Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, "Bugün düşük faiz ile aşırı iç ve dış borçlanmanın zorlukları ile karşı karşıyayız. Gereksiz bir çok yatırım düşük faiz ile finanse edilerek şu anda sırtımızda aşırı yük olarak durmaktadır. " düşüncesini dile getirdi.
Kahveci, "Ara ara yeni ekonomik düzen hakkında görüşlerimi aktarıyorum. Burada da bir yeni düzen hakkında borç-faiz ilişkisinin düzenlenmesi noktasında sorun ve çözüme dikkat çekeceğim. Türkiye gibi dış kaynak kullanımı yüksek ülkede tasarruf açığının da yüksek olduğu ileri sürülmektedir. Oysa bu dengesizliğin ana nedenlerinden birinin düşük faiz olduğunu da göz ardı etmemeliyiz. 2001 yılında bankalarda para yatırma kuyruğunda olan alt gelir gruplarının, 2010 sonrası aynı bankalarda kredi kuyruğunda olmaları nasıl izah edilebilir? Elbette düşük faiz ile... Nasıl ki bir malın fiyatı düşünce talebi de artar ise, faizin düşmesi ile para-kredi talebi de artmıştır. Aynı şekilde verimsiz bir çok yatırımında kapısı aralanmıştır. 2002 yılında kredi/GSYH oranı yüzde 11’lerde olan ekonomimizde bu oran yüzde 70’lere nasıl yükselmiştir? Elbette düşük faiz sayesinde.." ifadesini kullandı.
Kahveci,"Bugün düşük faiz ile aşırı iç ve dış borçlanmanın zorlukları ile karşı karşıyayız. Gereksiz bir çok yatırım düşük faiz ile finanse edilerek şu anda sırtımızda aşırı yük olarak durmaktadır. Bu sorunu aşmak için bulduğumuz tek çıkar yol daha düşük faiz daha çok kredi olmamalıdır. Eleştirdiğimiz IMF’nin bile artık 'üretim' dediği yerde biz hala düşük faiz ve yüksek kredi söylemi ile ekonomiyi çözmeye çalışıyoruz. Acaba aklımıza faizden-krediden başka bir çözüm gelmiyor mu? Bu kadar mı ufkumuz bağlandı? Unutmayalım ki, düşük faiz yaygınlaştırıcı etkisi ile yüksek faizden daha büyük beladır. Yüksek faiz en azından borçlanma disiplini getirir ve caydırıcı etkisi olur. İnanç dünyası açısından bir de bu yönden düşünün..." görüşünü savundu.
Yazının devamı için tıklayın