Dünya

İtalya yarın sandık başına gidiyor; seçimlerde kim, kimdir?

Seçim sonuçları, ekonomi ve göç gibi konularda tüm Avrupa'yı etkileyebilecek önemli politika değişiklikleri getirme potansiyeline sahip

03 Mart 2018 15:20

Övgü Pınar

İtalyanlar, yarın (4 Mart) erken genel seçim için sandık başına gidecek. İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’nın 29 Aralık'ta Parlamento’nun iki kanadının feshedilmesi sebebiyle, İtalya’da Cumhuriyet Senatosu ve Temsilciler Meclisi yenilenecek. Senato için 315, Meclis için ise 630 isim belirlenecek. 

Seçim sonuçları, ekonomi ve göç gibi konularda tüm Avrupa'yı etkileyebilecek önemli politika değişiklikleri getirme potansiyeline sahip olsa da, bu konulardaki seçim vaatleri inandırıcılıktan uzak bulunuyor.

Yarın yapılacak genel seçimlerin öne çıkan isimleri arasında sağdan, soldan, "üçüncü yol"dan ve "ne sağcı ne solcu" popülistlerden, hem tanıdık hem de nispeten yeni yüzler yer alıyor. Seçimlerin 'baş kahramanları' şöyle: 

Luigi Di Maio (5 Yıldız Hareketi):

Komedyen Beppe Grillo tarafından kurulan sistem karşıtı, popülist 5 Yıldız Hareketi'nin siyasi lideri ve başbakan adayı. 31 yaşındaki Di Maio, yeni bir yüz olması sebebiyle geleneksel politikacılara tepki duyanların desteğini alıyor. Karşıtları tarafındansa, hem genç yaşı hem de üniversite mezunu olmaması ve 26 yaşında parlamentoya girene kadar hiçbir düzenli işte çalışmamış olması nedeniyle "yetersiz" olmakla eleştiriliyor.

"Ne sağcı ne solcu" 5 Yıldız'a ve Di Maio'ya yönelik diğer başlıca eleştiriler ise net politikalara sahip olmamaları ve "ne yapacaklarını kestirmenin güç olması". Göç ve euro'dan ayrılmak gibi konularda çelişkili mesajları dikkat çekiyor.

Seçim kampanyasında 5 Yıldız'ın AB karşıtı imajını yumuşatmaya çalışan Di Maio, 5 Yıldız iktidarına çekinceli yaklaşan piyasalara güven verebilmek için de geçen Ocak'ta Londra'da uluslararası yatırımcılarla buluştu.

5 Yıldız, Donald Trump ABD başkanlığına seçildiğinde coşkulu kutlama mesajları yayınlamıştı. Hareket, Rusya lideri Valdimir Putin'e "sempatisiyle" de biliniyor ve bazı çevrelerce Rusya'dan gizli destek almakla suçlanıyor.

Corriere della Sera'nın geçen Ocak'ta yayımladığı bir ankete göre Di Maio'nun şahsi popülaritesi yüzde 33 seviyesinde.

Paolo Gentiloni (Demokratik Parti):

Tam adıyla Paolo Gentiloni Silveri, İtalya'nın mevcut başbakanı. Eski Başbakan Matteo Renzi 2016 sonundaki anayasa reformu referandumunu kaybetmesi üzerine istifa edince, dönemin Dışişleri Bakanı Gentiloni kendisini başbakanlık koltuğunda buldu. Gentiloni iktidarı, İtalya'nın son yıllardaki en "güven verici" yönetimi olarak görülüyor.

Soylu bir aileden gelen Gentiloni, donanımlı ve güvenilir bir devlet adamı figürü çiziyor ve bugünün İtalyan siyaset sahnesinde nadir bulunan bir tür gibi duruyor. Ilımlı, sesini yükseltmeyen, ön plana çıkmayan bir politikacı görüntüsü sergileyen Gentiloni, halkın da en sevdiği siyasi lider durumunda.

Corriere della Sera'nın anketine göre, İtalyan halkının yüzde 44'ü Gentiloni'yi beğeniyor. Tam da bu nedenle, yarınki seçimlerin ardından Gentiloni'nin başbakanlık koltuğunda kalacağı bir formül üzerinde uzlaşılabileceği konuşuluyor.

Matteo Renzi (Demokratik Parti):

İktidardaki Demokratik Parti'nin genel sekreteri ve eski başbakan. Floransa Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde yıldızı parladı. 2014'te başbakanlık koltuğunu (parti içi bir hamleyle) ele geçirdiğinde, genç ve dinamik bir lider olarak hantal ve karmaşık İtalyan siyasetine yenilik getireceği umudu yaratmıştı. Görevde kaldığı yaklaşık 3 yıl boyunca, vadettiği reformları vadettiği hızda yapamadı.

Aralık 2016'da anayasa reform paketi referandumda reddedilince başbakanlıktan istifa etti. Ne var ki referandum öncesinde "kaybedersem siyaseti bırakırım" diyen Renzi bu sözünü yerine getirmedi. Renzi, yarınki seçimleri kaybederse de görevde kalacağını açıklayarak yine tepki çekti. Hem diğer partilerden hem de kendi partisi içinden Renzi'ye "kibirli" olmak ve şahsi hırslarını partinin çıkarlarından üstün tutmak suçlamaları yöneltiliyor.

Geçmişte Tony Blair'e benzetilen Renzi, bu seçim kampanyasında ide kendisini sıklıkla Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile kıyasladı.

Geçen Ocak'ta yayımlanan bir ankete göre Renzi'yi takdir edenlerin oranı yüzde 23.

Silvio Berlusconi (Haydi İtalya):

Merkez sağın değişmez lideri, 81 yaşında ve hakkındaki siyaset yasağına rağmen bu seçimlerin de en önemli isimlerinden biri oldu.

1994'ten beri 4 kez başbakanlık yapan Berlusconi'nin özel hayatı da en az siyasi yaşamı kadar "canlı". Birkaç gün önce 11. kez dede olan Berlusconi, halen kendisinden 49 yaş küçük Francesca Pascale ile birlikte. Seçim kampanyasında aktif olarak çalışan Berlusconi, "günün yorgunluğunu Francesca'nın tatlılığı sayesinde attığını" söyledi.

Berlusconi, 2013'te bir vergi davasından aldığı mahkumiyet nedeniyle bu seçimlerde aday olamadı. Ancak merkez-sağın en büyük partisi konumundaki Haydi İtalya lideri olarak kampanya sürecinde aktif rol üstlendi. Anketlere göre Haydi İtalya'nın sağ ve aşırı sağ partilerle kurduğu ittifak, yüzde 34-38 arası oy alabilir. Mutlak çoğunluk için gerekli yüzde 40 oya ulaşamasa bile Berlusconi yeni hükümetin kurulmasında yine de belirleyici rol oynayabilir.

Berlusconi'nin uluslararası arenadaki en yakın dostlarından biri, Rusya lideri Putin. Berlusconi, gafları, kadınlara yaklaşımı ve işadamı yönüyle de ABD Başkanı Trump'a benzetiliyor.

Beğenilme oranı yüzde 28.

Antonio Tajani (Avrupa Parlamentosu Başkanı):

Siyaset yasağı sebebiyle seçimlerde aday olamayan Berlusconi, başbakan adayının Antonio Tajani olduğunu açıkladı. Berlusconi'nin partisi Haydi İtalya'nın kurucuları arasında yer alan Tajani, Berlusconi'nin sözcülüğünü de yaptı. Ocak 2017'de Avrupa Parlamentosu Başkanlığı'na seçilen Tajani halen bu görevi sürdürüyor.

Sağ ittifak iktidara gelir ve Berlusconi'nin partisi bu ittifak içinde en çok oyu alan parti olursa Tajani'nin AP başkanlığından ayrılarak İtalya başbakanı olması bekleniyor. Gazetecilik geçmişi de bulunan Tajani, AP başkanlığı döneminde Türkiye'yi özellikle ifade özgürlüğü ihlalleri nedeniyle sık sık eleştirdi.

Matteo Salvini (Lig):

İtalya'nın kuzeyindeki "Padanya" bölgesinin bağımsızlığını savunan bir parti olarak kurulan Kuzey Ligi'nin lideri. Salvini, yalnızca Kuzey'de değil İtalya genelinde güç sahibi olabilmek için partide kilit değişiklikler yaptı. Genel seçimlere hazırlanırken partinin adındaki "Kuzey" sözcüğünü atarak seçimlere yalnızca "Lig" adı altında girmeye karar verdi. Eski "Kuzey Ligi", Güney İtalyalıları aşağılayarak Kuzey'in ayrılığını savunurken, bugünün "Lig" partisi hiddetini İtalya'nın güneyine değil göçmenlere yönlendiriyor. Salvini, seçmenin en mühim sorunlar arasında gördüğü "göç sorununu", marjinal bir ayrılıkçı partiden ulusal bir partiye dönüşme çabasında birleştirici unsur olarak kullanıyor.

Rusya'ya uygulanan yaptırımların kaldırılmasını savunan, ABD Başkanı Donald Trump'a hayranlığını gizlemeyen Salvini'nin Avrupa'daki en sıkı dostu ise aşırı sağcı Fransız lider Marine Le Pen.

Lig, Berlusconi'nin Haydi İtalya'sı ile birlikte sağ ittifakın büyük ortakları arasında yer alıyor. Salvini, "Eğer benim partim Haydi İtalya'dan bir oy fazla alırsa ben başbakan olurum" diyor. Salvini'nin şahsi popülaritesi, yüzde 29 olarak görülüyor.

Giorgia Meloni (İtalya'nın Kardeşleri):

Sağ ittifakın en "sağında" duran İtalya'nın Kardeşleri, ittifakın küçük ortaklarından olsa da seçim kampanyasındaki sert söylemleriyle en çok dikkat çeken partilerden oldu. Partinin başındaki 41 yaşındaki Giorgia Meloni, gençliğinde Mussolini'nin faşist partisinin devamı olarak görülen hareketlerde yer aldı. 2008'de Berlusconi hükümetinde bakanlık yaptı.

İtalya'nın Kardeşleri'nin milletvekili adayları arasında Mussolini'nin torunu Rachele Mussolini de yer alıyor. Giorgia Meloni de, Matteo Salvini gibi "Önce İtalyanlar" sloganıyla yürüttüğü seçim kampanyasında göç ve İslam karşıtı mesajlara öncelik verdi.

Meloni'nin şahsi popülaritesi de yüzde 28'le, Salvini ve Berlusconi'yle neredeyse eşit. Ancak partinin oy oranının yüzde 4-6 arasında olduğu tahmin ediliyor.

Emma Bonino (+Avrupa):

Radikal Parti'li tecrübeli politikacı Bonino, bu seçimlere "+Avrupa" adlı bir listeyle giriyor. Adından da anlaşılacağı gibi bu liste, "daha güçlü bir AB, daha az milliyetçi devletler" çağrısı yapıyor. Emma Bonino, yüzde 41'lik destekle ülkenin en beğenilen 2. lideri olsa da, partisinin yüzde 3'lük barajı ancak ucu ucuna geçmesi öngörülüyor. Bonino, bu destek farkına atıfta bulunarak "Beni daha az sevin, bana daha çok oy verin" diyor.

Geçmişte, Katolik ve muhafazakar bir İtalya'da boşanma ve kürtaj gibi konularda aktivistlik yapan Bonino bugünse göçmenler yararına mücadele ediyor.

Bonino'nun partisi seçimlere, Demokratik Parti liderliğindeki merkez-sol ittifak dahilinde giriyor. Tek başına yüksek oy alması ihtimal dışı görünse de, olası bir sol tandanslı koalisyonda yer alma ihtimali bulunuyor. Bonino, popülizmin yükselişte olduğu ülkede "anti-popülist" politikaları nedeniyle dikkati hak ediyor.