Kafes, Poyrazköy, Amirallere Suikast ve Balyoz davalarından 3.5 yıl hapis yatan emekli Tuğamiral Mehmet Fatih Ilgar dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in 'Kumpas Davaları'nda kendilerini yalnız bıraktığını söyledi. "Sesimizi duyurmaya çalıştığımız ve bize sahip çıkmasını beklediğimiz başlıca kurum Genelkurmay'dı" diyen Ilgar "Fakat, bizler devletin en önemli kurumlarını ele geçirmiş devasa bir örgütün karşısında kendi başımıza çaba gösterirken Genelkurmay bizleri yalnız bıraktı" ifadesini kullandı.
Kumpas davaları sırasında Genelkurmay'ın tutumuna tepki göstermiştiniz. Niçin?
Üst üste düzenlenen kumpas operasyonları ile TSK saldırıya uğradı. Bu bizim şahsımıza değil, Türk Ordusu'na ve ülkemize yapılan bir saldırıydı.
Balyoz da emperyalizmin maşası FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yaptığı saldırı dalgasının altın vuruşuydu. Bu esnada Necdet Özel Genelkurmay Başkanı'ydı.
Çıkarıldığımız mahkemeler FETÖ üyesi yargı mensupları tarafından ele geçirildiğinden, biz Türk Milleti'ne gerçekleri anlatma çabası içine girdik.
Sesimizi duyurmaya çalıştığımız ve bize sahip çıkmasını beklediğimiz başlıca kurum Genelkurmay'dı. Fakat, bizler devletin en önemli kurumlarını ele geçirmiş devasa bir örgütün karşısında kendi başımıza çaba gösterirken Genelkurmay bizleri yalnız bıraktı.
Siz, asrın iftirası nedeni ile cezaevindeyken, hakkınızda bir ses kaydı saçıldı ortalığa. Cemaat medyasının günlerce yayınladığı bu ses kaydı vakasının aslı neydi?
2011 yılının sonlarına doğru sağ kolumda bir ağrı başladı. Tedavi için cezaevinden hastaneye sevk edildim. Hastanede ortopedi için sıra beklerken yanıma beyaz önlüklü doktor bir subay yaklaştı.
Şu anda Albay M. olarak belirteceğim bu kişi benim tedavimi üstlenmek istediğini söyledi ve odasına davet etti. Muayene ettikten sonra tedavimin uzun süreceğini ve bir-iki ay boyunca haftada bir gün hastaneye gitmem gerektiğini söyledi.
Ben de şifa aradığım için tedaviye gittiğimde kısa sohbetlerde bana dava süreci hakkında sorular sormaya başladı. Ben rahatsız olduğumdan detay vermiyor, kısa yanıtlar ile geçiştiriyordum. Sonra da tedaviyi vaktinden önce bıraktım. Benim arkamdan, rahmetli arkadaşım Cem Çakmak da futbol oynarken omzunu incittiği için aynı hastaneye gitti.
O da aynı doktorun kontrolüne girdi. Benzer sorulara o da muhatap olmuş. Sonra üst rütbeli bir subay arkadaşımız da aynı şekilde… Bir süre sonra cemaatin kanalı Samanyolu TV'de bana ait olduğunu ileri sürdükleri bir takım ses kayıtlarını yayınlamaya başladılar.
Cezaevinde o televizyon kanalını açıp izlediğimde benim kelimelerimin montajlandığını ve farklı bir anlam oluşturmak suretiyle komplo kurulduğunu anladım.
Bir hafta sonra Cem Çakmak'ın, ondan bir hafta sonra da üst rütbeli subay arkadaşımızın ses kaydını yine montajlı ve iftira yüklü şekilde yayına servis ettiler.
Başınıza gelen bu hadise üzerine ne yaptınız?
Biz üç arkadaş maruz kaldığımız komployu ortaya koyan somut verilere ulaştık. Komployu uygulayan şahıs ve bağlı olduğu örgütü hakkındaki bu verileri o dönem Genelkurmay Başkanı olan Necdet Özel'e ilettik. Özel'in, bizi savunmasını, en azından bu şahıs hakkında soruşturma açmasını bekledik.
Bunun üzerine Özel ne yaptı?
Soruşturma açmadı. Hatta o yılın ağustos ayındaki Yüksek Askeri Şura toplantısı ile o şahıs (Albay M.) terfi ettirilerek general yapıldı. Biz ise aynı YAŞ'ta TSK'dan atıldık. Teamüllere aykırı şekilde emekli edilerek ordumuzdan tasfiye edildik. Böylece Hasdal'dan Silivri'ye nakledildik.
Umulan desteği bulamadığınız Necdet Özel'in sizi ve Cem Aziz Çakmak'ı savcıya şikayet ettiğini hatırlıyorum. Ne olmuştu?
2012 yılının sonlarına doğru Silivri Cezaevi'nin demir parmaklıkları açılarak bana ve rahmetli arkadaşım Cem Çakmak'a hakkımızda yeni bir soruşturma daha olduğu söylendi. Meğer Özel bizi savcılığa şikayet etmiş. Özel, Adli Müşaviri Muharrem Köse aracılığı ile düzmece ses kayıtlarına dayanarak Genelkurmay Başkanı'na hakaret iddiası ile hakkımızda suç duyurusunda bulundu.
Şimdi ekranlara çıkıp yüreğinin sızladığını falan söylüyor ya… Sanki yırtıcı bir aslan yüreği ile üstümüze geliyordu. Üstelik şikayetini özellikle sivil savcıya yaptı. Oysa o savcıların FETÖ'cü olduğu o günlerde gayet iyi biliniyordu. Zaten görevi süresince bizleri örgütün elindeki yargının insafına terk etti, onların kucağına itti.
Özel'in generalliğe terfi ettirdiği ve Albay M. diye belirttiğiniz kişi şu anda ne durumda?
Bu şahıs hakkında 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yakalama kararı çıkarıldı. Ancak kaçtı. Firar eden 9 FETÖ üyesi generalden biri de odur. Necdet Özel TBMM'nin bombalandığını görünce hayretler içerisine düştüğünü ifade etmiş. Asıl ben hayret ediyorum.
2011 -2015 dönemi boyunca bu kadar FETÖ'cüyü bulup da nasıl general ve amiral makamlarına getirebildi? FETÖ'cülerin TSK'daki en hızlı, etkin ve yaygın yükselişi Necdet Özel döneminde olmuştur. Özel döneminde yüzde 75 oranından Fethullahçı albay general ve amiral yapıldı. Ve bunlar 15 Temmuz'da baş rolü oynadı.
Diyelim ki, 2011 – 2013 yılları arasında hükümet ve cemaat işbirliğinin baskısı sonucunda bu terfiler gerçekleşti. Peki 17/25 Aralık'tan sonra, 2014 ve 2015 yıllarında yapılan FETÖ'cü terfilerine ne demeli?
Necdet Özel'in yargı karşısına çıkarılması gerekir. En azından bu terfileri adil yargı huzurunda anlatması gerekiyor. Hiç bir şey olmasa dahi görevi ihmalden yargılanmalıdır.
Kumpas davaları başladığı zaman “Kasaptaki ete soğan doğramam” diye bir açıklamada bulunan eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök hakkındaki düşünceleriniz nedir?
Ona karşı çok doluyum. Kısacası, kendisini vicdanı ile baş başa bırakıyorum. Onu Allah'a havale ediyorum.