Ekonomi

İşsizlik ekonomiden daha yavaş düzeliyor

İşsizlikle büyüme arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Süren kriz ortamında ekonominin ciddi biçimde küçülme yaşayacağı dikkate alındığında işsizl

17 Mart 2009 02:00

İşsizlikle büyüme arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Süren kriz ortamında ekonominin ciddi biçimde küçülme yaşayacağı dikkate alındığında işsizliğin daha da yukarılara çıkması bekleniyor.

İşsizlikteki bu tırmanışın kriz bittikten sonra yeniden eski düzeyine dönmesinin sanıldığı kadar kolay olmayacağını ve ekonomi teorisinde buna işsizlik histeresisi adı verileceğini söyleyen Ekonomist Mahfi Eğilmez, “Ekonominin yeniden toparlanmaya geçmesiyle birlikte işsizlik oranı bir miktar düşebilir ama eski düzeyine gelmesi oldukça uzun zaman alır. Türkiye için 2000’li yıllar öncesindeki yüzde 7 ile 8 aralığındaki işsizlik oranına geri gelinmesi çok uzun dönemli bir olasılık gibi görünüyor” diyor.

İşsizlikteki düzelmenin ekonomideki düzelme kadar hızlı olmayacağına dikkat çeken Eğilmez Radikal gazetesindeki yazısında (17.3.2009) kimsenin içeriğini bilmediği önlem paketleriyle zaman yitirmek yerine bir an önce işsizliği önleyecek önlemlerin yaşama geçirilmesi gerektiğini söylüyor. İşte Eğilmez'in yazısı: 

İşsizlik sorunu

TÜİK, Aralık 2008’de işsizlik oranının yüzde 13.6 olduğunu açıkladı. Bu oran kasım ayında yüzde 12.3 ve 2007 yılının aralık ayında yüzde 10.6 idi. Yani işsizlik bir önceki aya göre 1 puan, 2007 yılının aralık ayına göre de 3 puan artmış bulunuyor. Aralık 2008 itibarıyla Türkiye genelindeki işsiz sayısı 3.274 bin kişi. 2007 yılında bu sayı 2.436 bindi. Yani bir yılda işsiz sayısı 883 bin artmış bulunuyor. Asıl üzerinde durulması gereken oran ise yüzde 17.3’e çıkmış bulunan tarım dışı işsizlik oranı. Bu oran tarım kesimi dışındaki kesimlerde yani sanayi ve hizmetler kesimindeki işsizlerin oranını gösteriyor. 2007 yılının Aralık ayında tarım dışı işsizlik oranı yüzde 13’dü. Yani tarım dışı kesimlerdeki işsizlik oranı bir yılda 4 puanlık bir artış göstermiş.

Ekonominin 2001 krizinin ardından yaşadığı çıkış döneminde iki değişik etki ortaya çıkmıştı. Bunlardan ilki ekonomideki toparlanmaya paralel olarak iş olanaklarının ve dolayısıyla istihdamın artmasıydı.Bu dönemde sanayi ve hizmetler kesiminde istihdam edilenlerin sayısında artış oldu. Buna karşılık tarım kesiminden kopup da başka kesimlerde (sanayi ve hizmetler kesimleri) iş arayanların sayısı giderek arttığı için tarım kesiminde istihdam düştü. Öteki kesimlerdeki istihdam artışı hem tarımdan gelenlerin hem de yeni iş arayanların istihdam edilmesine yetmediği için işsiz sayısında da artış görülüyordu. Bugün içinden geçtiğimiz dönem farklı bir gelişmeye sahne oluyor. Artık sanayi ve hizmetler kesimi çok daha sınırlı istihdam olanakları yaratabildiği için bu kesimlerde işsizlik oranı artıyor ve bu dönemde kentte işini kaybedenler köye dönüp tarım kesiminde çalışma olanağı arıyor.

2008 yılının ortalama işsizlik oranı mayıs ayı içinde açıklanacak. Dolayısıyla önceki yılların ortalama işsizlik oranlarıyla karşılaştırma yapabilecek konumda değiliz. Yine de aşağıdaki tablo 2001 krizinden sonraki işsizlik oranlarının gelişimi konusunda bilgi verebiliyor.
Tablonun son sütununda yıllık büyüme oranları yer alıyor. İşsizlikle büyüme arasında yakın bir ilişki olduğu bilindiği için bu oranların karşılaştırılması anlamlı görünüyor.

Tabloya göre Türkiye, ekonomik büyümesinin en yüksek olduğu yıllarda bile işsizlik oranını kriz öncesi düzeye indirememiş bulunuyor. İçinden geçilmekte olan kriz ortamında ise ekonominin ciddi biçimde küçülme yaşayacağı dikkate alınırsa işsizliğin oldukça yukarılara çıkacağını tahmin etmek yanlış olmayacak. İşsizlikteki bu tırmanışın kriz bittikten sonra yeniden eski düzeyine dönmesi de sanıldığı kadar kolay değil. Ekonomi teorisinde buna işsizlik histeresisi adı veriliyor. Yani ekonominin yeniden toparlanmaya geçmesiyle birlikte işsizlik oranı bir miktar düşebilir ama eski düzeyine gelmesi oldukça uzun zaman alır. Türkiye için 2000’li yıllar öncesindeki yüzde 7 ile 8 aralığındaki işsizlik oranına geri gelinmesi çok uzun dönemli bir olasılık gibi görünüyor.

Kimsenin içeriğini bilmediği önlem paketleriyle zaman yitirmek yerine bir an önce işsizliği önleyecek önlemlerin yaşama geçirilmesi gerekiyor.