İş Bankası ve ING Bank, piyasalara ilişkin mayıs ayı değerlendirmelerinde 'ekonomideki daralma'ya ve IMF ile yaşanan belirsizliğe dikkat çektiler.
Türkiye İş Bankası, ekonominin daralma eğiliminde olmasının yanı sıra IMF ile ilişkilerin halen belirsizliğini korumasının piyasalar üzerinde baskı yarattığını, özellikle, yılın geri kalan kısmında, genişleyen bütçe açığı paralelinde kamu sektörünün borçlanma ihtiyacının da artmasının beklendiğini bildirdi.
Ing Bank da, "IMF'nin eksi yüzde 5,1'lik 2009 büyüme öngörüsüne ve yüzde 4'ün üzerinde kalan piyasanın ortalama daralma beklentisine karşın bu yıl Türkiye'de daralmanın yüzde 3 ile yüzde 4 arasında kalma olasılığı hala daha güçlü" dedi.
İş Bankası
"Mayıs ayına ilişkin olarak Türkiye İş Bankası İktisadi Araştırmalar Müdürlüğü tarafından hazırlanan, "Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Gelişmeler" ile Ing Bank Hazine Grubu Ekonomik Araştırmalar Bölümü tarafından hazırlanan bültenlerde, Türkiye ekonomisinde yaşanan son gelişmeler değerlendirildi.
Türkiye İş Bankası'nın bültenine göre, talep koşullarındaki bozulmanın belirginleşmesinin yanı sıra kapasite kullanım oranının düşük düzeylerdeki seyri ve sanayi üretimindeki daralma, 2009 yılında ekonominin zayıf bir görünüm sergileyeceğine işaret etmekte.
Hükümet tarafından açıklanan teşvik paketlerinin ekonomiyi gecikmeli etkileyebileceği ve IMF ile görüşmelerde henüz bir sonuca ulaşılmadığı da dikkate alındığında, yılın ilk yarısında ekonominin ana eğiliminin daralma yönünde olacağının tahmin edildiği belirtilen bültende, bu çerçevede, ekonominin yılın ilk çeyreğinde yüzde 10 civarında daraldığı, ikinci çeyreğinde ise daralmanın yüzde 4-5 civarında gerçekleşeceğinin tahmin edildiği, 2009 yılının tamamında ise ekonominin yüzde 3,5 oranında küçülmesinin beklendiği belirtildi.
İhtiyatlı yaklaşım korunmalı
29 Mart 2009'da yapılan yerel seçimlerin ardından IMF ile görüşmelerde ilerleme kaydedilmesi beklentisinin arttığı ifade edilen bültende şöyle denildi:
"Ancak, ekonominin daralma eğiliminde olmasının yanı sıra IMF ile ilişkilerin halen belirsizliğini koruması piyasalar üzerinde baskı yaratmaktadır. Özellikle, yılın geri kalan kısmında genişleyen bütçe açığı paralelinde kamu sektörünün borçlanma ihtiyacının da artması beklenmektedir.
Bu durum, Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine rağmen fonlama maliyetleri üzerinde yukarı yönlü bir etki yaratabilecektir. Bu çerçevede, ekonomi ve bankacılık sektörü açısından 2009 yılına ilişkin bekleyişlerde ihtiyatlı yaklaşımın korunması gerekli görülmektedir."
ING Bank
Ing Bank Başekonomisti Sengül Dağdeviren tarafından kaleme alınan " İyimserliğin dayanılmaz hafifliği..." başlıklı bültene göre ise, Türkiye'de, büyüme konusunda yabancı kuruluşlardan gelen aşağı yöndeki ciddi revizyonlara karşın ING Bank, göreli iyimserliği korumaya devam ediyor.
Diğer bir deyişle, IMF'nin eksi yüzde 5,1'lik 2009 büyüme öngörüsüne ve yüzde 4'ün üzerinde kalan piyasanın ortalama daralma beklentisine karşın bu yıl Türkiye'de daralmanın yüzde 3 ile yüzde 4 arasında kalması olasılığının hala daha güçlü olduğu belirtilen bültende, şöyle denildi:
"Global ekonomiye dair belirsizliklere karşın Türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler arasındaki en düşük ihracat/GSYH oranlarından birine sahip olması nedeniyle iç talebe dayalı büyüme konusunda daha büyük bir potansiyel taşımasının göz ardı edildiğini, dolayısıyla söz konusu tahminlerde ihracattaki daralmanın gereğinden fazla önem taşımış olabileceğini düşünüyoruz."
Belirsizliklerin ortadan kaldırılması önemli
Özellikle bankacılık sisteminin taşıdığı minimal riskler de dikkate alındığında, Türkiye'nin büyüme tahmininin diğer ülkelere göre düşük kaldığı söylenebileceği kaydedilen bültende şöyle denildi:
"Yine de bunun ancak orta vadeli iyimserliğimizi destekleyen bir veri olduğunu, kısa vadede ise belirsizliklerin hala devam ettiğini vurgulamak gerekiyor. Daha önce gelen sinyallerle birlikte piyasalar en kısa zamanda bir IMF anlaşması imzalanmasını ve bu ay somut bir adım atılmasını bekliyor.
Merkez Bankası Başkanı dahi anlaşmanın zamanının önemli olduğuna dikkati çekiyor. Bu ortamda, Merkez Bankası'nın büyüme ve enflasyon öngörülerini aşağıya çekmesi ve enflasyonun orta vadede ortalamada hedeflerin en az yüzde 1 puan altında kalma olasılığının güçlenmesi para politikasında gevşemenin devam edebileceğine işaret ediyor. Ama ne hızda ve ne kadar daha sürebilir? Bu, büyük oranda belirsizliklerin ortadan kaldırılmasına bağlı kalacak."