Dünya
BBC Türkçe

İtalya Cumhurbaşkanı Mattarella AB’yi eleştirdi: 'Afganlar gelmesin' demek birliğin değerlerine yakışmıyor

"AB’nin dış politika ve savunma alanında daha büyük varlık kapasitesine sahip olması gerekiyor"

30 Ağustos 2021 13:23

İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, Afganistan konusunda Avrupa Birliği’ni (AB) ve Avrupa’ya Afgan sığınmacı gelmesini istemeyenleri sert şekilde eleştirdi.

Mattarella dün yaptığı bir konuşmada Afganistan’dan bahisle şunları söyledi:

"Bugünlerde AB'de sağdan soldan gelen sesler çok rahatsız edici: Özgürlüklerini ve haklarını kaybeden Afganlarla dayanışma mesajı veriliyor ama 'Orada kalsınlar, buraya gelmesinler, gelirlerse kabul etmeyiz’ deniliyor. Bu, AB'nin değerlerine ve tarihi rolüne yakışmıyor".

AB’nin dış politika ve ortak savunma alanlarında etkisiz kalmasını da eleştiren Mattarella, Afganistan’da yaşananların da bu "düşük etki kapasitesini ve olayların dışında kalma halini" gözler önüne serdiğini vurguladı.

Mattarella, "Acilen ortak savunma ve dış politika araçlarının tesis edilmesi şarttır. NATO elbette önemli ama bugün AB’nin dış politika ve savunma alanında daha büyük varlık kapasitesine sahip olması gerekiyor" diye konuştu.

Mattarella’nın bu sözleri bugünkü ulusal gazetelerin baş sayfalarında, "Cumhurbaşkanı’ndan Avrupa’ya tokat", "Mattarella: Mülteciler konusunda ikiyüzlülüğe hayır" gibi başlıklarla yer aldı.

Borrell: Hızla harekete geçebilecek 5 bin kişilik bir askeri gücümüz olmalı

İtalya Cumhurbaşkanı bu sözleri dün -İkinci Dünya Savaşı sırasında kaleme alınan ve federal bir birleşik Avrupa fikrinin doğuşu sayılan- Ventotene Manifestosu’nun yıldönümü için Ventotene adasında düzenlenen törende sarf etti. Törene AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de katıldı.

Josep Borrell de İtalyan Corriere della Sera gazetesine verdiği söyleşide göç, ortak güvenlik ve dış politika tartışmalarına değindi.

AB’nin bir ortak askeri güce sahip olması gerektiğini savunan Borrell, Afganistan’da yaşananların da bu eksikliği gösterdiğini belirtti.

Borrell, "Bu deneyimden dersler çıkarmalıyız. Avrupa olarak (Kabil) Havalimanı çevresini korumak için 6 bin asker gönderemedik. Amerikalılar bunu yapabildi, biz yapamadık" dedi.

AB Temsilcisi, “ABD müdahil olmak istemediğinde AB kendi çıkarlarını korumak için devreye girebilecek durumda olmalı” diye konuştu ve AB’nin hızla harekete geçebilecek 5 bin kişilik bir askeri gücü olması gerektiğini söyledi.

'Göçmenler silah olarak kullanılıyor'

Afganistan üzerinden AB içinde yeni bir göç tartışması yaşanmasından hareketle Corriere della Sera, Borrell’e göç konusunda da sorular yöneltti.

Bu sorulardan biri, "Avrupa’da, jeopolitik krizleri ancak mültecilerin gelmesinden korktuğumuzda tartışmaya başlıyoruz. Bu, Türkiye ve Belarus gibi sınır ülkelerini göç üzerinden bize şantaj yapmaya çalışmaya itmiyor mu?" şeklinde oldu.

Borrell şöyle yanıt verdi:

"Avrupa’nın bu meseleden (göç) endişe ettiğinde jeopolitik krizlere odaklanma eğiliminde olduğu doğru. Durum bu: Göçmen ve mülteciler meselesi bazı komşu ülkeler tarafından gittikçe artan şekilde bize baskı uygulamak için silah olarak kullanılıyor…

"Göçmenleri silah olarak kullanma girişimleri reddedilmelidir, ancak biz Avrupalılar jeopolitikaya yalnızca göç akışlarının merceğinden bakamayız. Çok daha geniş bir etki söz konusu. Bazı aktörler, kamuoyundaki güvensizliği siyasi amaçla sömürmeye çalışıyor."

Türkiye anlaşmasının benzeri yapılabilir

Gazete, Afganistan’dan kaçan sığınmacıları almaları için AB'nin "Özbekistan, Tacikistan, Pakistan ve hatta İran’a para ödeyeceği doğru mu?" diye de sordu. Borrell, "Doğru olan şu ki, Afganistan konusunda sınır ülkeleriyle iş birliğini artırmamız gerekecek. İlk mülteci dalgası karşısında bu ülkelere yardım etmeliyiz" diye yanıt verdi.

Bu yanıt üzerine gazete, "Bu ülkeler, Türkiye’nin Suriyelileri tutmak için aldığı gibi Avrupa’dan mali yardım alacaklar mı”? diye sordu. Borrell’in yanıtı şöyle oldu:

"Avrupa’nın kabul kapasitesinin sınırları var, güçlü bir iş birliği olmadan hiçbir şey yapılamaz. Sınır ülkeleri meseleye Avrupa’dan daha fazla ve daha önce dahil olacaklar. Yani, evet: Bu, o ülkelere de Türkiye’ye yaptığımız gibi mali destek vermek anlamına geliyor."

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir