T24 - Türkiye'de başlayan "iki dilli yaşam" ve "özerklik" gibi konularında ardından Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal, Kuzey Irak'ta federe bir devlet olan Kürdistan'ı köşesine taşıdı. Cemal, Kuzey Irak'ı anlamadıkça Kürt sorununun çözülemeyeceğini dile getirerek, "Türkler, Acemler ve Araplarla sarılı olarak ve de kimlikleri inkar edilerek dört ülkeye dağılmış halde yaşayan, (Kürtlerin ‘stratejik şansızlığı’da denilir buna) Kürtlerin de ellerini Amerika’ya, İsrail’e uzatarak varlık kavgası vermeleri şaşırtıcı değildir" dedi.
Hasan Cemal'in Milliyet gazetesinde "Kürt devleti, federasyonu, özerkliği (1)" başlığıyla yayımlanan (29 Aralık 2010) yazısı şöyle:
Kürt devleti, federasyonu, özerkliği (1)
Irak bugün ‘federasyon’la yönetilir, federal bir devlettir. Fiilen üçe bölünmüş bu ülkenin kuzeyindeki federatif parçayı Kürtler yönetir.
Resmi adı şöyledir:
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi.
Ya da kısaca Kürdistan diye çağrılır.
Bizim Kürtler oraya genellikle Güney demekle yetinirler. Irak’takiler de bizim ‘Güneydoğu’ya Kuzey derler. Ama aynı zamanda Kürdistan’ın ‘Batı’sı vardır Suriye’de kalan, ‘Doğu’su vardır İran’da kalan...
Hepsinin toplamına gelince de, Kürdistan da derler, Büyük Kürdistan da...
Bugün bizimkiler dahil bütün Kürtler için Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi ‘özel’dir, hatta ‘Kutsal’dır.
Nasıl İsrail devleti, bütün dünyadaki Yahudiler için özel ve kutsalsa, bütün Kürtler için de Irak’taki Kürt yönetimi öyledir.
Onunla gurur duydukları söylenebilir.
Çünkü, Irak Kürdistan’ı 1990’lardan beri kökleri gitgide güçlenen, ‘devletleşen’ varlığıdır Kürtlerin... Ve bu varlığın kendini devam ettirmesi Kürtler için eski deyişle bir beka, bir ölüm kalım meselesidir.
Bu nedenle, Irak Kürdistan’ı bizimkiler dahil bütün Kürtlerin üzerinde titredikleri bir ‘kurtarılmış bölge’dir.
Bunu açıkça da ifade ederler.
Bu ‘kurtarılmış bölge’de her şey Kürtçe’dir, okullarıyla, üniversiteleriyle, mahkemeleriyle, medyasıyla...
Bunun böyle olduğunu bizim Kürtlerimiz de bilir. Onun için çocuklarını Dohuk’ta, Erbil’de, Süleymaniye’de okula, üniversiteye gönderen aileler vardır Güneydoğu’da. Ya da ‘kurtarılmış bölge’de, örneğin Erbil’de ev alan bazı Türkiyeli tanınmış -ve sürgünde yaşayan- Kürtler de vardır.
Özetlemeye çalıştığım bu olguyu anlamadan, Türkiye’nin iç politikasını da, dış politikasını da barış, demokrasi ve istikrar rayına oturtmak çok zordur. Bunu anlamadan Kürt sorunu da kolay kolay yerli yerine oturmaz.
Bu nokta Türkiye’de gözardı ediliyor, bilerek ya da bilmeyerek...
Kimilerinin gözünde ise “Kürt sorunu eşittir emperyalizmin oyunu”dur öteden beri. Önce İngilizler, sonra Amerikalılar ve de İsrail vardır bu meselenin arkasında.
Böyle düşünürler.
Kürtler de bu güçlerin ‘aleti’dir, o kadar. Bunu göremeyenler ise ‘gaflet içindedir’ler!
Bu görüşte olanlar öteden beri solda da vardır, muhafazakar ve İslamcı dünyada da...
Bu açıdan önceki gün Zaman’da ilginç bir makale çıktı, “Büyük Kürdistan devleti eşittir ikinci İsrail”anlamını taşıyan.
Ali Ünal’ın şöyle yazmış:
“Kürt sorunu denilen meseleyi bu hale getiren ‘devlet uygulamaları’ ile PKK ve BDP’nin politikaları aynı gayeye hizmet ettiği gibi, bu meselenin temelinde ve gayesinde, bölgede ikinci İsrail olacak büyük Kürdistan devleti vardır.”
Bu ilginç bir konudur.
Amerika’nın, İsrail’in Kürtlere dönük ilgisi ve zaman içindeki desteği sır değildir.
Örneğin İsrail, devlet olarak kuruluşundan beri ‘Arap denizi’ içindeki bir ülke olarak, bölgede ‘Arap olmayan’ tüm unsurları doğal müttefik olarak görmüş, bu çerçevede Kürtlerle de yakın ilişki içinde olmaya çaba göstermiştir.
Bunun gibi Türkler, Acemler ve Araplarla sarılı olarak ve de kimlikleri inkar edilerek dört ülkeye dağılmış halde yaşayan, (Kürtlerin ‘stratejik şansızlığı’da denilir buna) Kürtlerin de ellerini Amerika’ya, İsrail’e uzatarak varlık kavgası vermeleri şaşırtıcı değildir.
Reelpolitik gerçekler!
Özellikle bizlerin de yaşadığı yer yuvarlağının bu noktasında biraz fazlasıyla acımasızdır reelpolitika...
Büyük Kürdistan Devleti ya da Türkiye’yle eklemlenecek Kürdistan Federasyonu senaryolarıyla bir gün daha devam edilebilir bu konuya, neden olmasın?..