Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, "Öyle bir siyaset zemininde yol alınıyor ki, HDP, dokunanın yandığı bir siyasi parti durumuna sokuluyor. Aldığı oy oranı, milyonlarca kişinin temsil yeri ve ülkenin en hassas sorunlarından birisini temsil ediyor olması, terör diye bir mesele var ise, HDP olmaksızın o alanda sağlıklı çözüm gerçekleşemeyecek olması, parlamentoda üçüncü parti olarak temsil gücü kazanması, anayasal anlamda meşruluğunun tartışılamaz olması, HDP’ye yönelik tüm dışlamaların, temsil ettiği kitleleri sakıncalı vatandaş muamelesine sokuyor gözükmesi….Bunun yanında Cumhur İttifakı cenahının HDP karşıtlığını, özellikle İyi Parti üzerinden muhalefeti dağıtmak için manivela olarak kullanması…" değerlendirmesini yaptı.
Taşgetiren yazısında, "Cumhur İttifakı cenahında durduğunuzda, muhalefetin “HDP ktıvranması”nı bıyık altından gülerek izlersiniz. Onun için Gürsel Tekin’in sözleri, normalde son derece tabii bir anayasal uygulama -nitekim 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra iki HDP’li bakan hükümette görev almıştı- olmasına rağmen İyi Parti’nin içini hareketlendirdi ve bu iktidar medyasını bayram havasına soktu. Benim Meral Hanım’ın yukardaki sözlerinden anladığım, bu meseleyi hassas bir yerde tutma gayretinde olduğudur. Biliyor ki iş, “Kürtlere sövme ve incitme” noktasına kadar uzanıyor. Görüyor ki İyi Parti de o alanlara savrulsun isteniyor. Üstelik bu, ülkenin çıkarı orada olduğu için, ya da terörle mücadele öyle yürütülebileceği için değil, tamamen 6’lı masaya dinamit böyle konulabileceği için, ya da İyi Parti bünyesinde böyle çatlaklar oluşturulabilir ümidiyle yapılıyor. Meral Hanım’ın bunu okuyabilecek siyasi basirete sahip olduğundan şüphe etmek, başlı başına ona hakarettir. Bilmiyorum Meral Hanım’ın bu sözleri parti içinde nasıl karşılanmıştır? Parti içinde HDP deyince hareketlenen şahıslar da, işin bir yerde “Kürtlere sövme ve incitme” noktasına vardığı gibi bir endişe taşımakta mıdırlar?" ifadesini kullandı.