Gündem

Karaman'dan İskenderpaşa cemaatine ağır cevap

İlahiyat Profesörü Karaman, seçimlerden önce MHP'ye oy verme çağrısı yapan bazı Nakşibendi şeyhlerini eleştirdi

17 Haziran 2011 03:00

 T24 - İlahiyat Profesörü Hayrettin Karaman, seçimlerden önce MHP'ye oy verme çağrısı yapan Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Cemaati'nin lideri Nureddin Coşan ve benzerleri için, adlarını anmadan "Mensuplarına siyasi emirler veren şeyhler irşada ehil olmayan, dünyalık peşinde koşan şahıslardır" ifadesini kullandı.
 
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da saydığı ilahiyatçılar arasında yer alan Karaman, Yeni Şafak'ta "Bundan sonraki seçimlerde lazım olur diye yazdım" sözleriyle noktaladığı yazısında (17 Haziran 2011), Nureddin Coşan ve müritlerine "siyasi emir" veren şeyhlere, adlarını anmadan göndermede bulundu. Karaman'ın "Şeyhlerin siyasi emirleri" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

 



Şeyhlerin siyasi emirleri


Şeyhler siyasi emirler vermeli midir? Mesela seçimler yaklaşınca "filan partiye oy verin" demeleri uygun olur mu?

Tarikatlar fetva ve ictihad kurumları olmayıp, alimlerin ortaya koydukları şeriat kurallarına tavizsiz uyarak nefis terbiyesi, ilmi ve imanı kesinleştirme (ayne'l-yakin, hakka'l-yakin mertebelerine erdirme) eğitimi, gizli şirki de aşarak kulluğu yalnızca Allah'a tahsis (ihlas) devletine erme yolu... olarak başlamış ve meşrulaşmıştır. Bu büyük vazifeyi (irşad ve terbiyeyi) yapabilecek kemale ermiş bir şeyh asla "laik bir ülkede, şuna değil de buna oy verin" diye bir emir çıkarmaz. Çıkarması yakışık almaz.

Şeyhlerin isimlerini kullanarak şayia çıkaran edepsiz ve hırslı "sözde müritler" olabilir mi?

Olabilir, olmuştur. Bu sebeple şayialara aldanmamak, haberi tahkik etmek gerekir.

Şeyhler yanılabilir mi? Yanılabilirlerse onlara itaat etmemek caiz olur mu?

Bir kimse "Şeyhler yanılmazlar, günah işlemezler, hata etmezler, ağızlarından ne çıkarsa Allah'tandır, onlara itaat etmemek Allah'a ve Resulüne itaat etmemek demektir" dese ve böyle inansa şirke düşer, İslam'dan çıkmış sayılır.

Şeyhi bir yana bırakalım, Allah Resulü bile vahye değil de ictihadına, tecrübesine, beşeri bilgisine dayanarak bir söz söylediğinde hata edebilir. Bu sebeple ashâbı, gerektiğinde O'na "Bu sözünüz vahye mi dayanıyor, yoksa kendi reyiniz mi" diye sorarlardı ve "Bu benin reyim" derse onu uygun görmeyip kendilerine göre doğru olanı söylerlerdi, Peygamberimiz de bazen onların reyine uyardı.

Bir şeyhin sözü, emri, talimatı asla vahye dayanmaz. Ya -alim ise- ilme veya ilhama dayanır. İlim ve ilham da yanılabilir.

Din bahsinde hakem Kur'an'dır, Sünnet'tir, icmadır, hasılı şeriattır. Şeriata aykırı bir emir, hangi konuda ve kimden sadır olursa olsun reddedilir, ona itaat edilmez.

Dünya işlerinde hakem ise konu ile ilgili bilim ve uzmanlığın verileridir.

Belli bir partiye oy verme ile ilgili emir şeyhin reyine, şahsi meyil, menfaat ve kanaatine dayanabilir ve isabetli de hatalı da olabilir. Bu konuda ona itaat edilmediğinde müridin başına kötü bir hal gelmez, manevi eğitimi de bundan zarar görmez.

Bugün mensuplarına bağlayıcı siyasi emirler veren şeyhler, yazının başında açıkladığım irşada ehil olmayan, bu sebeple asıl vazifeyi bırakıp dünyalık peşinde koşan, maddi olanı manevi olana tercih eden şahıslardır.

Bundan sonraki seçimlerde lazım olur diye yazdım.