Gündem

İşte Genel Yayın Yönetmeni ve Ankara Temsilcisi tutuklanan Cumhuriyet'in bugünkü manşeti

Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül dün tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderildi

27 Kasım 2015 10:50

MİT TIR'larının içinde silah ve mühimmat olduğuna dair görüntüleri yayımladıkları gerekçesiyle dün 7. Sulh Ceza Hâkimi İsmail Yavuz'un kararıyla Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklandığı Cumhuriyet gazetesi, "Basının kara günü" manşetiyle çıktı.

Haberde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Öyle bırakman onu, bedelini ödeyecek" sözlerine atıf yapılarak, "Erdoğan buyurdu, gazetecilik tutuklandı" dendi.

Haberde, "Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül, Erdoğan’ın ‘Ne istediler de vermedik?’ dediği örgüte yardım etmek suçlamasıyla tutuklandı" ifadelerine yer verildi.

Cumhuriyet'te yer alan haberin tam metni şöyle:

Adana’da 19 Ocak 2014’te durdurulan, Suriye’ye insani yardım taşıdığı iddia edilen MİT’e ait TIR’lardaki silah görüntülerinin gazetemizde yayımlanmasının ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetemiz Ankara Temsilcisi Erdem Gül, “örgüte üye olmadan bilerek ve isteyerek yardım etmek”, “siyasi ve askeri casusluk”, “gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlarından tutuklandı. Karar açıklandıktan sonra mahkeme salonunda “Özgür basın susturulamaz” sloganları yankılandı. Can Dündar tutuklanma kararının ardından mahkeme salonunda “Benim ve Erdem’in tutuklanması şeref madalyasıdır” derken, Erdem Gül de “Tutuklandım, gazeteciliğe devam edeceğim” dedi.

NE VERMEDİK DİYENLER YARGILANSIN

Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne dün saat 11.00 sıralarında avukatları ile gelen Dündar ve Gül soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili İrfan Fidan’a ifade verdi. Suçlamaları kabul etmeyen Dündar ifadesinde şunları söyledi:

“35 yıllık gazeteciyim. Şu anda hakkımda yürüttüğünüz soruşturmanın mağduruyum. Zira bir basın mensubu olarak yıllardır devlet içerisindeki bu oluşumların sakıncalarından bahsettim. Adana’da MİT TIR’larının durdurulması olarak adlandırılan olay nedeni ile gazetemde attığım manşet tamamen bir gazetecilik faaliyetidir. Bunun dışında ne casusluk, ne örgüte yardım, ne de bir başka suçla kesinlikle hiçbir ilgim olamaz. Sizin FETÖ olarak adlandırdığınız bu oluşuma ‘ne istediler de vermedik’ diyenler yargılanmalıdır. Yapmış olduğum bu haber sadece gazetecilik faaliyeti kapsamındadır. Bir gazeteci olarak bu olay benim için bir haberdir. Amacım kamuoyunu uyarmak ve bilgilendirmektir. Aynı zamanda birtakım hataların önlenmesi için devletin de çıkarınadır.”

ERDOĞAN'IN BİREYSEL ŞİKÂYETİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına Can Dündar hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Dilekçede gazetemizin 29 Mayıs 2015 tarihli sayısında Hatay ve Adana’da, MİT’e ait TIR’ların durdurulmasıyla ilgili, “gerçeğe aykırı görüntü ve bilgiye yer verildiği” iddia edilmişti. Dilekçede, “Soruşturma yürütülen örgüt mensuplarının eylemine iştirak eden şüpheli Can Dündar hakkında şikâyetçiyiz” ifadesine yer verilmişti. Erdoğan, Öğretmenler Günü resepsiyonunda “Hâlâ utanmadan bunları gazetelerine başlık yapanlar var. İşte o TIR’lar bizim Bayırbucak Türkmenleri’ne yardım götüren TIR’lardı. Bazıları diyor ki, ‘Başbakan Erdoğan, diyordu ki, onların içinde silah yok’. Yahu varsa ne olacak, yoksa ne olacak” demişti. Erdoğan, daha önce de katıldığı bir TV programında, “Bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu” demişti.

SUÇLAMALAR...

Savcılık sorgusunun ardından İstanbul nöbetçi 7. Sulh Ceza Hâkimliği’ne “örgüte üye olmadan bilerek ve isteyerek yardım etmek”, “siyasi ve askeri casusluk”, “gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlarından tutuklanma istemiyle sevk olan Dündar ve Gül hâkimlik sorgusunun ardından aynı suçlamalarla tutuklandı. Hâkimlik, kararında Dündar’ın ve Gül’ün üzerine atılı “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme” suçuna yönelik Dündar, Gül ve avukatlarının MİT TIR’larına ilişkin temin edilen ve yayımlanan belgenin konusu olan olayların daha önce kamuoyunda tartışıldığı ve bunun bir sır olmadığını belirttiklerini kaydetti. Kararda, MİT TIR’larına ilişkin ilk defa Dündar tarafından belgenin temin edildiği belirtildi.

Hâkimlik, Dündar’a atılı “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme suçu” yönünden mevcut delil durumu, 1 ve 19 Ocak 2014 tarihlerinde MİT TIR’larının durdurulması ile bu eyleme katılanlar hakkında Adana ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarınca soruşturma başlatılması, bu örgüt soruşturmalara rağmen MİT TIR’larına ilişkin devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgeleri yayımladığı ifade edildi. Hâkimlik kuvvetli suç şüphesi, atılı suçun cezasının üst sınırı, adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı iddiasıyla tutuklama kararı verdi. MİT TIR’larına ilişkin Adana ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarınca örgüt soruşturması başlatıldığını anımsatan yargıç, Gül’ün bu soruşturmalara rağmen, MİT TIR’larına ilişkin devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgeleri yayımladığını belirtti.

EVLİLİK YIL DÖNÜMÜMÜZDE BÖYLE BİR KARAR VARMIŞ

Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar tutuklama kararının ardından duygularını Cumhuriyet’le şöyle paylaştı: “Direneceğiz ve kazanacağız. Bu basına yapılmış bir darbe. Zaten sürekli darbe yapıyorlar basına. Çok güçlü durduk, herkesin güçlü durmasını istiyorum. Bizi içeri almadıkları için tutuklama gerekçesini duyamadım. Biz hazırlıklıydık böyle bir sonuca. Siyasi davalarda böyle olur genelde. Fransız Devrimi’nden, Danton davasından beri bu böyledir. Onun için karara şaşırmadık, şeref duyduk. Böyle bir şey de varmış hayatımızda evlilik yıldönümümüzde varmış. Umarız güzel şeyler olacak.”

GAZETECİLİĞİ SAVUNMAYA GELDİK

Savcılık ifadesi başlamadan önce hakkındaki soruşturmaya ilişkin açıklama yapan Dündar, “MİT TIR’larında, istihbarata ait TIR’larının silah taşıdığına dair yaptığımız haberden dolayı bizzat şikâyetçisinin Cumhurbaşkanı olduğu bir soruşturma bu. Buraya gazeteciliği savunmaya geldik. Biz buraya halkın haber alam hakkını, kamuoyunun hükümet bir yalan söylüyorsa bunu bilme hakkını savunmaya geldik. Hükümetlerin hiçbir şekilde illegal yollara sapmaması gerektiğini göstermeye, kanıtlamaya, bunun savunmasını yapmaya geldik” dedi.

ERDOĞAN’IN KİŞİSEL DAVASI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuyu kendi kişisel davası gibi ele aldığını ifade eden Dündar, şunları söyledi:

“Takipçisi olacağım, peşini bırakamam onun’ dedi ve bizzat şikâyetçi oldu. Burada neden Cumhurbaşkanı’nın tek başına şikâyetçi olduğunu bilmiyorum. Bu sır devlete ait bir sır mı, kendi şahsi sırrı mı? Bunu da herhalde soruşturma gösterecek. Casuslukla suçlanıyorum. Vatana ihanet olduğunu söyledi Cumhurbaşkanı. Bizler casus değiliz, hain değiliz, kahraman değiliz. Biz gazeteciyiz. Ve burada yapılan şey baştan sona bir gazetecilik faaliyetidir. İki kez müebbet isteniyor. Cumhurbaşkanı’nın iddialarıyla ilgili olarak olayın bu boyuta gelmesi bu kadar büyük çapta bir suçlama ile karşı karşıya olmamızı anlayabiliyorum. Çünkü bir suçüstü var. Suçüstü yakalanmış bir hükümet var. Bunun yarattığı bir panik var. Bu anlaşılabilir bir şey ama soruşturma sürecinin bu paniği daha da büyüteceğini biliyorum.”

TAŞINSA NE OLUR TAŞINMASA NE OLUR

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde MİT TIR’larıyla ilgili “Silah taşınsa ne olur, taşınmasa ne olur” dediğini anımsatan Dündar, “Ben de aynı şekilde ‘o halde yayınlansa ne olur, yayınlanmasa ne olur?’ diyorum. Büyük bir panik halinde önce öyle bir şey yok dediler. Gıda yardımı dediler. Sonra silah olduğu çıktı ortaya. Bu sefer ‘Türkmenlere gidiyor’ dediler” diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in “Vallahi de billahi de Türkmenlere gitmiyordu” dediğini de anımsatan Dündar, “Herhalde bizim soruşturmamızda gelip tanıklık yapacaktır. Hükümet adına o sözünü tekrarlayacaktır diye düşünüyorum. Sonra da yalan olduğu ortaya çıkınca Türkmenler de bize gelmedi deyince bu kez asıl suçluları değil, suçu ortaya serenleri soruşturma konusu yaptılar” dedi.

SORUŞTURMA KANITLAMA ŞANSI

“Bu kez karşılarında hemen sinmeye hazır bir gazete ve gazeteciler yok” diyen Dündar, “Bu kez kararlılıkla bu işi takip edecek ve dik duracak, sonuna kadar sözünün arkasında duracak gazeteciler var. Bunu görecekler bu yargılama eğer olacaksa veya soruşturma bunu kanıtlama şansı verecek bize ve belki de Türkiye’yi büyük bir beladan kurtaracağız” dedi.

GÜL: GAZETECİ YAZMAK ZORUNDA

Gazetemiz Ankara Temsilcisi Erdem Gül de “Gazeteci aynı zamanda şöyle bir şeydir: Eğer ülke tehdit ve tehlike altında ise bu tehlikeyi halka bildirmek zorundadır gazeteciler. Geriye doğru dönelim Suruç katliamı var, Ankara katliamı var, bu haberler bununla da biraz ilgili haberler. Dolayısıyla ülke tehlike altında ise halk tehlike altında ise gazeteci bunu yazmak zorunda” diye konuştu.

TUTANAK TUZAĞI

Hakimliğin karar arası verdiği sırada gazetecilere açıklama yapan CHP Milletvekili Enis Berberoğlu, hakimin tutuklamaya yönelik tuzak sorular sorduğunu iletti. Berberoğlu, hakimin Dündar’a “Devletin güvenliğini hiç düşünmedin mi” diye sorduğunu belirterek, Dündar’ın cevabını “Devletin güvenliği umrumda değil” şeklinde tutanağa geçirmeye çalıştığını ifade etti. Berberoğlu avukatların itirazı üzerine tutanağa bu şekilde yazılmadığını belirtti.