Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, 17 Ağustos 1999 büyük Marmara depremi sonrası yapılan bilimsel araştırmaların Marmara Denizi tabanında, önümüzdeki 30 yılda, 7.0 ve daha büyük bir depremin olma tehlikesinin yüzde 65 olduğunu gösterdiğini belirterek, Kanal İstanbul'daki deprem riski hakkında konuştu. 2019 yılında hazırlanan projenin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunu anımsatan Eyidoğan bu raporda yer alan haritalarda Küçükçekmece Gölü içindeki aktif faylardan bahsedilmediğini söyledi. Eyidoğan, kanal kazısı sırasında kaldırılacak 2.5 milyar tona yakın hafriyatın kanal güzergahı boyunca tespit edilen bazı fayları harekete geçirip çeşitli büyüklüklerde tetiklenmiş deprem aktivitesi yaratabileceğini söyledi.
Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre Eyidoğan özetle şöyle konuştu:
“Araştırmalar sonucunda bir bölümü Küçükçekmece Gölü tabanında olmak üzere kuzey Marmara Denizi tabanında birçok diri fay bulundu. Küçükçekmece Gölü’ndeki bu aktif fay hatlarının, Kuzey Marmara Fayı’nın hareketine bağlı olarak orta kuvvetli depremler yaratabileceği olasıdır. 2019 yılında hazırlanan ÇED raporunda verilen haritalarda Küçükçekmece Gölü içindeki aktif faylardan bahsedilmemiştir.
Depremler doğal ve insan kaynaklı olarak ikiye ayrılmaktadır. Doğaya yapılan her türlü müdahale nedeniyle insan kaynaklı depremlerin sayısının arttığı gözlenmektedir. Büyük endüstriyel etkinlikler yeraltında doğal olarak oluşmuş gerilme dengelerini etkileyerek var olan fayları harekete geçirebilmekte, hatta yeni kırıklar yaratabilmektedir. Kanal İstanbul Projesi için kazılacak devasa çukurun kaybettiği 2.5 milyar ton yükün kalkması nedeniyle yakın çevresindeki yeryüzü ve yeraltı gerilme dengelerinin bozulması kaçınılmazdır.”
Eyidoğan, Kanal İstanbul’daki deprem riskine ilişkin şu tespitlerde bulundu:
"Kanal İstanbul’u şiddetle etkileyecek en önemli deprem kaynağı kanalın güney bölgesinden 10-12 km uzaktaki deniz tabanında yatan Kuzey Marmara Fayı’dır. Küçükçekmece Gölü içerisinde tespit edilen diri faylar ve kanal güzergâhı boyunca tespit edilen yeni fayların yaşı, aktivitesi ve uzanımları incelenmeli ve harekete geçme olasılıkları değerlendirilmelidir.
"Marmara Denizi’nde beklenen büyük deprem Kanal İstanbul güzergâhı boyunca heyelan, sıvılaşma, şev stabilitesi bozulması gibi olumsuz sonuçlar yaratacaktır.
"Kanal kazısı sırasında kaldırılacak 2.5 milyar tona yakın hafriyat nedeniyle alandaki doğal gerilme ve yeraltı gözenek basıncı dengeleri bozulacağından kanal güzergahı boyunca tespit edilen bazı fayları harekete geçirip çeşitli büyüklüklerde tetiklenmiş deprem aktivitesi yaratabilir.
"İstanbul’un güney bölgelerinin jeolojik-jeofizik yapısı nedeniyle deprem dalgaları aşırı büyümektedir. Bu büyütme değerleri yer yer 10 kat artabilmektedir.
"Kanalın depremler sırasında olabilecek yanal ve düşey hareketlere karşı nasıl tepki vereceği hayati bir araştırma konusudur. Bu yapının deprem sırasında kayması, kırılması veya burulması çok büyük felaketlere neden olabilecektir.
"Kanal İstanbul ve çevresindeki diğer projeler etkisiyle ortaya çıkacak yeni yerleşim alanlarıyla birlikte nüfus ve bina yoğunluğu çok artacak ve buna bağlı olarak olası bir depremin neden olacağıı can ve mal kaybı riski de yükselecektir. Bu tür deprem bölgelerinde amaç yapı ve nüfus yoğunluğunu artırmak değil azaltmak olmalıdır."