T24- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti grubunda yaptığı konuşmada, referandumda neden evet denmesi gerektiğini anlatırken 12 Eylül döneminde genç yaşta öldürülen dört ismi andı. Sağcı, solcu ve İslamcı olarak adlandırılan gruplara mensup bu dört isim Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu, Erdal Eren ve Hüseyin Kurumahmutoğlu’ydu. 12 Eylül 1980 darbesinin idam ettiği ilk kişi olan Kurtuluş Hareketi Dev-Lis üyesi Necdet Adalı, 1977 yılında Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesi'nde öğrenciyken Ankara İsmetpaşa'da bir kahvehanenin taranması olayına karıştığı gerekçesiyle tutuklandı. Ulucanlar Cezaevi'nde tutuklu bulunduğu sırada gerçekleştirilen bir firar eylemine "Nasıl olsa suçsuzluğunun anlaşılacak" diyerek katılmayan Adalı, kendisini yargılayan mahkeme başkanı Albay Hamdi Sevinç'in muhalefetine rağmen mahkeme heyeti tarafından suçlu bulundu. Karara şerh koyan Sevinç bu nedenle ceza aldı ve daha sonra ordudan istifa etti. Adalı 8 Ekim 1980 tarihinde Ulucanlar Cezaevi'nde asılarak idam edildi. Nevzat Çelik'in Necdet Adalı için yazdığı "Şafak Türküsü" şiiri daha sonra Ahmet Kaya tarafından bestelendi.
Pehlivanoğlu'nun mektubu
12 Eylül darbesinin idam ettiği ilk ülkücü olan Mustafa Pehlivanoğlu ise, Necdet Adalı'dan birkaç saat sonra idam edildi. Pehlivanoğlu, Ankara Balgat'ta 10 Ağustos 1978 gecesi 5 kahvehanenin taranması olayıyla ilgili olarak gözaltına alındı ve tutuklandı. 12 Eylül 1980 darbesinden önce yapılan yargılamada idam cezasına çarptırılan Pehlivanoğlu, Mamak Askeri Cezaevi'nden firar etti. Pehlivanoğlu, birlikte kaçtığı arkadaşı İsa Armağan ile birlikte 18 Ağustos 1980'de Kütahya'da saklandıkları bağ evinde yakalanarak tekrar cezaevine konuldu. 7 Ekim 1980'de idamı onaylanan Mustafa Pehlivanoğlu, 8 Ekim'de sabaha karşı Mamak Cezaevi'nde asılarak idam edildi.
İdam kararını veren Sıkıyönetim Mahkemesi Hakimi Ali Fahir Kayacan, daha sonra anlattığı anılarında, Mustafa Pehlivanoğlu'nun asılan solcu Necdet Adalı'ya denge olması için idam edildiğini açıkladı. Başbakan Erdoğan'ın kürsüden okuduğu Mustafa Pehlivanoğlu'nun idamından önce annesine ve babasına yazdığı mektup ise şöyle:
"Sevgili anneciğim ve babacığım, sizler beni bu yasa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz. Benim sizlere karşı islemiş olduğum hataları ve suçlarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar Cenab-ı Hakk'ın ve Onun Resulünün, Yüce Peygamberimizin yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu çekeceğiz. Ben de kardeşim Haydar gibi bir an önce Allah'ın huzuruna çıkacağım. Eğer benim günahım varsa Cenab-ı Allah'ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allah'tan bulsunlar. Şunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır.
Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın. Anne, sizlerle helalleşmek isterdim, fakat olmadı. Hakkım varsa, hepinize helal olsun, siz de helal edin.
Son olarak, abime, yengeme, yiğenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini dilerim. Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı Allah'ın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını dilerim.
Oğlunuz Mustafa"
Erdal Eren 17 yaşında idam edildi
Başbakan'ın konuşmasında sözünü ettiği Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi Erdal Eren ise, 12 Eylül yönetimi tarafından 18 yaşından küçük olmasına karşın idam edilmişti. Eren, Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi Sinan Suner'in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat 1980 günü düzenlenen gösteride gözaltına alınmış, gösteri sırasında çıkan çatışmada er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanmıştı. Eren, 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkum edildi. Kararın Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmasının ardından 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde asılarak idam edildi. Eren, idamından önce vurduğu söylenen jandarma erine uzaktan ateş açtığını ancak otopside yakın atışla öldüğünün kanıtlandığını, ayrıca 18 yaşın altında olmasına karşın kemik testi yapılması talebinin kabul edilmediğini belirtmişti.
12 Eylül darbesinin ardından açılan MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda yargılanan Hüseyin Karamahmutoğlu ise 14 Mayıs 1987'de sabah namazından önce bir asker tarafından başına vurulan dipçik darbesi sonucu ağır yaralanmış, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmişti.
Erdoğan, darbe döneminde özel sektörde çalıştı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül 1980 tarihinde Milli Selamet Partisi(MSP) İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı görevini yürütüyordu. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından bir süre özel sektörde müşavirlik ve üst düzey yöneticilik yapan Erdoğan, 1983 yılında Refah Partisi'nin kurulmasıyla fiili siyasete geri dönmüş, 1984 yılında Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı, 1985 yılında ise Refah Partisi İstanbul İl Başkanı ve Refah Partisi MKYK üyesi olmuştu.