PKK’nın bir numarası Murat Karayılan, Fethullahçılarla ilgili soruya, “Varsayalım PKK bastırıldı, bitirildi. O zaman gericiliğin merkezi olur Güneydoğu’ diye yanıt veriyor
Cengiz Çandar: Hasan Cemal topu Ankara'ya geçirdiMilliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal, PKK’nın bir numarası Murat Karayılan ile Kandil'deki görüşmesiyle ilgili yazısına devam ediyor. Hasan Cemal’in “Karayılan: Fethullahçılar geleceğe dönük bir risk” başlıklı yazısı şöyle:
Karayılan Fethullahçılarla ilgili soruya, ‘Fethullahçılar devlet sistemine yerleşmek istiyorlar. AKP ile bunun için yakınlaştılar. Güç kazandılar. Amerika’dan da destek alıyorlar. Fethullahçıları İslam dünyasına sürüyor Amerika’... ‘Biz de PKK’ya karşıyız; biz de devletçiyiz!’ diyerek devlete yerleşiyorlar. Güneydoğu’da varlar ama yoğun değiller. AKP içinden geliyorlar. Poliste, öğretmende yaygınlar. Dine sıcak bakan kesimlerde yaygınlar. Varsayalım PKK bastırıldı, bitirildi. O zaman ne olur bölge biliyor musunuz, gericiliğin merkezi olur Güneydoğu’ diye yanıt veriyor
KANDİL DAĞI, Kuzey Irak Kuzey Irak’ta gazeteci milletinin Kandil yolunu, yani medyanın PKK ile temasını Talabani’yle, Barzani de kesmek istiyor.
Bu nedenle geçen hafta cumartesi günü sabahın erken saatlerinde Kandil Dağı’na giderken, Talabani’nin KYP’si ile Barzani’nin KDP’sine ait kontrol noktalarından kendimizi sakınmaya çalıştık.
Bazı noktalarda gazeteci kimliğimizi göstermedik. Fotoğraf makinelerimizi sakladık. İran sınırına yaklaşırken de araba değiştirip, PKK’nın işaret ettiği Kürt kaçakçıların cipine bindik. Kandil Dağı’na tırmanırken yolculuğumuzun bir bölümünü kaçakçı yollarından yaptık.
Kaçakçılar Renya bölgesinde PKK’nın şemsiyesi altına girmişler. Herhalde bunun bedelini hem para olarak ödüyorlar, hem de PKK’nın lojistiği onlar tarafından sağlanıyor. Ama aynı zamanda ‘güvenlik’lerini de PKK’ya bağladıkları anlaşılıyor.
Sorular:
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Washington ve Ankara’yla birlikte PKK’yı nereye kadar tecrit edebilir? Nereye kadar etkisizleştirebilir? Ya da örneğin PKK’yı Kandil Dağı’ndan çıkarabilir mi?
Bu sorulara ilişkin ipuçlarını hem Erbil’de hem de Murat Karayılan’la sohbetimde yakalamaya çalıştım.
PKK’nın bir numarası kendinden emin konuştu:
“Barzani’yle Talabani bize karşı hareketliliğe geçerlerse kendileri kaybeder.”
Böyle bir ihtimal var mı?
Barzani PKK’ya baskı uyguluyor, ancak... Barzani’yle Talabani’nin Washington ve Ankara’yı da tatmin etmek için Kuzey Irak’ta PKK’ya hayatı zorlaştırmak istedikleri malum. Bunun için PKK’ya bazı açılardan özellikle KDP tarafından baskı uygulanıyor bölgede.
Ancak bu baskının bir sınırı var. Bir ölçünün ötesine gitmek güç. Özellikle Türkiye’nin geçen şubat ayındaki kara operasyonu Kuzey Irak’ta PKK’nın imajını parlatmış. “Sizin topraklarınızı biz koruduk, sizin için de biz çarpıştık” propagandası halk arasında tutmuş.
Bir gözlemci şöyle dedi:
“Türkiye’nin askeri operasyonu, PKK’nın bölgede yeniden küllerinden doğmasına yol açtı.”
Kısacası:
PKK’ya karşı Kuzey Irak’ta Kürt yönetimi tarafından yapılacakların bir sınırı var. İki taraf da bunun bilincinde. Ayrıca, “Kürdü Kürde kırdırma“nın artık geçmişte kaldığı biliniyor.
Şu da göz ardı edilmesin:
PKK’nın uzun yıllar içinde Irak Kürtleri arasında da kökleri oluşmuş durumda...
Murat Karayılan’la sohbet sırasında dikkatimi çekti. Talabani ve Barzani’yle ilgili olarak konuşurken kendinden emin, kendine güvenen bir hali vardı.
Celal Talabani’ye dönük sempatisini pek saklamadı. Ağzından mı kaçtı bilemiyorum ama, sohbetin bir yerinde gülerek şöyle deyiverdi:
“Mam Celal, Ankara’nın duymak istediklerini çok iyi söylüyor. Mesela Kürt Konferansı ve PKK’nın silah bırakması gibi...”
‘Fethullahçıları İslam dünyasına Amerika sürüyor’ PKK’nın Fethullah cemaati ile ilişkilerini, cemaatin Güneydoğu’daki faaliyetlerini sordum Murat Karayılan’a.
Fethullahçılardan hazzetmiyor PKK’nın bir numarası. “Bize karşı son üç dört yıldır neden saldırganlaştılar?” diye soru sorarak başladı konuşmaya ve şöyle devam etti: “Fethullahçılar devlet sistemine yerleşmek istiyorlar. AKP ile bunun için yakınlaştılar. Güç kazandılar. Amerika’dan da destek alıyorlar. Fethullahçıları İslam dünyasına sürüyor Amerika... ‘Biz de PKK’ya karşıyız; biz de devletçiyiz!’ diyerek devlete yerleşiyorlar. Belki bugün değil ama geleceğe dönük olarak risktir bunlar... Güneydoğu’ya gelince... Güneydoğu’da varlar ama yoğun değiller. AKP içinden geliyorlar. Poliste, öğretmende yaygınlar. Dine sıcak bakan kesimlerde yaygınlar.”
‘PKK bastırılırsa Güneydoğu’da İran etkisi artar’ Şu sözleri ilginçti Karayılan’ın:
“PKK’yı bastırmak imkânsız. Ama varsayalım PKK bastırıldı, bitirildi. O zaman ne olur bölge biliyor musunuz, gericiliğin merkezi olur Güneydoğu... İran’ın çabaları var. İslamcı hareketi alternatif olarak geliştirmek istiyorlar. Hizbullah’ı asıl geliştiren JİTEM değil, İran’dır.”
Ve şunu ekledi Karayılan:
“İran benimle görüştü, Hizbullah’la çatışmamam için...”
İlginç bir gelişme.
Oyun içinde çok oyun var bölgede.
Mesela deniyor ki:
“Kürtler bölgede ‘laik’ bir güç... Bu yüzden Talabani’nin KYP’sine, Barzani’nin KDP’sine ve PKK’ya dönük bölgesel alternatif, İslamcı akımlardır. Eğer bu noktaya dikkat edilmezse, yarın Türkiye’nin güneyinde İran’a dayanan radikal bir Şii kuşağı neden gelişmesin?”
‘Cemil Bayık’la farkımız yok’ Pat diye sordum Karayılan’a:
“PKK zirvesinde çatlak varmış. Sizinle Başkanlık Divanı üyesi Cemil Bayık anlaşamıyormuş. Siz Kürt sorununun silahsızlandırılmasından, bunun için PKK’nın silah bırakmasından yanaymışsınız... Buna karşılık Cemil Bayık şahin çizgiyi savunuyormuş, TC‘den bir şey çıkmaz diyormuş...”
Beş kişilik PKK Başkanlık Konseyi’nin üç üyesi, Murat Karayılan, Bozan Tekin ve Sozdar Avesta bir an birbirlerine bakıp gülmeye başladılar.
Ben bir kılçık daha attım:
“Geçenlerde Celal Talabani İstanbul’daydı Irak Cumhurbaşkanı olarak. Birkaç Türk gazetecisi dostuyla birlikte yemek yerken de açıldı bu konu...”
Karayılan sordu hemen:
“Talabani de inanıyor mu buna?”
Bilemiyorum dedim.
Karayılan şöyle konuştu:
“Hiçbir görüş ayrılığımız yoktur Cuma arkadaşla. Cemil Bayık’ı biz böyle onun kod adıyla çağırırız. Cuma arkadaşla tam 30 yıldır birlikteyiz, aynı davanın içindeyiz. Farkımız yoktur.”
Bostancı olayının sorumlusu Kandil’de eğitim almış Murat Karayılan’a ‘Bostancı olayı’nı sordum. Orhan Yılmazkaya isimli lideri polis baskınında ölen Devrimci Karargâh Örgütü’nün PKK ile ilişkisini sordum.
Yanıtının özeti şöyleydi:
“Ben ortaokuldayken Deniz Gezmiş’ten, Başkan da (Öcalan’ı kastediyor, HC) Mahir’den(Çayan) etkilenerek solcu olduk. Bu nedenle solcu örgütleri, kendi idealleri için canını ortaya koymaya hazır olanlara öteden beri sempati duyarız. Bunlar da bize geldiler. Altı ay kadar kaldılar. Şeyh Bedrettin’lerden, Deniz’lerden, Mahir’lerden geldiklerini söylediler.
Kendilerine askeri eğitim verdik, gittiler. Ama halka dayanmıyorlar, onun için yöntemleri doğru denemezdi. Hele öyle bir yere bu kadar cephane yığmak, olacak şey değil.”
İlginçti.
İstanbul’dan Kandil’e dağa geliyorlar, solcu olduklarını söylüyorlar, PKK’dan askeri eğitim alıp geri dönüyorlardı. Murat Karayılan’ın bunu bu kadar açık anlatabilmesinin ardındaki gerçek açıktı. Mesaj Ankara’ya, devlete yönelikti.
Kuzey Irak notlarının sekizincisi yarın Kandil Dağı ve Murat Karayılan izlenimleriyle devam edecek.