Gündem

"Katar'ın Erdoğan'ın gönlünde ayrı bir yeri var..."

"Katar sorununun çözümünde en aktif isim Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu"

08 Haziran 2017 11:50

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, darbe girişimi sonrası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı arayan ilk liderin Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani olduğunu hatırlatarak "Körfez bölgesinde en güçlü müttefikimiz Katar. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gönlünde ayrı bir yeri var" dedi. 

Selvi, "terör örgütlerine destek verdiği" iddiasıyla sekiz ülkenin Katar ile diplomatik ilişkilerini kesme kararı alması sonrasında başlayan "kriz" ile ilgili olarak da şunları söyledi:

"Katar sorununun çözümünde en aktif isim Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Türkiye Katar’ı, Suudi Arabistan’ı ve ABD’yi kaybetmeden bir çözüm bulmanın peşinde. İmkânsız gibi görünen, Katar’ı, Suudi Arabistan’ı ve ABD’yle ilişkilerimizi aynı denklemde tutmaya çalışıyoruz. Üç ateş topunu da elimizde tutmaya çaba gösteriyoruz."

Abdulkadir Selvi'nin "Türkiye, Katar planının neresinde?" başlığıyla yayımlanan (8 Haziran 2017) yazısı şöyle:

Terör İran’ı, abluka Katar’ı vurdu.

Trump’ın Suudi Arabistan’daki kılıç dansından Katar’a abluka, İran’a terör düştü.

ABD’de yeni bir başkan, Ortadoğu’da yeni bir durum ve yeni bir plan devrede.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada farklı bir oyun oynanıyor ama arkasında kimler var, onu henüz tespit edebilmiş değiliz” diyerek bu durumu işaret etti.

Türkiye, oyunun ne olduğunu da arkasında kimlerin bulunduğunu da tespit etmiş durumda. 

Ama adını koymak istemiyor.

Çünkü Türkiye bu oyunun neresinde sorusunun cevabı henüz bulunabilmiş değil.

“Bunun bir tık sonrası Türkiye mi” sorusu ürkütüyor.

Körfez bölgesinde en güçlü müttefikimiz Katar.

Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gönlünde ayrı bir yeri var.

15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ilk arayan isimlerden biri Katar Emiri olmuştu.

WikiLeaks belgelerini açıklayarak Arap baharını tetikleyenler, Katar’a ait olduğu iddia edilen yazışmaları patlatarak bu kez Ortadoğu’daki yeni sürecin düğmesine bastı.

Trump ile Kral Salman ve diktatör Sisi’nin baktıkları küreden yeni cinimiz çıktı.

Katar’a bir tek savaş ilan edilmediği kaldı.

Eğer Katar uzlaşmayı seçerse, bazı bedeller ödeme sonucunda bu krizi aşabilir.

Bir Katar ziyaretimiz sırasında aile içindeki taht kavgasına ilişkin anlatılanları dinlemiştim. Hırslı olan eşin, oğlunu tahta geçirmeye çalıştığı konuşuluyordu. Birkaç ay geçmedi, saray içi darbe ile Şeyh Tamim bin Hamid es-Sani, babasının yerine geçti. Ama taht kavgası bir türlü bitmedi. Katar’da yeni bir saray içi darbe gerçekleşip, baba ile oğul arasında bir değişiklik yaşanabilir. Sanıyorum Suudi Arabistan bunu zorluyor.

Ankara'nın Katar mesaisi

Katar krizi patlak verdiği andan itibaren yetkililerle konuşuyorum.

Katar işinde Türkiye’nin zorlukları var.

Suudi Arabistan’la kötü bir seviyede yürüyen ilişkimiz Kral Salman’la birlikte düzelme seyrine girdi. Bu iyi bir gelişmeydi. Ama Katar operasyonunun liderliğini Suudi Arabistan yapıyor.

Obama döneminde ABD ile ilişkilerimizin iyi olmadığını, Trump yönetimi ile ilişkileri düzeltmek için olağanüstü bir özen gösterdiğimizi ise söylemeye gerek 
yoktur.

Türkiye bu iki açmaz içinden bir çıkış yolu bulmaya çalışıyor. 

Arap baharı ile Müslüman Kardeşler, Mısır’da, Tunus’ta, seçim yoluyla iktidara gelmeye başlayınca Körfez’in zengin petrol krallıklarında tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Körfez kralları, Müslüman Kardeşler işini beka sorunu olarak görüyor. O nedenle Mısır’daki darbe gerçekleştirildi. 

İran konusu ise farklı. Ambargo altında olduğu dönemde İran’a en büyük desteği biz verdik. Maalesef İran, ABD ile anlaştıktan sonra hem Irak ve Suriye’de hem PKK ile mücadelede Türkiye’ye ağır bedeller ödetti. İran’ın karnesi o açıdan parlak değil.

Katar, Suudi Arabistan ve ABD denklemi

Katar sorununun çözümünde en aktif isim Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Türkiye Katar’ı, Suudi Arabistan’ı ve ABD’yi kaybetmeden bir çözüm bulmanın peşinde. İmkânsız gibi görünen, Katar’ı, Suudi Arabistan’ı ve ABD’yle ilişkilerimizi aynı denklemde tutmaya çalışıyoruz. Üç ateş topunu da elimizde tutmaya çaba gösteriyoruz.

Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Katar’a karşı başlatılan bu yaptırımları doğru bulmadığımızı peşinen ifade etmek zorundayım” sözleri, dün TBMM’de Katar’la ilgili iki anlaşmanın öne çekilip onaylanması, Türkiye’nin Katar’ın yanında pozisyon aldığının işareti. Çünkü Türkiye Katar’ı, Körfez’deki en önemli müttefiki olarak görüyor. Erdoğan, zor dönemlerde ne pahasına olursa olsun kendisine umut bağlayanları yüzüstü bırakmaz. Ama bu desteğimiz ileride üstlenebileceğimiz arabuluculuk rolünü engellememeli.

Suriye dersleri ışığında bu kez, ‘ilmi siyaset’le hareket etmekte yarar var.

Şurası kesin, bölgeyi çok radikal değişikler bekliyor. Trump’ın desteklediği Suudi Arabistan’ın liderlik yaptığı yeni bir sürece girildi. Bu kez kartlarımızı çok akıllıca kullanmak durumundayız.