İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın Selâm Tevhid örgütü soruşturmasına ilişkin emniyete hazırlattığı inceleme raporuna göre “Soruşturma Selâm Örgütü’nü ortaya çıkartmak amacıyla başladı ancak amacından saptırıldı.”
Selahattin Günday’ın Al Jazeera Türk’te yer alan haberine göre, Başbakanın danışmanlarının dinlemeye alınma gerekçeleri ve tarihlerinin de yer aldığı raporda Mustafa Varank’ın ‘şüpheli’ olarak soruşturmaya dâhil edilmesinin sebebi olarak Numan Kurtulmuş’un danışmanı Furkan Torlak ile yaptığı telefon görüşmesi gösterildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde ve savcılıkta Selâm/Tevhid Örgütü’na dair iki ayrı rapor var. Biri Cemaat ile bağlantılı olduğu iddia edilen polislerin hazırladığı soruşturma raporu; ikincisi ise bu rapordaki usûlsüzlükleri ortaya koyan polis inceleme raporu.
17 ve 25 Aralık soruşturmalarının hemen ardından hükümetin devreye girmesiyle atanan yeni başsavcı Hadi Salihoğlu, savcılıktaki gizli soruşturmaları incelemeye aldırmıştı. Bu incelemede polis ve savcıların elinde üç senedir yürütülen ‘Selam Örgütü’ adında 106 klasörden oluşan bir soruşturma dosyası olduğu anlaşıldı.
İstanbul Emniyeti’ne yapılan atamalarla göreve gelen yeni polisler bu dosyayı inceleyip 09 Nisan 2014 tarihinde başsavcıya bir rapor verdiler. Bin 200 sayfalık bu inceleme raporunun altında Terörle Mücadele Şube Müdürü Mustafa Çalışkan’ın imzası var.
Soruşturma dosyasında ve bu dosyaya ilişkin inceleme raporunda, şüphelilere ilişkin dinleme kararları ve bazı telefon konuşmalarının dökümleri bulunuyor. Selam Tevhid soruşturmasının Kâmile Yazıcıoğlu isimli kadının emniyete verdiği ifadeyle başladığı, bu ifadede adı geçen Nurettin Şirin’in ise Selam Tevhid örgütünün lideri olduğu gerekçesiyle ‘şüpheli’ olarak takip altına alındığı belirtiliyor.
TC Kimlik numarası üzerinden dinleme kararı
Raporda kamuoyunun tanıdığı bazı isimlerin de ‘şüpheli’ olarak soruşturmaya dâhil edildiği anlatılıyor. Bu isimlerden biri Yeni Şafak gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül. Rapora göre Karagül’ün, soruşturma kapsamında dinlemeye alınan Hüseyin Avni Yazıcıoğlu ile telefon konuşmaları teknik takibe takıldı.
Bunun üzerine Karagül hakkında dinleme kararı alındı ancak bu karar Karagül’ün ‘açık ismi yazılmadan’, TC kimlik numarası üzerinden alındı. Yani hâkim, dinleme kararına imza atarken kimin dinlenilmesine izin verdiğini bilmiyordu.
Karagül, 12 Aralık 2011 - 25 Temmuz 2012 tarihleri arasında dinlenildi, ancak ‘şüphelilerle yoğun irtibatının bulunmaması’ sebebiyle dinlemeye son verildi.
Dinlemeye alınan gazetecilerden biri de Anadolu Ajansı Genel Müdürü ve Başbakan Erdoğan’ın eski basın danışmanı Kemal Öztürk. Kemal Öztürk’ün teknik takibe alınmasının sebebi Nurettin Şirin ile yaptığı görüşmeler. Kemal Öztürk’ün telefonu bir yıl boyunca dinlenildi, ardından ‘ suç unsuru bulunamadığı için’ takip kararı sonlandırıldı.
Suriyeli gazeteci Hüsnü Mahalli ise soruşturmaya, İbrahim Karagül ile yaptığı konuşmalardan dolayı dahil edildi. Karagül ile uluslararası politikalar hakkında konuşan Mahalli’nin görüşmelerinde suç unsuru bulunamadığı için takip kararı sonlandırıldı.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Haydar Baş da Mayıs 2012 tarihinde Selâm soruşturması kapsamında dinlemeye alındı. Rapora göre, Baş’ın dinlemeye alınmasının sebebi ‘iki şüphelinin Baş hakkında konuşması.’
Numan Kurtulmuş’un danışmanı neden dinlenildi?
Teknik takibe alınan isimlerden biri de AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un danışmanı Furkan Torlak. Furkan Torlak’ın Eylül 2012 yılında soruşturmaya dahil edilmesinin sebebi ‘soruşturma kapsamında dinlenen bir şüpheli ile yaptığı konuşma’
Raporda Numan Kurtulmuş’un da bazı konuşmalarını Torlak’ın telefonu üzerinden yaptığı ve böylece onun konuşmalarının da teknik takibe takıldığı belirtiliyor.
“Faruk Koca 10 Temmuz 2013’te dinlemeye alındı”
Soruşturma kapsamında dinlenen bir diğer isim ise Ak Parti eski milletvekili Faruk Koca oldu. Faruk Koca 10 Temmuz 2013 tarihinde dinlemeye alındı. Raporda Başbakan Erdoğan’a yakın bir isim olarak bilinen Koca’nın ‘teknik araçlarla da izlendiği’ belirtildi. Raporda Faruk Koca’nın bazı telefon görüşmelerinin dökümü de var.
‘Başbakanın iki danışmanı aynı gün dinlemeye alındı’
Başbakan Erdoğan’ın bazı görüşmelerini, danışmanı Mustafa Varank’ın dinleme altındaki telefonu üzerinden yaptığı ve bu görüşmelerin kaydedildiği savcılık tarafından açıklanmıştı. Başsavcıya sunulan inceleme raporuna göre Varank’ın telefonları Selâm soruşturması kapsamında 22 Kasım 2013 tarihinde dinlemeye alındı. Rapora göre Varank’ın ‘şüpheli’ olarak soruşturmaya dâhil edilmesinin sebebi Numan Kurtulmuş’un danışmanı Furkan Torlak ile yaptığı telefon görüşmesi.
Varank da hâkim kararıyla dinlenildi ancak dinlemeye sadece T.C kimlik numarası ve ‘Mustafa’ adıyla alındı.
Polis inceleme raporunda, 'Mustafa isimli şahsın Kudüs Ordusu Terör Örgütü ile irtibatlı olup olmadığının tespiti ve bağlantılarının ortaya konulabilmesi, örgüt içerisindeki hiyerarşik yapının deşifre edilebilmesi amacıyla şahıs tarafından kullandığı belirtilen telefonun dinlemeye alındığı' ifade edildi.
Rapora göre Varank’ın dinleme kararı 10 gün sonra bitirildi. Savcılığın talebi üzerine 02 Aralık 2013 tarihinde Varank ile ilgili dinleme kararı sonlandırıldı. Yine rapora göre, savcılık tüm verilerin imhasına karar verdi.
Başbakanın konuşmalarının dinlenildiği diğer bir telefonun sahibi ise yine danışmanı ve tercümanı Sefer Turan oldu. Başbakan Erdoğan’ın, Sefer Turan’ın telefonundan Filistin ve Somali liderleriyle görüşmeler yaptığı daha önce kamuoyuna yansımıştı.
Rapora göre Sefer Turan’ın telefonları, Selam soruşturması kapsamında, tıpkı Başbakanın diğer danışmanı Mustafa Varank gibi 22 Kasım 2013 tarihinde dinlemeye alındı. Dinlemeye alınmasının gerekçesi ise ‘bazı şüphelilerin Sefer Turan ile ilgili konuşmaları.’ Ancak emniyet raporunda Sefer Turan’ın dinleme kararının ne zaman sonlandırıldığı belirtilmiyor.
'Soruşturmada gizli tanık ifade verdi'
Emniyet raporuna göre soruşturma kapsamında savcılık aşamasında bir de gizli tanık dinlenildi. 22 Mart 2013 tarihinde ifadesi alınan gizli tanığa ‘Şafak’ adı verildi.
Yine raporda savcılığın talebi üzerine şüphelilerin hesap hareketlerinin tespiti için 3 Mayıs 2013 tarihinde Maliye Bakanlığı’ndan iki görevlinin belirlenmesi istendi. Ancak raporda, görevlendirilen iki uzmanın hazırladığı herhangi bir rapora rastlanmadığı belirtildi.
“Soruşturma Selâm’ın deşifre edilmesi için başladı ancak...”
Raporun bazı bölümlerinde kısa değerlendirmeler de yapılıyor. ‘Netice ve kanaat’ başlığı adı altında yapılan değerlendirmede, incelenen dosyaya ilişkin şu ifadeler yer aldı:
‘Suç dosyasının Selam (Tevhid) örgütünün deşifre edilmesi ve bağlantılarının ortaya çıkarılması amacıyla başlatıldığı, ancak Ergenekon ile ilgili teknik ve fiziki takip talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Soruşturmanın üç farklı (Selam, El Kaide, Ergenekon) örgüt soruşturması olmasının çelişkili olduğu ...”
Emniyet raporunda şüpheli Hüseyin Avni Yazıcıoğlu’nun ‘AKABE’ adlı bir siyasi grubun başkan yardımcısı olduğu ve bunun yasadışı bir kuruluş olmadığı, silahlı bir faaliyetinin görülmediği de belirtiliyor.
Yazıcıoğlu ile irtibatlı şahıslar hakkında takip kararı alındığını ifade eden emniyet, bu şahısların özel hayatın gizliliğine riayet edilmediğini de vurguladı. Görüşmelerin güncel ve siyasi konulardan ibaret olduğunun belirtildiği raporda, bir defa yapılan görüşmelerin sonucunda da kişilerin soruşturmaya dâhil edildiğine dikkat çekiliyor.
'MİT İle ilgili İran algısı oluşturulmaya çalışıldı'
Emniyet raporunda, Selâm soruşturmasındaki MİT ile ilgili bölümlere de atıflar var..
MİT hakkında, hem KCK hem de İran bağlantılı gibi bir algının oluşturulmaya çalışıldığı, MİT müsteşarının yakın çevresinin dinlemeye alındığı belirtiliyor.
Raporda, soruşturma dosyasının içine soruşturma içeriğiyle ilgisi olmayan birçok mahkeme kararının da konulmuş olduğu yazıyor. Ayrıca raporda 106 klasör belge içinde Selam ile ilgisi olmayan PKK, KCK, El Kaide ve DHKP-C’ye yönelik belgelerin de bulunduğu ifade edildi.Raporda, soruşturma savcısı ‘Adem Özcan’ın bakan çocuklarının gözaltına alındığı 17 Aralık soruşturmasından bir gün sonra 18 Aralık 2013 tarihinde emniyete yazı yazarak dinleme altındaki 136 telefonun dinlenilmesinin kesilmesini istediği ve söz konusu kişilere ait görüşmelerin bir veri taşıyıcısına aktarılarak kendisine gönderilmesini talep ettiği anlatıldı. Savcının bu talebi üzerine emniyetin söz konusu verileri dört adet taşıyıcıya aktararak savcıya teslim ettiği, emniyetteki verilerin de imha edildiği belirtildi.