05 Kasım 2016 18:03
Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında "PKK/KCK ve FETÖ/PDY terör örgütlerine müzahir oldukları" iddiasına ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu dahil Kadri Gürsel, Musa Kart, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Turhan Günay, Bülent Utku, Önder Çelik ve Eser Sevinç tutuklandı. 9 ismin "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla beraber örgüt adına faaliyette bulunmak" suçlamasıyla tutuklanmasına sebep olan gerekçeler ve savunmaları ortaya çıktı. Hakimlik Mustafa Balbay'ın attığı "Cumhuriyet'te fetöcülükten Kürtçülüğe kadar her şey serbest, CHP Milletvekili olarak yazı yazmak yasak" tweetinin 'delil' olduğu yorumunu yaptı. Gazetenin "iç kargaşa çıkartmaya yönelik haberlere imza attığı" iddia edildi. Cumhuriyet gazetesinin "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar" manşetiyle ilgili ‘FETÖ’nün kendi sızıntılarının taşeronu olarak gazeteyi kullandığı iddia edildi. Cumhuriyet gazetesinin "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar" manşetiyle ilgili ‘FETÖ’nün kendi sızıntılarının taşeronu olarak gazeteyi kullandığı iddia edildi. Kadri Gürsel'in "Erdoğan babamız olmak istiyor" başlıklı yazısında sübliminal mesaj verdiği ileri sürülen kararda, "Seçimle gelen Cumhurbaşkanı'na karşı ayaklanma ve buna benzer gayri meşru bir yöntem önerildiği" dendi. Cumhuriyet gazetesinde yer alan ‘FETÖ’ ile ilgili yazılarda, 'terör örgütü' denilmediğine dikkat çekildi
Hürriyet gazetesinden Damla Güler'in haberi şöyle:
Hakimlik tutuklama gerekçesinde, Cumhuriyet gazetesinin pek çok haber ve manşetinde 'FETÖ' ve PKK propagandası sayılabilecek ve örgüt lehine algı oluşturabilecek haberlere yer verdiğini belirtti. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında gazetenin 17 Temmuz tarihinde, "Sokaktaki tehlike" manşeti ile çıktığını belirten hakimlik, "Demokrasisine sahip çıkan darbe tehditini püskürtmek için sokaklara inip geleceğine sahip çıkan millet üzerinden toplumu kalıplaştırmaya neden olabilecek haberde Cumhurbaşkanımızın tanka asılan posterinin manşet yapılarak sokağa çıkıp demokrasisine sahip çıkılma hadisesinin tehlike olarak görüldüğü.." ifadeleri kullanıldı.
Cumhuriyet gazetesinin "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar" manşetine de değinilen kararda, "FETÖ kumpası olduğu mahkemelerce tespit edilen MİT'e ait yardım TIR'larının durdurulmasına ilişkin gizli kalması gereken bilgi ve fotoğrafların manşetten yayınlandığı, Sözcü gazetesinde yayımlanan bir yazıda daha önce Taraf gazetesine kendi sızıntılarının taşeronu olarak kullanan bu gizli yapı (FETÖ) MİT TIR'ları haberinde olduğu gibi belgeleri servis etmek için artık Cumhuriyet'i seçti" ifadeleri kullanıldı.
Eski Cumhuriyet gazetesi yazarı CHP Milletvekili Mustafa Balbay'ın attığı, "Cumhuriyet'te fetöcülükten Kürtçülüğe kadar her şey serbest, CHP Milletvekili olarak yazı yazmak yasak" tweetine de kararda yer verildi. Hakimlik bu tweet için, "Söz konusu gazetenin terör örgütleri tarafından kullanıldıklarının bir delili olduğu" yorumunu yaptı.
Kararda gazetenin manipülasyon ile gerçeği perdeleyip terör örgütlerinin amacına uygun hareket edip iç kargaşa çıkartmaya ve ülkeyi yönetilemez hale getirmeye yönelik haberlere imza attığı belirtildi.
Cizre'de gerçekleşen Hendek ve çukur kazma olaylarında gazetenin PKK terör örgütünün masum gibi gösterilmeye çalışıldığı belirtilen kararda, Kadri Gürsel'in 12 Temmuz 2016 tarihli "Erdoğan babamız olmak istiyor" başlıklı yazısına da yer verildi. Gürsel'in yazısında sübliminal mesaj verdiği anlatılan kararda, "Seçimle gelen Cumhurbaşkanı'na karşı ayaklanma ve buna benzer gayri meşru bir yöntem önerildiği" denildi. Cumhuriyet Vakfı'nın yönetim kurulu üyeliği seçimlerinde FETÖ terör örgütü ile bağlantısı olan ya da örgüt ile işbirliği içerisine girmek isteyenlerin yönetimde yer alması için seçim yapıldığı iddia edilen kararda yasalara da aykırı hareket edildiği anlatıldı.
Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan FETÖ ile ilgili yazılarda, 'terör örgütü' denilmediğine dikkat çekilen kararda, "Bu şekilde tüm şüphelilerin Cumhuriyet Gazetesi'nin süreklilik arz eden bu terör örgütlerinin reklam ve propagandasını yapma faaliyetlerinden sorumlu oldukları ve üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphe altında bulundukları kanaatine varılmıştır" denildi.
Şüpheliler hakkında adli kontrol tedbirlerinin sakıncalı olacağına değinilen kararda, "Şüphelilerin serbest kalmaları halinde kaçacağı nitekim fırsat bulduklarını yasal ve gayri yasal yollarla kaçtıkları daha önceden farklı soruşturma dosyaları içeriklerinden anlaşılmış olması... şüphelilerin haklarında silahlı terör örgütüne üye olmamakla beraber örgüt adına faaliyette bulunmak suçundan yürütülen soruşturma kapsamında ayrı ayrı tutuklanmalarına" denildi.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu hakimlikte verdiği ifadede, gazetenin her alanında saygın ve hukuka uygun hareket eden kişilerin çalıştığını söyledi. 4-5 manşeti baz alarak savcının kendilerini nasıl suçlayabildiğini soran Sabuncu, "Bu savcı FETÖ/PDY'den yargılanmaktadır. Böyle bir kişinin etrafında bulunduğu on kişi ile koskoca Cumhuriyet gazetesinin hepsine dahil olması beni kahretmektedir. Suçlamaları reddediyorum" dedi.
Gazetenin yayın danışmanı ve köşe yazarı Kadri Gürsel, yazısıyla subliminal mesaj verdiği iddiasını reddederek, "Ben sübliminal mesaj vermedim. Ne yazdımsa doğrudan yazmışımdır. Bu bir mizah yazısıdır. Buradan darbeyi meşrulaştıran nasıl bir mantık üretildiğini hayretler içerisinde görüyorum. Sayın bilirkişinin bu maksatla yazılan yazılarımı bu şekilde yorumlamasını talihsizlik olarak görüyorum" dedi.
Yönetim kurulu üyesi Hakan Kara, hakimlik sorgusunda 32 yıldır gazeteci olduğunu belirterek, "Biz FETÖ ile ilgili yazı yazdığımız zaman ortada hiçbir gazete yoktu. Biz bu haberleri yaptığımız zaman bu sebeple birçok kez hedef olduk. Bu kez de hedef olunca hiç şaşırmadık" dedi. Soruşturma savcısı Murat İnam'ın FETÖ'den yargılandığına dikkat çeken Karar, "Sayın savcı masumiyet karinesi ile şu an çalıştığına göre bizim için de masumiyet karinesi geçerli olsun. Görevimin başında olmak istiyorum" dedi.
Karikatürist Musa Kart savunmasında, 35 yıldır karikatür çizdiğini ve yaşadığı olaylardan bir karikatür çıkardığını söyleyerek, "Şu anda kendimi bir karikatürün içinde hissediyorum. Savcılık çok ağır bir ithamda bulundu. Yaptığım karikatürler PKK ve FETÖ'ye çok ağır şekilde eleştiriler yapıyorsa bu gazetenin örgütle bağlantısı olamaz. Türkiye'de bir kanaat oluşturulmaya çalışılıyor. Lütfen bu kanaati dağıtın" dedi.
Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında "PKK/KCK ve FETÖ/PDY terör örgütlerine müzahir oldukları" iddiasına ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu dahil Kadri Gürsel, Musa Kart, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Turhan Günay, Bülent Utku, Önder Çelik ve Eser Sevinç tutuklandı.
Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Günseli Özaltay ve Bülent Yener emniyet sorgusundan sonra serbest bırakılmıştı.
Haklarında yakalama kararı bulunan Can Dündar ile Akın Atalay'ın yurt dışında olması, bu nedenle şüphelerinin de kaçma ihtimali bulunmasından dolayı tutuklanmaları yönünde karar verilmesi talep edildi.
Savcılık, yurtdışında bulunan Can Dündar ve Akın Atalay hakkında da tutuklanma talebinde bulundu.
Ne olmuştu?
Adını Atatürk'ün koyduğu Türkiye'nin en eski ulusal gazetesi olan Cumhuriyet'in yöneticileri ve yazarlarına yönelik "FETÖ ve PKK adına suç işledikleri" iddiasıyla soruşturma başlatılmıştı.
Soruşturma kapsamında gazetenin genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu, gazetenin yazarlarından Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya, Kadri Gürsel ve Güray Öz ile çizer Musa Kart, Cumhuriyet Kitap eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Bülent Utku, Önder Çelik, Bülent Yener, Eser Sevinç gözaltına alınmıştı.
Gazetenin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay hakkında gözaltı kararı var. Bu kişiler yurtdışında olduğu için haklarında yakalama kararı çıkartıldı.
Hükümet adında konuyla ilgili ilk açıklamayı yapan Numan Kurtulmuş, Ağustos ayında "tüzel kişiye" açılmış bir soruşturma olduğunu görüşünü savundu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, haklarında gözaltı kararı verilenler, "FETÖ ve PKK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla suçlanıyor.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Cumhuriyet gazetesinin yönetici ve yazarlarına yönelik başlatılan soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat İnam'ın "FETÖ üyeliği" ve "suç uydurmak" suçlamasıyla yargılanıyor olması hakkında, TBMM'de konuyla ilgili soruya şu yanıtı vermişti:
"Keşke böyle bir görevlendirme yapılmamış olsaydı daha iyi olurdu. O savcının bu soruşturmaya verilmesi büyük talihsizlik. Bizim savcıları değiştirme yetkimiz yok. Tamamen başsavcının takdirindedir. FETÖ irtibatı, üyeliği ve iltisakına dâir bir kanaat oluşsaydı, zaten HSYK gereğini yapardı."
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Cuma günü aldığı kararla, halihazırda savcı Murat İnam tarafından yürütülen soruşturma dosyasındaki ifade işlemleri için İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilleri Hasan Yılmaz ve Zafer Koç ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Özgür Metin'i görevlendirdi.
Gazete yetkilileri ile yazarları hakkında "PKK/KCK ve FETÖ/PDY terör örgütlerine müzahir oldukları" iddiasına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde gözaltında tutulan 13 şüphelinin, susma haklarını kullanıp ifade vermedikleri öğrenilmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde, TCK'nın 220/6. maddesi uyarınca "FETÖ ve PKK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla aralarında Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu'nun da aralarında bulunduğu 13 şüpheli hakkında gözaltı kararı alınmıştı.
Yurt dışında oldukları belirlenen gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar ve İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay hakkında ise yakalama kararı çıkarılmış, Orhan Erinç hakkında da yaşlı olduğu gerekçesiyle evinde arama yapılmasına hükmedilmişti
© Tüm hakları saklıdır.