Karar yazarı Mehmet Ocaktan, "eğitim sisteminde genel olarak kalite sorunu yaşandığını" vurgulayarak "İmam-Hatiplerle ilgili çok daha ciddi bir problemimizin olduğu muhakkak. Zira bu okullar 28 Şubat sürecinde büyük mağduriyetler yaşadı, dolayısıyla bugün gelinen noktada çok daha kaliteli olmaları gerekiyor" dedi.
Mehmet Ocaktan'ın "İmam - hatiplerin kalite sorunu" başlığıyla yayımlanan (14 Ağustos 2017) yazısı şöyle:
Bu yılki YGS sonuçları gerek üniversitelerimizin, gerekse milli eğitim sistemimizin yapısal sorunları konusunda uyarı niteliği taşıyan bir özellik arz ediyor. Mesela 100 Anadolu İmam Hatip Lisesi’nden 67’sinin Fen alanında soru çözme ortalaması 1’inde altında kalmış. Yani sadece 33 Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde soru çözme ortalaması 1’in üstüne çıkabilmiş. İmam Hatip liselerinde ise bu oran yüzde 81,26’ya ulaşmış. Yani, 100 İHL’den sadece 19 tanesi Fen Bilimleri alanında 1 sorunun üstüne çıkabilmiş.
YGS sonuçlarıyla ilgili haberi okurken iki yıl önce bir İmam-Hatip lisesi müdürü dostumun şu dikkat çekici ifadelerini hatırladım: “Biz her yaz bulunduğumuz ilçenin köylerini tek tek dolaşır, zeki ve başarılı öğrencilerin aileleriyle görüşerek onları İmam-Hatip’te okumaya ikna ederiz. Amacımız başarılı Anadolu çocuklarını okulumuzda eğiterek ülkenin geleceğine hazırlamak. Ancak geçen yıl ilçedeki İmam-Hatip lisesinden mezun olan bir tek öğrenci bile ilahiyat dışında bir başka üniversiteye giremedi. Çünkü öğretmen kalitemiz zayıf, dolayısıyla yeterli eğitim veremiyoruz. Bu durum bizi çok üzüyor, zeki Anadolu çocuklarını toplayıp zekalarını heba ediyoruz açıkçası... En iyi okullarda yine beyaz Türklerin çocukları okuyor ve bizim Anadolu çocukları yine mağdur...”
***
Aslında genel anlamda eğitim sistemimizin temel sorunu kalite olmakla birlikte, İmam-Hatiplerle ilgili çok daha ciddi bir problemimizin olduğu muhakkak. Zira bu okullar 28 Şubat sürecinde büyük mağduriyetler yaşadı, dolayısıyla bugün gelinen noktada çok daha kaliteli olmaları gerekiyor. Evet mağduriyetler giderildi ve neredeyse her mahalleye bir İmam-Hatip okulu açıldı.
Ancak hemen belirtelim, okulların sayısının artmasına asla bir itirazımız olamaz. Ama eğer kalite sorununu çözmeden, öncelikli olarak okulların sayısını arttırmaya odaklanırsak, korkarım bu kalitesizlik hali mağduriyetlerin katlanarak artmasına yol açacaktır. Ayrıca unutmayalım, bu durumun uzun vadede sosyolojik sonuçları olabileceği gibi, Anadolu’daki insanların İmam-Hatiplere bağladığı umutlara da gölge düşürecektir.
Aslında Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘Proje okullar’ kapsamında açtığı okullar, İmam-Hatiplerdeki kalite sorununu çözmek açısından ciddi bir adım. Bu konuda müsteşar Yusuf Tekin’in önemli bir mesai harcadığının altını çizmek gerekiyor. Tekin’in kendisiyle yapılan bir söyleşide proje okullarla ilgili söyledikleri önemli: “Proje okul meselesine tıpkı alanında uzmanlaşan meslek liseleri gibi yaklaştık. Örneğin normal sistemde bir spor lisesinde futbol üzerine uzmanlaşan bir öğretmenin görev süresi dolduğunda yerine başka bir beden eğitimi öğretmeni geliyor. Gelen öğretmen voleybol ya da basketbol alanında uzmansa, futbol ile ilgili proje yarım kalıyor. Buna karşılık ‘proje okul’ kavramını geliştirdik ve ‘Bir okulda bir proje başladıysa ona uygun öğretmen istihdam edelim’ dedik. Proje okulların büyük çoğunluğu spor lisesi, meslek lisesi ve imam hatip lisesi.”
***
Milli Eğitim Bakanlığı müsteşarı proje okullar kapsamında açılan İmam-Hatiplerde kalitenin giderek arttığını ve daha da iyi bir noktaya geleceğini söylüyor. Bütün okullarda olduğu gibi İmam-Hatiplerde de kaliteye kesinlikle ihtiyaç var, bu konudaki çalışmaları taktirle karşılamak boynumuzun borcu. Ancak İmam-Hatipler sadece proje okullardan ibaret değil. Şu anda bu okullarda sayıları bir milyona yaklaşan genç eğitim görüyor.
Maalesef başta İmam-Hatipler olmak üzere bütün okullarımızda öğretmen kalitesini arttıramadığımız, ezberci anlayışa dayalı eğitim sistemimizi değiştiremediğimiz için, bu gençlerin büyük çoğunluğu hayatları ile ilgili bir gelecek tasarımı yapamıyorlar.
Şimdi hep birlikte enerjilerimizi birleştirerek Türkiye’nin en hayati meselesi olan eğitimle ilgili uzun ve yoğun bir mesaiye hazır olmalıyız, başka çıkar yolumuz yok.