Karar yazarı Taha Akyol, "Türkiye Batı’yla ilişkilerinde aslî 'eksen'e dönmeli, Batı kimliğini soldurmamalı, Batı ile sorunları bu avantajla yönetmelidir. Bütün tarih ve iktidarın başarılı ilk on yılı ile soruların ağırlaştığı başarısız ikinci on yıl; bunun kanıtıdır." düşüncesini dile getirdi.
Akyol yazısında, "Batı ile elbette sorunlarımız var: Kıbrıs sorununda Türkiye’nin ve KKTC’nin uluslararası belgelere dayalı haklılığını kabul etmemeleri… ABD’nin Suriye’de Kobani olayından sonra PKK / YPG’yi desteklemesi… Doğu Akdeniz’deki yalnızlığımız… ‘Terör’ kavramının hukuki tanımında anlaşmazlık… Liste uzatılabilir. Fakat Erdoğan’ı Batı’ya karşı sert tepkiye sevk eden bir faktör, Batı’nın “hukuk, özgürlükler, kuvvetler ayrılığı” gibi konularda yaptığı sürekli eleştirilerdir. Erdoğan’nın AB’ye “Haçlı ittifakı” diye tepki göstermesinin sebebi, CB sistemi referandumunda propaganda toplantıları yapılmasını Hollanda ve Almanya’nın engellemesiydi." ifadesini kullandı.
Akyol şunları kaydetti:
"Dış politikayı iç politika için kullanınca bu sorunlar daha keskinleşiyor.
Batı’yla her zaman sorunlarımız oldu fakat hükümetlerimiz bu sorunları diplomatik kanallarda tuttular, büyümemesine özen gösterdiler. Batı’dan iktisadi, siyasi, askeri, stratejik destek almayı ihmal etmediler. Erdoğan’ın ilk on yıllık iktidarı da böyleydi. On yıldaki ekonomik gelişmede Batı ile ilişkilerin, AB reformlarının ve Batı sermayesinin katkısı çok büyüktü.
Batı’nın hukuk eleştirileri karşısında, Putin’e gereğinden fazla yaklaşmak ve S-400’ler almak bir “alternatif” oluşturamadı, “eksen kayması” kuşkularını büsbütün körükledi.
Hiçbir işe yaramayan S-400’leri alıp, son derece önemli F-35’leri kaybetmek, bütün sürecin simgesidir!"