Cumhuriyet yazarı Kadri Gürsel İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun CHP seçmeni için ''Bir mantar tabancası patlasa evlerinden beş gün çıkmazlar" ifadesini eleştirdi. İçişleri Bakanlığı'nın huzur ve asayişi temin etmekle yükümlü olduğunu ifade eden Gürsel, ''Memlekette mantar tabancası patlatmak yoluyla seçmeni korkutup sandığa gitmekten alıkoymak isteyebileceklere mani olmak, İçişleri Bakanı’nın görevidir" dedi.
Gürsel iktidarın seçim süresince 'gayrimeşru' ve 'anti-demokratik' yöntemler kullandığını belirtirken, şuurlu vatandaş olmanın ''mantar tabancasından korkmadan sandığa gidip oyunu kullanmayı'' gerektirdiğini ifade etti.
Kadri Gürsel'in ''Mantar tabancası patlasa da sandığa'' başlıklı (19 Haziran 2018) başlıklı yazısı şöyle:
24 Haziran baskın seçimlerine şurada 5 gün kaldı.
İktidarın şapkadan bir şey çıkarmasını bekliyoruz hâlâ.
Neyse artık o şey, düne kadar çıkmadı, çıkarılamadı.
Önceki gün Yenikapı’da Tansu Çiller çıktı gerçi. Ama Tansu Çiller merakla beklenen o şey değildi, olamazdı.
Çiller’i önceki gün Yenikapı’daki mitinge davet edenler, cumhurbaşkanı seçiminde Meral Akşener’e kaptırdıkları görülen stratejik önemdeki 3-4 puan oyu bu marifetle geri alabileceklerini mi sanıyorlardı?
“Eski Türkiye”nin hemen bütün musibetlerinin vücuda bürünmüş hali olan bir siyasi mevtayı, 21 yıl önce onun yanında içişleri bakanlığı yapmış Akşener’i aşağıya çekmek için kullandılar. Bugün hiç de hayırla yad edilmeyen bir Çiller’in himmetine muhtaç halde olduklarını göstererek zararın büyüğünü aslında kendilerine verdiler.
Hedef büyük olunca çaresizlik de büyük oluyor.
Hedefleri, Meclis’te çoğunluğu ve cumhurbaşkanlığını 24 Haziran’da almak ve bütün işi bir günde bitirmek.
Lakin kendileri de bunun kolay olmadığını görüyor ve kapalı kapılar ardında, “İş çantada keklik değil, onu da söyleyeyim” diyerek gerçeği itiraf ediyorlar.
Son iki hafta içinde AKP ve CHP oylarında bir-iki puanlık bir artış gözlemlenirken diğer partilerin oylarında ise birer puanlık düşüşler ölçülüyor.
Bu hareketler iktidar için yeterli değil.
Seçimleri, fazla gürültü patırtı doğurmayacak, dozu ayarlı bir baskı, yolsuzluk ve hileyle çalıp kaçırmaya yelteneceklerini varsayınca, kendilerine halihazırda verilen baz destekle bu amaca ulaşmalarının pek mümkün olmadığı da ortaya çıkıyor.
Bu bağlamda, Kandil’deki PKK üslenmesini seçim zamanında hedef alan operasyonun sandığa muhtemel etkisinin ne olacağı akla geliyor.
Lakin bu harekâtın, milliyetçi seçmeni iktidara kenetleyebilecek bir “sürpriz”i ya da seferberlik heyecanını henüz üretmediği de bir gerçek.
Diğer taraftan 24 Haziran’a beş gün var.
İktidarın, tüm gayrimeşru ve anti-demokratik yöntemlerine rağmen cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda yüzde 50’yi bulamaması kuvvetli bir ihtimal olarak görünüyor. Seçmenin motivasyonu, ilk tur sonucu üzerindeki tayin edici faktörlerin başında gelecek. Muhalefetin seçmenini daha iyi motive ettiğini sahada gözlemleyebiliyoruz.
Parlamento seçiminde ise iktidar bütün oyununu HDP’yi baraj altında bırakma üzerine kurdu. Çoğunluğu almak için başka çaresi yok çünkü.
HDP açısından durum şu: Muharrem İnce faktörü nedeniyle CHP seçmeni HDP’ye verdiği desteğin küçük bir bölümünü geri çekti ama anketlerde bu partinin hâlâ barajın birkaç puan üzerinde görünmesini sağlayan kesim, parlamento seçiminde tercihini HDP’den yana yapacağını açıklayan, batıdaki CHP’li ve sol seçmenler.
Dolayısıyla iktidar bu CHP’lilere diş biliyor.
İktidarın bu kesime karşı hissettiği nahoş duygular, dün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından TRT Haber’in canlı yayınında da dile getirildi.
TRT Haber’in elemanı Soylu’ya şu soruyu yöneltti:
“Bu seçimler öncesinde anlıyorum ki CHP ve HDP’nin bir örtülü ittifak içindeolduğunu düşünüyorsunuz.”
Süleyman Soylu şu cevabı verdi:
“Sadece öyle değil, sosyal medyada da var. Yaptığımız anketlerde ve araştırmalarda bu tuzu kuru CHP’liler var. İstanbul’da yaşarlar, ondan sonra bir mantar tabancası patlasa evlerinden beş gün çıkmazlar (Burada bir saniye kadar duruyor ve üzerine basarak tekrar ediyor); beş gün, çıkmazlar. Ondan sonra, televizyon delikanlısıdırlar. İstanbul’da böyle bir grup var, CHP’li... HDP’ye oy veriyorlar şimdi. 1.5 puan civarında, 2 puan civarında HDP’ye oy veriyorlar, CHP’li...”
Soylu’nun bu CHP’liler hakkındaki müteakip ifadelerini, nefret söylemi oluşturduğunu düşündüğüm için alıntılamıyorum.
OHAL’den önce seçimlere giderken “adil seçim” düsturu gereği içişleri bakanı istifa eder ve yerine partisiz bir bürokrat atanırdı. Şimdiki partili İçişleri Bakanı’nın varsayılan görevi gerçi yine aynı; memlekette asayiş ve huzuru temin etmek. Ama kendisi CHP’lileri hedef gösterirken, “mantar tabancası patlasa korkup beş gün eve kapandıklarından” bahsediyor.
Bunu ne zaman söylüyor?
Seçimlere altı gün kala.
Memlekette mantar tabancası patlatmak yoluyla seçmeni korkutup sandığa gitmekten alıkoymak isteyebileceklere mani olmak, İçişleri Bakanı’nın görevidir.
Bu Türkiye’de şuurlu yurttaş olmanın sorumluluğu da mantar tabancasından korkmadan sandığa gidip oyunu kullanmayı gerektirir.