Gündem

Kansu: CHP Kürtler'le barışıyor

Cumhuriyet gazetesi yazarı Işık Kansu, CHP'nin referandum mitinglerine katılarak izlenimlerini kaleme aldı.

27 Ağustos 2010 03:00

T24 - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), referandum mitinglerinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu ayağını gerçekleştiriyor. Cumhuriyet yazarı Işık Kansu mitingten izlenimlerini kaleme aldı.

Işık Kansu'nun 'CHP bölge ile barışıyor' başlığıyla Cumhuriyet gazetesinde bugün (27 Ağustos 2010) yayımlanan yazısı şöyle:


Hey gidi hey, bir zamanların Van’ı... Ecevit’i sürükleyip götüren Van’ı...

Toplasan, çıkarsan, çarpsan bin kişi vardı Van’da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu dinleyen.

Halk, yalnızca Van’da değil, Batman’da da, Elazığ’da da, Bingöl’de de, hatta hatta bir zamanlar kalesi olan Tunceli’de bile unutmuş CHP’yi. Yıllardır, ne yıllardırı, on yıllardır, hani neredeyse uğrayan olmamış. Galiba SHP’den bu yana. En azından 15 yıl eder...

MYK üyesi Gürsel Tekin, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gelmeden bir gün önce Van’daydı. Gece, iftardan sonra Van’ın İstiklal Caddesi’nde dolaşmış. En az 500 kişiyle yüz yüze temas ettiğini belirtip izlenimlerini aktardı bize. “Çekin gidin. Ne işiniz var burada” diyen olmamış bir kere, ama her dile gelen, sitemle açmış sözünü.

Bölgedeki her ilde referanduma değin görevli olan milletvekili ya da PM üyelerinden benzer izlenimler aldık:

Babası, dayısı, amcası dağlara taşlara CHP yazan gençler -ki onlar da 30-40 yaşında olmuşlar- “Şimdiye kadar neredeydiniz” diye sormuşlar hep. Yakılan köylerden, gözünün önünde coplanan annelerinden söz etmişler. CHP parti yöneticilerinin gözlemleri dikkat çekici:

“Bölgede 40’lı-50’li yaşlardaki insanlar hoşgörülü. Konuşup anlaşabiliyorsun. Derdimiz, dilimiz aynı olabiliyor. Ama, yaşlar 20’ye, 25’e düştü mü, yollar çatallaşıyor. Gençler çok keskin. Yaralı olmanın da verdiği kızgınlıkla başka bir yöne evrilmişler. Biraz daha süre geçerse onlarla değil anlaşmak, bir arada oturma olasılığı bile kalmayacak. Onun için çözüm olacaksa hemen şimdi çözüm! Sonraya kalırsa iş, çok zor çünkü...”

“Peki” diyoruz, “Demokratik özerklik filan gündelik hayatta konuşuluyor mu? İsteniyor mu?”

CHP’lilere göre, olay dışarıdan sanıldığı gibi değil:

“BDP’nin ya da Kandil’in yarattığı havanın, işinde gücünde olan halka tam olarak yansıdığı, onların ideolojisinin gönülden kabul gördüğü söylenemez. Tek istek var, ama tek istek: Huzur, huzur, huzur.”

Hani, huzur ve güven derler ya, o yetecek...

Batman’da miting meydanında bunaltıcı sıcakta toplaşmış hani neredeyse bir avuç insanın ötesinde, ağaçların duldasına, sokakların gölgeliğine çekilmiş meraklılar da kulak kabarttı Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarına. Giderek de kalabalıklaştı dinleyenler. Yüzlerinde “Hele bir bakalım neler söylüyormuş” sorusu asılıydı. Sessizdiler, tepkisizdiler, kenarda-köşedeydiler, ama dinliyorlardı. Hem de gözlerini kırpmadan. Kılıçdaroğlu, “Buraya, sizin ayağınıza geldim” dediğinde bu sözlerden çok hoşlanmış olacaklar ki, kıpırdandıklarına bile tanık olduk...

Gözlemimiz o ki, Kılıçdaroğlu’na, Bingöl’deki hazır kıta AKP’lilerin gösterisi, Karakoçan’da BDP sempatizanı oldukları anlaşılan delifişek birkaç genç dışında önemli bir tepki yoktu.

Anladık ki, yaklaşık 2 ay önce Amasya, Tokat ve ilçelerinde gördüğümüz Kemal Kılıçdaroğlu rüzgârı Güneydoğu’ya da vurmuş. Amasya-Tokat’taki rüzgâr coşkuyla göstermişti kendini, buralarda yok saymak yerine merak, bekleme, dinleme, “Hele bir bakalım bu adam ne diyor?” esintisine dönüşmüş. Yöre insanı, Kılıçdaroğlu’nun itmeyen, küstürmeyen, tam tersine kucaklayan kardeşliğini de hissetmeye başlamışlar. Bu da bir aşama. Hem de önemli bir aşama.

Kılıçdaroğlu, Tunceli’de partisini Tuncelili ile yeniden barıştırırken bölgeye de çok önemli bir ileti gönderdi. “Toplumsal uzlaşmaya dayalı herkese genel af” önerisi; Kılıçdaroğlu’nun hemen hemen tüm mitinglerinde yinelediği “silahlar sussun, etnik kimliğimiz, inancımız sömürülmesin, kardeşlik yeniden ayağa kaldırılsın” sözleri ile birleştirildiğinde; CHP’nin tüm bölge ile barışmaya hazır olduğuna ilişkin açık ve seçik bir çağrı niteliğindeydi. Böylece Kılıçdaroğlu, bölgede etnik siyaset yapan BDP’ye, dinsel siyaset yapan AKP’ye karşı, köklü “kitle partisi” olarak var olduklarını ve var olacaklarını sezdirmiş, vurgulamış oldu. Hem de, sosyal adalet ile, özgürlük ile yola çıkan bir kitle partisi olarak, BDP’nin ve de AKP’nin oyun hamuru gibi yoğurup kullandıkları önemli bir kozu ellerinden alarak...

İki günlük Güneydoğu gezisinden çok memnun ayrıldı Kılıçdaroğlu. Bir miting sonrası kendisine “En azından bayrak göstermiş oldunuz” dedik. Gülümsedi ve onayladı:

“Biz de buradayız, varız ve bizi dinliyorlar.”