El Cezire'ye konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin İsrail'e düşman nazarıyla bakmadığını belirterek, "Şu anda Türkiye ile İsrail arasında resmen ve hukuken ilişkilerin kopması anlamında herhangi bir şey söz konusu değil" dedi.
Erdoğan, Katar'ın El Cezire televizyonunda yayınlanan "Özel Görüş" programında Yusuf Şerif'in sorularını yanıtladı.
İsrail ile gerilen ilişkileri değerlendiren Erdoğan, bunun bir dini ya da etnik yaklaşımla yapılmadığını vurgulayarak, "Sadece insani amaçlı olarak bu değerlendirmeleri yaptık" dedi.
Erdoğan, "Fosfor bombaları dediğimiz şey kitle imha silahıydı ve bunları görüp de bunlara karşı sessiz kalmak adil bir yönetim anlayışına yakışmazdı. Biz de bu bölgenin insanları olarak buna evet diyemezdik" diye konuştu.
Gürcistan savaşında Türkiye'nin tavrı
Buna benzer bir çıkışı Rusya ve Gürcistan savaşında da yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, Gürcistan'da buna benzer olayların yaşanmadığını belirterek, "Gürcistan'daki olaylarda da biz barışçıl çıkışlarımızı yaptık. Sürecin orada bir an önce bitmesi için elimizden gelen gayreti gösterdik. Rusya Federasyonu yönetimi ile hemen, anında gidip görüşmelerimiz oldu" dedi.
Batı'ya sitem
Rusya-Gürcistan savaşında Batının da büyük gayretleri olduğunu ifade eden Erdoğan, Gazze olaylarında, ancak Batının seyirci kaldığını söyleyerek, "Batı, Gazze'de niçin olaya bir hafta, on gün seyirci kaldı da, 15 gün sonra oraya girdi. Burası anlaşılır gibi değil" dedi.
Erdoğan, "Bu gelişmeler bizi üzdüğü gibi bu olaylar olalı dokuz ay oldu. Şarm El Şeyh toplantısından bu yana da yedi ay geçti. Peki Şarm El Şeyh toplantısından bu yana hala niçin bütün Gazze'de alt yapı çökmüş vaziyette? Buranın imarına yönelik orada verilen sözler var, ama hala inşaat malzemesi Gazze'ye sokulmuyor, niçin? Neden? Ben şimdi yine soruyorum. Batı niçin bu olaya hala böyle eli bağlı ve duyarsız bir şekilde davranıyor?" dedi.
'İsrail'e düşman nazarıyla bakmayız'
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin İsrail ile birçok anlaşması olduğunu vurgulayarak, "Bizim İsrail'e bu noktadaki bakışımız, bir düşman nazarıyla bakış değildir" dedi.
Türkiye'nin aracılığıyla İsrail ile Suriye arasında başlatılan görüşmelere değinen Başbakan, "Eğer bu bölgede dostsak, dostluğumuzun gereğini dostça yerine getirelim. Kalkıyorsun bir hafta önce İsrail ve Suriye arasındaki sıkıntılar nedeniyle Türkiye'yi arabulucu kabul ediyorsun, ama bir hafta sonra Türkiye bir anda farklı bir konuma düşürülüyor. Neymiş, Türkiye'ye güvenilmezmiş. O ana kadar güveniyordun. Peki o zaman olay nereden kaynaklanıyor? Demek ki İsrail'in yönetimindeki anlayışta bir değişim var. Sıkıntı burada. Temenni ederim ki bu yanlışları düzeltiriz ve böylece Ortadoğu'da beklenen, arzulanan ve geciken barışı bir an önce getiririz" diye konuştu.
'İlişkilerin kopması söz konusu değil'
El Cezire muhabirinin, "bir ay içerisinde Türkiye ile İsrail arasındaki tansiyonun yükselmesinden dolayı" ABD'nin arabuluculuk yapıp yapmadığı sorusuna Erdoğan, "Şu anda Türkiye ile İsrail arasında resmen ve hukuken ilişkilerin kopması anlamında herhangi bir şey söz konusu değil. Bizim şu anda İsrail ile yürüyen işlerimiz var ve bu işlerin kesilmesi, vesaire gibi bir şey söz konusu değil. Burada Anadolu Tatbikatı diye ifade ettiğimiz Konya'daki bir tatbikat söz konusuydu. Tabii bu tatbikatın şekli ortada. Bir tarafta Gazze'de yaşanan olaylar var. Bu yaşanan olaylara karşı kamunun ortaya koyduğu bir infial var. Ben Türkiye'de kamu vicdanının bir yerde temsilcisiyim. Kamu vicdanına kulak vermek durumundayım" yanıtını verdi.
İsrail'den Heron alımı
Erdoğan, İsrail'in tatbikata alınmamasının İsrail'den alınacak uçaklarla bir ilgisi olup olmadığının sorulması üzerine, "Hayır, bu durumun insansız hava araçları ile hiçbir ilgisi yok" dedi.
Erdoğan, konunun bununla hiçbir alakasının olmadığını ve Milli Savunma Bakanlığının bu süreci takip etmekte olduğunu dile getirdi.
Yahudi cemaati
Türkiye ile İsrail arasında yaşananlara rağmen New York'ta Yahudi cemaatleriyle görüştüğünün hatırlatılarak, "Gazze'den dolayı tavrınız Amerika'daki Yahudi cemaatlerinin tepkisini çekmedi mi?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Orada 50'yi aşkın temsilci vardı. Onlarla yaptığımız görüşmede, ben kendilerine her şeyi çok açık ve net söyledim. Eğer bizi dost olarak kabul ediyorsanız, o zaman ben size bir şey söyleyeceğim. Dost acı söyler, ama gerçeği söyler. Ben size gerçeği söylemek zorundayım. Siz çocuk, kadın, 1500 kişinin kitle imha silahlarıyla öldürülmesini bana neyle izah edeceksiniz? Beni neyle ikna edeceksiniz. 5 bini aşkın yaralının olduğu bir Gazze saldırısını bana neyle izah edeceksiniz. Alt yapısı çöken bir Gazze'yi bana neyle anlatacaksınız. İsrail'in BM'nin okul ve hastanelerini vuruşunu bana neyle anlatacaksınız? Bunların izahı yok. Yani sınırsız bir silah imkanına sahipsiniz ve orantısız bir güç kullanımı yapıyorsunuz. Bunun gerekçesi bugüne kadar bize ikna edici şekilde yapılamamıştır, yapılamaz da. Dünya buna inanmıyor ve söyleyecekleri bir şey yok zaten burada."
Başbakan Erdoğan, ABD'deki Yahudi lobisinin Gazze olaylarından sonra Türkiye'nin tepkisine karşı tepkisinin ne olduğunun sorulması üzerine, lobinin Gazze'de yaşananları çok fazla savunamadığını ve kendisine çok fazla yüklenemediklerini belirtti.
İran'a haksızlık
"İran'da ve bölgemizde kitle imha silahı olmasından yana değiliz" diyen Erdoğan, bir başkasında varken İran'a yüklenilmesini "haksızlık ve adaletsizlik" olarak niteledi.
İran'a karşı bir yaptırım ya da ambargo olması durumunda Türkiye'nin tavrının ne olacağının sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, böyle bir ambargonun şu anda gözükmediğini belirterek, "Bu ambargo kararını alanlarda nükleer silah var mı, yok mu?.. Şimdi sende nükleer silah olacak, sen de bir başkasında nükleer silah varsa ben ambargo uyguluyorum diyeceksin. Bu olmaz. Adil bir yaklaşım tarzı değil" dedi.
İran'ın ciddi devlet geleneği olan bir ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bu ülkeyi siz yok farz edemezsiniz ve bu ülke üzerinde bu kadar olumsuz yaklaşımları devamlı teşvik etmek bölgenin barışına da zarar verir" dedi.
'Osmanlı'yı yeniden canlandırmak mı istiyorsunuz?'
El Cezire muhabirinin Suriye ve Irak ile anlaşmalar imzalandığını ve Suriye ile karşılıklı vize uygulamasının kaldırıldığını hatırlatarak "İnsanlarımızın kafası biraz karışık. Osmanlı Devleti'ni yeniden canlandırmak mı istiyorsunuz? Çünkü epeydir böyle projeler görmedik. Türkiye bölgede ne yapmaya çalışıyor?" sorusunu Erdoğan şöyle yanıtladı:
"Ben bunları çok anlamlı ve güzel gelişmeler olarak görüyorum. Hele ekonomik alanda atılan bu adımlar, içinde bazı stratejik başlıkları da içeriyorsa, bu o ülkeler arasında çok önemli bir gelişmenin alameti farikasıdır. Bakın şimdi bir taraftan Suriye ile yüksek düzeyli stratejik ilişkiler konseyini kurduk, anlaşma yaptık. Bir taraftan Irak'la yaptık. Irak ile yaptığımız anlaşma gibi, Cumhuriyet tarihimizde bir günde 48 mutabakat muhtırasının olduğu başka bir anlaşma yok. Bunun içinde eğitim, sağlık, ticaret, güvenlik, savunma sanayi, tarım, enerji ve ulaşım var. Burada 3 ülkenin de faydası var, zararı yok. Üç ülke de kazanıyor. Burada adeta 3 ülkenin faydasına olan bir fayda üçgeni oluşturduk. Şimdi bu devreye gerecek. Bütün iş adamlarımız karşılıklı olarak yatırımlara girebileceği gibi, ikili yatırımlar, üçüncü ülkelerde yatırımlar, dayanışmayı getirecek. Çünkü 21. asır, aslında bir paylaşım asrıdır. Kaldı ki, bizim ülkelerimiz ve özellikle Irak'ın bu dayanışma noktasına çok büyük ihtiyacı var. Bir medeniyet ülkesi olan Irak'ta, bir medeniyet adeta çökertildi."
Erdoğan, yapılan üçlü anlaşmaların sadece bu ülkeler arasında kalıp kalmayacağının sorulması üzerine, şu anda önlerinde Rusya Federasyonu olduğunu ve tekliflerini Başbakan Vladimir Putin'e sunduklarını ifade ederek, "İnşallah en kısa zamanda büyük ihtimalle Moskova'da yüksek düzeyli stratejik ilişkiler konseyi kurup, anlaşmamızı inşallah tahakkuk ettireceğiz." dedi.
"Biz Kafkasları da zaten bu çalışmanın içinde görüyoruz. Bunu mesela ben Yunanistan'a da teklif ettim. Önce bütün komşularla, ondan sonra da halkayı açma yoluna gideceğiz." diyen Erdoğan, çalışmaların sadece bölgesel olmadığını kaydetti.
Romanya ve Bulgaristan'a da benzer teklifler sunacaklarını ifade eden Erdoğan, ardından Balkan ülkelerinde çalışmalarını devam ettireceklerini söyledi.
Kürt açılımı
Erdoğan, Kürt açılımını "milli birlik projesinin gereği" olarak niteleyerek, terör örgütü üyelerinin dönüşünün de "beklentilerinin verdiği bir meyve" olduğunu söyledi.
Sürecin Türkiye'yi bir referandum ya da erken seçime götürüp götürmeyeceği sorusu üzerine Erdoğan, erken seçimin politikalarında yer almadığını belirterek, "Her şeyden önce demokratik açılım milli birlik projemizin bir gereğidir" dedi.
Ermenistan açılımı ve Azerbaycan
Erdoğan, Ermenistan açılımı ile ilgili olarak, "Gizli kapaklı yürütülen bir şey yok. Ne varsa bunları orada Dışişleri Bakanımız açıklayacak, anlatacak. Tabii burada da yine hedef saptırmalar var" dedi.
Ermenistan ile bu adımı atarken Minsk üçlüsünden de destek istediklerini söyleyen Erdoğan, "Bunu ben Sayın (ABD Başkanı Barack) Obama ile de görüştüm, Sayın (Rusya Devlet Başkanı Dimitriy) Medvedev ile de görüştüm. Aynı şekilde Dışişleri Bakanım, Fransa Dışişleri Bakanı ile bu konuları görüştü. Bu sürece sıcak girmelerini, bu ivmeyi hızlandırmalarını kendilerinden rica ettik. Çünkü Minsk üçlüsü eğer Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki bu sıkıntıyı belli bir olumlu noktaya taşıyamazsa, bizim tabii ki işimizi zorlaştırır" ifadesini kullandı.
İmzalar atılmadan önceki süreçte Azerbaycan ile görüştüklerini ve bilgilendirmeyi ilk elden yaptıklarını belirten Başbakan Erdoğan, "Bu kadar hassasiyetle bu işi sürdürürken, bazı gelişmeler oluyor ki, bunlar bizi de doğrusu üzüyor. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Azerbaycan Parlamentosunda bir konuşma yapmış ve bu konuşmada bir şey söylemişse, mesele orada bitmiştir ve o konuşmanın arkasında durur. Bizim aramızda bu güvenin tesis edildiğini zannediyorum. Eğer aramızda bu güven yoksa, tesis edilmediyse, benim kendimden şüphem yok. Başkalarının şüphesi varsa onu da bilemem" dedi.
Obama'ya Nobel
Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama'ya Nobel Barış Ödülü verilmesi için de, "Bakıyorsunuz Nobel Barış Ödülü'nü de bu arada kendisine verdiler. Tabii bu kadar erken, Nobel Barış Ödülü'nün bir lidere verilmesi de anlamlıdır. Basın mensupları olarak Nobel Barış Ödüllerinin nasıl verildiğini sizler de bilirsiniz. Bu konu, seyahatimizde, benim gündemimde ki önemli maddelerden bir tanesi. Çünkü Ortadoğu'da önemli bir konumu olan Türkiye'nin de Amerika'nın da burada aktif bir rol alacağını düşünerek, bu konuyu kendileri ile tekrar görüşeceğim. Biz umudumuzu yitirmedik. Dolayısıyla, Amerikanın burada aktif bir rol oynaması ve aldığı avansın gereğini de, inanıyorum ki yerine getirecektir" dedi.