Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, isim vermeden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın İsrail politikalarını eleştirdi. "İsrail’le el sıkışan, gerekirse 'One minute' diye şahlanan dengesizlik" ifadesini kulanan Söğüt, bu dengesizliğin "Aksine savaşı ve o savaşın kan emicilerini beslemeye yaradığını" söyledi.
Söğüt'ün "Din savaşları her zaman kocaman bir yalandır" başlığıyla (8 Aralık 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Her savaşta, bir iyiler vardır bir de kötüler.
Filistin’de olup bitenlere kimlikleri umursamadan üzülenler ve o hiç bitmeyen savaşın mahvettiği hayatlar için dertlenenler ister Müslüman olsunlar ister Yahudi...
İyidirler.
Ve o gerilimden beslenenler;
İktidarlarını o gerilim dili üzerine inşa edenler...
Kimlikler üzerinden kurdukları dünyalarda düşmanlığı bileyenler...
Hangi dinden olurlarsa olsunlar dibine kadar kötüdürler.
Paylaşılamayan topraklar ve kutsallıklar...
İnsana insanın ne olduğunu çok net anlatırlar.
Tüm dünya görüyor...
O topraklarda tüm çocuklar gözlerini savaşa açıyor.
O topraklarda tüm çocuklar doğar doğmaz bir diğerinin düşman olduğunu öğreniyor.
Yaşadığı coğrafyada “öteki”ne huzur göstermemiş...
Ve “öteki”nden huzur görmemiş iki halk...
Nesillerdir aslında aynı acıdan farklı paylar alıyor.
Eziyet edilenin acısını tarif etmek kolay...
Ama eziyet eden de korkunç bir düşmanlık mirasıyla damgalı doğuyor.
Birbirini sevmemeyi doğar doğmaz öğrenen çocuklar....
O topraklarda bitmeyen bir laneti nesillerden nesillere genetik bir miras gibi taşıyor.
Tanrı kavramının ne anlam taşıdığını çoktan unutan...
Ve kara bir inanç mirasına doğan halklar, tüm siyasilerin kendi çıkarları için ortaklaşa onayladığı bir şiddetin kozasında yaşıyorlar.
Savaşın haklılığına çoktan ikna olmuş kalabalıklar...
Dünyanın bu alçak ahlakı temelden değişmedikçe o toprakları asla paylaşamayacaklar.
Bir arada huzur içinde yaşamanın hayalini zinhar kuramayacaklar.
Kudüs hiçbir zaman hiçbir yerin başkenti olamayacak; içi devamlı düşmanlıkla dolan lanetli bir mezar olarak kalacak.
Dini kimlikler üzerinden hak talep ederek kendinden olmayana kan kusturan iktidarlara imkân veren;
Bu zalim gerçeklikten sonuna kadar yararlanan;
Filistin’de bunca zamandır olanlardan hem Doğu’da hem de Batı’da nemalananlar...
Aslen savaşın ne olduğunu, neye yaradığını tüm dünyaya anlatmaktalar.
Ama kimse anlamanın peşinde değil.
Orada yaşayanların kim olduğu aslında kimsenin umurunda değil.
Burada siyasi fişekler atıldıkça gaza gelip sokaklara dökülenler...
Küçük hesaplarla tehlikeli ve büyük çıkışlar yapmayı marifet sayanlar...
O toprakların kanını emerek semiriyorlar.
Bu ağır hayatları o çocukların, o halkların sırtına yükleyenler;
Ve bu kutsal toprak savaşlarını onaylayarak düşmanlıkları besleyenler;
Savaşlardan nemalanan çokuluslu iradeler;
Müslümanların ve Yahudilerin paylaşamadıkları manevi bir değer üzerinden büyük maddi değerler yaratıyorlar.
Güçler savaşının görkemine kapılıp gerektiğinde ateş püsküren;
Ama gerekirse de her şeyi sineye çekmeyi beceren bir iktidarın hükmettiği bu ülkede de...
Kimse gerçek bir haklılığın peşinde koşmuyor.
Gerekirse İsrail’le el sıkışan, gerekirse “One minute” diye şahlanan dengesizlik...
Oradaki savaşı durdurmaya, Filistin halkını korumaya, bölgede etkili bir politika oluşturmaya değil...
Aksine savaşı ve o savaşın kan emicilerini beslemeye yarıyor.
Din savaşları her zaman kocaman bir yalandır.
Savaşı çıkaran ve savaştan nemalanan...
Tarif ettiği Allah’a gerçekte hiç inanmayandır.