Garanti Bankası tarafından düzenlenen, kapitalizmin ve demokrasinin geleceğini tartışmaya açan Garanti Gelecek Zirvesi’nin Yaşanabilir Geleceğin İzinde başlıklı konferansı, İstanbul’da gerçekleşti.
Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, konferansın açılış konuşmasında, “Önümüzdeki dönemde, bazı hayal kırıklıklarına rağmen, kapitalizmin, insanlığın refaha ulaşması için en iyi araç olup olmadığını yine birlikte göreceğiz. Bugünkü bilgiler ışığında, elimizdeki en umut verici sistemin bu olduğu aşikâr. Şimdi, daha şefkatli, paylaşımcı, şeffaf ve adil bir sistemi, yani ‘yeni kapitalizmi’ tartışmaya açmanın, sistemi nasıl daha güçlü kılacağımızı derinlemesine konuşmanın vakti” dedi.
Zirveye, uluslararası arenada gorüşleri yankı bulan iki uzman, Chicago Üniversitesi İşletme Enstitüsü Profesörü Raghuram Rajan ve Oxford Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Profesörü Timothy Garton Ash katıldı.
IMF tarihinin en genç başekonomisti unvanını kazanan ve halen Hindistan Başbakanı’nın ekonomi danışmanlığını yürüten Rajan, “Sanayileşmiş ülkelerdeki gelişme, önümüzdeki dönemde oldukça yavaş seyredecek. Gelişmekte olan ülkeler ise aynı Türkiye’nin yaptığı gibi, ancak iç talebi canlandırarak büyümeyi sağlayabilecek. Eğer büyüme tetiklenmezse, Avrupa’da daha büyük ekonomik sorunlarla karşılaşılabilir. Çin’de ise olası bir siyasi istikrarsızlık, ekonomik sorunların habercisi olabilir. Çin’de oluşacak problemler tüm dünyaya yayılabilir. Küresel krizden çıkış ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin düzeltilebilmesi için meslek kazandırmaya yönelik bir eğitim anlayışına ihtiyaç var. Nitelikli insan gücünün artması, kapitalizmin, rekabet ve inovasyon aracılığıyla bu krizden çıkmasını sağlayacaktır.” dedi.
İngiliz tarihçi Ash ise, “21. yüzyıl, ABD, Çin ve Hindistan gibi devlerin dönemi olacak. Avrupa Birliği de, yine bu ligin önemli bir oyuncusu. Türkiye bu ligde yer almak istiyorsa, yoluna bugün olduğu gibi devlerle yan yana devam etmeli. Tabii, ABD, Çin, Hindistan gibi devlerin güçlü kalmak için Türkiye’ye ihtiyaç duyması, Türkiye için önemli bir avantaj. Türkiye’nin bu avantajı da kullanarak Avrupa Birliği’ne üye olacağına kesinlikle inanıyorum. Bunun ne zaman gerçekleşeceğini kestirmek güç, 2020’de de olabilir, 2025’te de... Zira, nasıl Çin dünyanın geleceğinde önemli bir rol oynayacaksa, Türkiye de Avrupa’nın geleceğinde ekonomik, demografik, jeostratejik ve medeniyetsel açıdan büyük bir önem taşıyacak. Türkiye’nin hem Avrupa Birliği’ne hem de bizim istediğimiz dünyaya büyük bir katkısı olacak.” şeklinde konuştu.
Gazeteci-Yazar Osman Ulagay’ın moderatörlüğünde düzenlenen zirvede ayrıca, global ekonomi için olası senaryolar, Türkiye ekonomisinin başarı hikayesini sürdürüp sürdüremeyeceği, ekonomik başarı ile demokrasi arasındaki ilişki, Avrupa Birliği üyelik sürecinin Türkiye’de ekonomi ve demokrasiye etkisinin ne olacağı konuları tartışmaya açıldı.
Garanti Bankası tarafından düzenlenen ve yeni küresel tabloyu tartışmaya açan Garanti Gelecek Zirvesi, her biri kendi alanında dünya çapında ün kazanan konuşmacıları konuk ediyor. Bu yıl 2. kez düzenlenen zirve; Türkiye’nin düşünen, sorgulayan, çağdaş tartışma ortamlarına katılan bireylerini, iş dünyasını, meslek örgüt ve odalarını, akademisyenleri, sivil toplum kuruluşlarını, devletin ekonomi ve dış politikadan sorumlu bürokratlarını, sektörel oluşumları ve basın dünyasının önde gelen isimlerini buluşturuyor.