-İSRAİL'İN SAVUNMASI BM'DE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (A.A) - 23.01.2011 - BM Sözcüsü Martin Nesirky, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun tarafından İsrail donanmasının geçen yıl 31 Mayıs'ta Akdeniz'in uluslararası sularında seyreden Mavi Marmara gemisine düzenlediği ve 9 Türk'ün öldüğü askeri operasyonu soruşturmak üzere oluşturduğu BM Soruşturma Komisyonu'nun, İsrail tarafının raporunu bugün aldığını söyledi. Sözcü Nesirky AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Genel Sekreter Ban'ın oluşturduğu BM Soruşturma Komisyonu'nun bugün Turkel Komisyonu'nun raporunun bir kopyasını aldığını teyit edebilirim'' dedi. Nesirky, ''Bildiğiniz gibi BM Soruşturma Komisyonu'nun bu önemli görevi yerine getirmesi için, her iki tarafın da (İsrail ve Türkiye) sundukları malzemeleri incelemesi ve değerlendirmesi elzemdir'' dedi. İsrail tarafının raporunda, Mavi Marmara olayında İsrail askerlerin tavrının uluslararası hukuk kurallarına uygun olduğunun savunulduğu bildirilmişti. Genel Sekreter Ban, başkanlığını Yeni Zelanda'nın eski başbakanı Geoffrey Palmer'ın, başkan yardımcılığını Kolombiya'nın eski Devlet Başkanı Alvaro Uribe'nin yaptığı, İsrail'den Joseph Ciechanove ve Türkiye'den emekli büyükelçi Özdem Sanberk'in yer aldığı Soruşturma Komisyonu'nu 2 Ağustos 2010 tarihinde kurmuştu. Türkiye, komisyona kendi raporunu 1 Eylül 2010'da sunmuştu. Geçen yıl Kasım ayında BM Soruşturma Komisyonu'na rapor sunması gereken İsrail ise kendi ulusal soruşturmasının tamamlanmadığı gerekçesiyle bugüne dek hiçbir rapor sunmamıştı. BM Sözcülüğü geçen hafta yaptığı açıklamada, Genel Sekreter Ban'ın İsrail tarafının halen raporunu sunmaması üzerine durumdan hayal kırıklığı duyduğunu bildirmişti. -"RAPORUN 100 SAYFALIK BÖLÜMÜ GİZLİ" İsrail donanmasının 31 Mayıs'ta Mavi Marmara gemisine düzenlediği baskınla ilgili İsrail hükümetince oluşturulan komisyonun başkanı eski yargıç Yaakov Turkel, Kudüs'te raporla ilgili düzenlediği basın toplantısında, 350 sayfalık raporun yaklaşık 100 sayfalık bölümünün İsrail'in güvenlik gerekçeleri nedeniyle kamuoyuna açıklanmadığını belirtti. Komisyon başkanı, soruşturmaları sırasında 26 tanık dinlediklerini ve bunların 11'inin ifadelerinin gizli olduğunu ifade etti. İnsan Hak ve Hürriyetleri Yardım Vakfının (İHH) Başkanı Bülent Yıldırım ile gemi kaptanı ve gemideki görgü tanıklarının da ifadelerine başvurmak istediklerini belirten Turkel, bu konuda İsrail'deki Türk Büyükelçiliğinden de yardım talep ettiklerini, ancak bu taleplerine herhangi bir karşılık alamadıklarını söyledi. Turkel, İsrail'in Gazze Şeridi'ne 3 Ocak 2009 tarihinde uyguladığı deniz ablukasının insani yardımları önleme amaçlı değil, hiçbir deniz aracının girmemesini sağlamaya yönelik olduğunu kaydetti. Komisyon Başkanı, Gazze'de İsrail hükümetinin uyguladığı deniz ablukasının meşru olduğunu savunurken, ablukaya karşı da olsa kimsenin ablukayı yok sayamayacağını söyledi. Uluslararası hukuka göre ablukayı kırmak üzere olan bir deniz aracının uluslararası sularda da olsa durdurulabileceği görüşünü dile getiren Turkel, İsrail donanmasının Mavi Marmara gemisine saldırmadığını, gemiyi ele geçirmek amacıyla hareket ettiğini ileri sürerken, donanmanın uluslararası hukuka göre bu hakka sahip olmasına rağmen geminin motoruna ateş açmaktan kaçındığını söyledi. Komisyon, İsrail Savunma Kuvvetlerinin aktivistlerle karşılaşma konusunda yeterince hazırlıklı olmadığı, bu durumun da operasyonu etkilediği eleştirisinde bulundu. Komisyon ayrıca askerlerin operasyon sırasında makul ve itidal içinde davrandıklarını, gemidekilere karşı güç kullanmaktan kaçındıklarını ve ateş talimatlarının meşru müdafaa amaçlı olduğunu da öne sürdü. Komisyonun, askerlerin güç kullandığı 133 olayı inceleyip, bunların 127'sinde uluslararası hukuka uygun davranıldığını belirlediğini söyleyen Turkel, İsrail ordusunun da gemidekilerin güç kullanacağı konusunda önceden bir bilgisinin bulunmadığını ve buna alternatif bir planının olmadığını kaydetti. Gemide hayatını kaybedenlere otopsi yapılmasının da istendiğini, ancak Türkiye'nin karşı çıkması nedeniyle bunun yapılamadığını söyleyen Turkel, ölenlerden 4'ünün İHH mensubu, diğer 4'ünün Türkiye'deki diğer İslami örgütlere mensup olduklarını ileri sürdü; gemide hayatını kaybedenlerden 19 yaşındaki gencin ise hiçbir örgüte dahil olmadığını ifade etti. Turkel, yaralıların da İHH üyeleri olduklarını söyledi. Komisyon Başkanı, baskından sonra gemidekilerin malzeme ve araçlarıyla ilgili hırsızlık olayları nedeniyle 16 İsrail askeri hakkında dava açıldığını, bunlardan 3'ü hakkında iddianame hazırlandığını da bildirdi. Bir saate yakın süren basın açıklamasında Yaakov Turkel, komisyonun kuruluşunu ve çalışma şeklini de anlattı. Komisyonun bağımsız olduğunu, üyelerinin deneyimli hukukçulardan oluştuğunu belirten Turkel, çalışmaları sırasında hem somut olayları, hem de hukuku tarafı değerlendirdiklerini kaydederek, "Bir hata yapmamak için olağanüstü çaba gösterdik" diye konuştu. -BARAK VE HAMAS'IN TEPKİLERİ- Bu arada, raporun açıklanmasından sonra bir açıklama yapan İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, raporun "İsrail'in kendini soruşturabilen, uluslararası sistemin kural ve normlarına saygı duyan ve hukuka uyan" bir ülke olduğunu ispatladığını savundu. Barak, Gazze filosunun "insani yardımla ilgisi bulunmayan bir provokasyon" olduğu iddialarını yineledi. Mavi Marmara aktivistleri arasında yer alan İsrail parlamentosunun (Knesset) Balad partili üyelerinden, İsrailli Arap milletvekili Hanen Zuabi ise yaptığı açıklamada, raporu eleştirerek, Komisyonun bulgularını "saldırıp öldürme emrini veren siyasi ve askeri yetkililerin ifadelerine dayandırdığını" vurguladı ve Turkel Komisyonunun gemide öldürülen 9 siyasi aktivisti tümüyle göz ardı ettiğinin altını çizdi. Zuabi, raporun uluslararası hukuka sürekli saldırıda bulunan İsrail'in bu imajını silemeyeceğini de kaydetti. Hamas ise raporla ilgili yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun gemi baskınının meşru gösterilmesini kınadı. Hamas sözcülerinden Fevzi Barhum, açıklamasında raporun bulgularının, "işgal rejiminin suçlarını meşrulaştırmaya yönelik nafile bir teşebbüs" olduğunu kaydetti, Hamas hareketinin siyonist varlığın hiçbir soruşturma komisyonunu kabul etmediğini belirtti. Barhum, "siyonist düşmana karşı Türk hükümetinin tutumunu desteklediklerini" belirtip, uluslararası camiaya da İsrail'in işlediği suçların uluslararası mahkemelere götürülmesi çağrısında bulundu. Hamas Hareketi de ayrıca bir açıklama yapıp, raporun bulgularını hem siyasi, hem de etik açıdan "skandal" olarak nitelendirdi.