Doğan Hızlan*
05-06 Eylül 2015 günlerinde Sapanca'da İstanbul Şehir Kütüphanesi konusunu uzmanlar, yazarlar, kütüphaneciler tartıştı. İhtiyaç var mıdır sorusu çevresinde gelişen konuşmalar yaşadığımız kentteki kütüphane durumunu da ortaya koydu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı ile Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü'nün düzenlediği toplantının açılış konuşmalarını Hüseyin Eren, Abdurrahman Şen, Ramazan Minder yaptı.
Bu konuşmaları Hamza Kandur'un 21. Yüzyıl Şehir Kütüphaneleri konuşması izledi.Katılımcılar 4 ana konuyu, 9 masa çalışmasında incelediler. İlk belirleyici soru şuydu: "İstanbul'da kütüphaneye ihtiyaç var mıdır?" Eğer bu kütüphane gerçekleşirse, nasıl olmalı ve neler yapmalıdır?
O kentte yaşayanlara okuma alışkanlığı kazandırmalıdır. Kültürel faaliyetler gerçekleştirmeli, sanatı desteklemelidir.Ayrıca modern bir kütüphane kuruluşunda bulunması gereken birçok madde de bu toplantılarda dile getirildi. Semt olarak da herkesin 24 saat boyunca uluşabileceği semtler önerilirken, Taksim ve civarı, bir de Sultanahmet ve civarı öne çıkan muhitler oldu.
İstanbul'a böyle bir şehir kütüphanesi gereklidir.
Böyle bir kütüphane İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olduğu yıl yapılmalıydı.
Bununla ilgili defalarca yazdım, aradan beş yıl geçti... En azından şimdi kurulursa büyük bir eksiklik giderilecektir.
Yeri ve mimarisi de övülecek derecede olmalıdır. Zira böyle yapılar, şehrin sembolü olabilecek özellikte olmalılar.
* * *
Aşağıda Ramazan Minder'in konuşmasından bir bölümü yazıma aldım:
"2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, aynı zamanda ülkemiz ekonomisinin başkenti. Asya kıtasını Avrupa'ya bağlayan ana aks üzerindeki İstanbul; Dünya'nın Kuzey-Güney ve Doğu-Batı yönlerinin de tam ortasında yer almaktadır. İstanbul, bu ticari avantajını kültürün, sanatın ve bilimin de üreticisi ve taşıyıcısı olarak kullanma potansiyeline sahip. Tarihi İpek Yolu güzergâhında yer alan İstanbul, ticari emtianın bir dağıtım merkezi olduğu gibi kültür ve sanatın da buluşma ve dağılım merkezi olma özelliğine sahiptir.
Yerel Yönetimin, gerek bu marka şehri geleceğe taşımak, gerekse de Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 2023 vizyonuyla uyumlu yeni projeleri, vizyon politikalarını belirlemesi ve bu alanlarla ilgili çalışmaları bir an önce hayata geçirmesi gerekmektedir.
Bilginin, kalkınmanın temel ve vazgeçilmez asli dinamiği olduğundan hareketle, Amerika'nın veya Avrupa'daki kalkınmış ülkelerin Milli Kütüphanelerinin veya Üniversite Kütüphanelerinin akademik çalışmaları ve Ar-Ge çalışmalarını besleyerek sanayide, kültürde, sanatta, ticarette ve daha pek çok alanda ülke kalkınmasında sahip olduğu roller ortadadır.
İstanbul Şehir Kütüphanesi, konvansiyonel bir kütüphane olmayıp, yeni bir yaşam alanı, araştırma merkezi, hatta bir üniversite olarak işlev görecek, içindeki birçok bölümlerle Türkiye'nin 2023 vizyonunu besleyecek, geliştirecek ve geleceğe taşıyacaktır.
İstanbul Şehir Kütüphanesi, bilginin depolandığı ve saklandığı bir merkez olmayıp, bilginin üretildiği ve pazarlandığı bir misyon üstlenmeli.
Amerika Kongre Kütüphanesi ve İngiltere Milli Kütüphanesi 150 milyonluk derlemeleriyle Dünya'nın en büyük kütüphaneleridir. Bizim Milli Kütüphanemizde ise 2 milyon kaynak bulunmamaktadır. Türkiye, bilimde, sanayide, ticarette ve dış politikada Dünya'nın ilk 10 ülkesi arasında yer almak istiyorsa kütüphane konusunda gereken atılımları bir an önce gerçekleştirmelidir.
İstanbul Kütüphanesi, binasının mimari özellikleriyle İstanbul'un turizm potansiyeline katkı sunmalı."
* * *
Bu projenin gerçekleşmesi için, bu konuyu hep gündemde tutmalı.
Bu yazı Hürriyet'te Doğan Hızlan imzasıyla yayımlanmıştır...