Gündem

Karar yazarı Taşgetiren: Sıkıntılıyız, yanımızda ülke göremiyoruz

"Koca bir devleti kaybettik, Türkiye’ye kıstırıldık' psikolojik zeminindeyiz sanki"

03 Eylül 2020 08:37

Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, "Türkiye olarak biz, bir krizi yönetmeye çalışıyoruz. Gerek Doğu Akdeniz’de gerekse Ege’de sonuna kadar haklıyız." düşüncesini dile getirdi. Taşgetiren,  "Ama sıkıntılıyız. Adalar’da silahlanmayı önlemek için neyi göze alacağımız belli değil. Adaların kıta sahanlığı 12 mile çıkarılırsa, savaş sebebimizi nasıl devreye sokacağımız da şu an 'potansiyel' halinde. Sıkıntılıyız, yanımızda ülke göremiyoruz" görüşünü savundu. 

Taşgetiren, "Doğu Akdeniz alanı ise henüz sürtüşme yakınlığı noktasında olmadığı için uzun vadeye yayılmış bir gerilim olarak devam ediyor.  Sıkıntılıyız, dedim.  Yanımızda ülke göremiyoruz.  Ve söylemlerimiz en yüksek tonda bir 'güç kullanımı'nı çağrıştırıyor" yorumunu yaptı. 

Taşgetiren, "Şöyle bir soru var:  Savunma hassasiyetiyle mi ilerliyoruz yoksa güç gösterisi ile tırmanan bir stratejinin içinde miyiz?  Şöyle bir psikolojik zemindeyiz sanki:  Bir zaaf dönemi yaşadık. Koca bir devleti kaybettik. Türkiye’ye kıstırıldık. Ama büyük devlet olma potansiyelimiz var. Kayıplarımızı yeniden kazanabilir ve yeniden eski gücümüze kavuşabiliriz. Şu an bu süreci yaşıyoruz. Yer yer güç kullanıyoruz ve bu de facto durum da yerleşiyor.  Bu psikolojinin içinden daha fazla güç kullanımı ve daha çok tırmanma iradesi çıkabilir." değerlendirmesinde bulundu. 

Taşgetiren, "Aslında bir yandan bunları 'güvenlik kaygısı' ile meşrulaştırma gereği noktasına geliyoruz. Çünkü dünyada 'gücün belirleyiciliği' geçer akçe olsa bile 'meşruiyet'i de bütün bütün ıskalamamak gerekiyor. Çünkü “Güç kullanımı” da, göreceli bir etkinlik sınavında. Her güç odağı, bir noktada 'Ben burada ne kadar güç kullanabilirim?'in hesabını yapıyor. Bunu Amerika da yapıyor, Rusya ya da Çin de… Almanya, İngiltere, Fransa da…  'Büyük güç' politikası izlemek… 'Artık bölge bizden sorulur, dünya bizden sorulur. Ne Doğu ne Batı eksen biziz' söylemleri. 'Kızılelma' klipleri. 'Diriliş' duyguları…  Bunlar içeriyi beslemek noktasında amenna anlaşılabilir, ama dış politika söylemi olarak devreye girdiğinde, kardeşler, dindaşlar dahil başka ülkelerde nasıl bir yansımaya tanık olacaksınız, düşünmek gerekiyor" ifadesini kullandı. 

Taşgetiren, "Bu söylemlerin alınıp 'tehdit' olarak dünyaya sunulması pozitif bir durum mudur, bakmak lazım.  'İntihar edercesine çılgınlaşabilen bir milletiz biz' diye yazmış bir vatandaş… 'Millet' ve 'İntihar' öyle mi? Hani 'canı pahasına vatanını savunan' falan değil, 'İntihar edercesine çılgınlaşan…' Ağzından yel alsın e mi! Kendi çılgınlığınla kal e mi?  Medya dili dahil, tüm dış ilişkileri kapsayacak nitelikte bir durum değerlendirmesi kaçınılmazdır. 'Büyük devlet politikası' olacaksa onu da rasyonel çerçeveye oturtma zarureti var. Dünya tarihinin dünü – bugünü çılgınlık yapıp ülkesini intihara sürükleyen örneklerle dolu." ifadesini kullandı. 

Yazının devamı için tıklayın