkiye” başlıklı bir rapor hazırlandı. Süreçten iş dünyası ve ekonominin de olumsuz etkilendiğinin kaydedildiği raporda şunlara dikkat çekildi:

 

OHAL KHK’leriyle doğrudan müdahale: Terörle mücadele kapsamında; terörle ilişkili olduğu gerekçesiyle şirketlere mahkemeler eliyle kayyım atamaları yapılmaya başlandı. Ardından KHK ile yapılan düzenlemeyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) bu şirketlere kayyım yapıldı. Bu süreçte, 1020 şirket TMSF’nin yönetimine geçti, TMSF ayrıca 107 gerçek kişinin mal varlıklarına da kayyım olarak atandı. Binlerce kişi istihdam ediliyordu: Söz konusu şirketlerin toplam aktif büyüklüğü yaklaşık 41 milyar lira, özkaynak toplamı yaklaşık 18.2 milyar lira, ciro toplamın yaklaşık 22 milyar olarak açıklanırken, bu şirketlerde 46 bin 357 kişinin istihdam edildiği bildirildi.

 

Yabancı firmalar başka ülkere kaydı

OHAL sürecinde iş dünyasının yaşadığı bazı olaylar raporda şöyle sıralandı:

* Türkiye’den ithalat yapan firmalar tedarik riski duyuyor, bazı firmalar Türkiye’de iş yaptıkları firmalara el konulması tedirginliğiyle fason üretimlerini başka ülkelere kaydırıyor.

* Uluslararası bazı firmaların OHAL olan ülkelerle kontrat yapmama prensipleri bulunuyor ve Türkiye kökenli firmalarla kendi iç düzenlemeleri gereği kontrat yapmama yoluna gidiyor.

* Sigorta şirketleri, OHAL nedeniyle Türkiye’ye yönelik seyahat ve sağlık sigortası yapmıyor.

* Uluslararası firmaların CEO ve diğer üst düzey yöneticileri Türkiye’yi seyahat etmiyor. Üreticiler, sanayiciler, büyük uluslararası firmaların belirlediği ülkelerde ürünlerini tanıtmaya, pazarlamaya çalışıyor.

* KHK’lerle OHAL ilanın gerekçesi dışında ekonomi ile ilgili de düzenlemeler yapılması, yerli ve yabancı firmalar için risk ve belirsizlik oluşturuyor. Belirsizliklerin artması yatırımların da yavaşlamasına, askıya alınmasına neden oluyor.

* Taşınmaz kiralayacak ya da satın alacak yerli/yabancı firmalar, mülk sahiplerinin terörle bağlantılı olmasından endişe duyuyor ve “terörle bağlantısı yoktur” yazısı istiyor.

* Türkiye’ye yönelik seyahat düşüncelerinde olumsuz etki oluşturuyor, özellikle Avrupalı turist başka ülkeleri tercih ediyor. Kongre organizatörleri OHAL nedeniyle Türkiye’yi tercih etmiyor. Raporun “OHAL ile Bozulan Göstergeler” bölümünde ise şu bilgilere yer verildi;

 

Dış borç arttı: Ağustos 2016- Ağustos 2017 döneminde merkezi yönetimin borç stoku 108 milyar lira artarak 820.4 milyar liraya, ikinci çeyrek sonu itibarıyla dış borç stoku 13 milyar dolar artarak, 432.3 milyar dolara yükseldi. 2003’ten bu yana ilk kez dış borcun GSYH’ye oranı yüzde 50’yi geçerek yüzde 51.8 oldu. Türkiye’nin net dış borcu bir yılda 23 milyar dolarlık artışla 283.1 milyar dolara çıktı.

 

Özel sektöre ek yük: Özel sektörün net döviz pozisyonu açığı 10 milyar dolar artarak, 212 milyar dolara geldi. OHAL’in ilan edildiği günden bu yana lira, dolar karşısında yüzde 28.4 düzeyinde değer kaybederek, 3.02’den 3.89’a yükseldi. Dolar kurundaki bu yükseliş, özel sektörün borç yüküne 184 milyar lira düzeyinde ek yük bindirdi.

 

Tehdit, teşvik, erteleme çare olmadı: Bütçe açığı yılın 9 ayında 31.6 milyar liraya çıkarken, hükümet borçlanma tavanını arttırmak zorunda kaldı. Bu süreçte KHK’lerle işverenlere; SGK prim erteleme ve istihdam destekleri getirildi. Ayrıca Kredi Garanti Fonu (KGF) 349 bin 303 işletmeye 196.7 milyar liralık kefalet, 219.3 milyar liralık kredi, KOSGEB 274 bin 279 işletmeye 6.7 milyar lira kredi, TOBB 80 bin işletmeye 5 milyar lira Nefes kredisi, TESKOMB 600 bin esnafa 10 milyar lira kredi sağladı. Ancak makine-teçhizat yatırımlarında gerileme oldu. Makine-teçhizat yatırımları 4 çeyrektir gerilerken, 2017’nin ilk çeyreğinde yüzde 12, ikinci çeyreğinde de yüzde 8.6’lık gerileme gerçekleşti.

 

İşsizlik arttı: Üretime dönük yatırımlarda artış olmaması işsizliğin de büyümesine yol açtı. Kredi, destek, SGK prim ertelemeleri ve yeni istihdam teşviğiyle birlikte AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “TOBB üyesi her işletme bir kişiyi işe alsın” baskısına rağmen, işsizlik çift haneden düşmedi, Ağustos 2017’de yüzde 10.6 oldu.

 

İş dünyası tepkili

OHAL baskısı ve şirketlere el koyma, itirazların yüksek sesle yapılmasına engel olmakla birlikte iş dünyasından yansıyan bazı tepkiler şöyle sıralandı.

[Haber görseli]

 

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu: Olağanüstü dönem ve şartların gereksinimlerini yerinde ve adil bir şekilde uygularken, siyasetin, ekonominin ve toplumsal hayatın normalleşmesini sağlamak da itibarımızı artıracaktır. Yani OHAL, olağanlaşmasın istiyoruz.

[Haber görseli]

Tescilli Markalar Derneği Başkanı (TMD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Global Blue Türkiye Genel Müdürü Hülya Aslantaş: OHAL, markaları ürkütüyor. Türkiye’de siyasal, sosyal önemli bir değişimden geçiliyor ve OHAL nedeniyle hızlı değişen kanunlar ve bir gecede değişen uygulamalar yabancıyı ürkütüyor.

[Haber görseli]

TÜSİAD Başkanı Erol Birecik: Pek çok talihsiz olay yaşadık ama artık bunları geride bırakmamız ve normalleşmemiz gerekiyor. Güven eksikliğini telafi edemezsek, yatırımcının önüne açık ve net bir yol haritası koyamazsak yüksek büyümeyi sürdüremeyiz.