Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, AKP ve Fethullah Gülen cemaati arasındaki gerilime ilişkin AKP'nin tavrını ağır bir dille eleştirerek, İslamcı 28 Şubatçılar tabirini kullandı. 28 Şubat dönemindeki "laikçi" olarak nitelediği kesimin bugünkü İslamcı 28 Şubatçılardan daha az saldırgan ve daha insaflı olduğunu dile getirdi.
Dumanlı, eski 28 Şubatçılar olarak nitelendirdiği "laikçi" kesimin MGK kararlarıyla Gülen cemaatini yok etmek için uğraştığını, "bugünkü 28 Şubatçıların" da aynı projeyi yürürlüğe koymak için girişimlerde bulunduğunu söyledi. "Eskileri o devranın bin yıl süreceğini sanmıştı" diyen Dumanlı, "şimdiler bu devrin kıyamete kadar devam edeceğini vehmediyor" ifadelerini kullandı.
Ekrem Dumanlı'nın Zaman gazetesinde "Batsın böyle siyaset" başlığıyla yayımlanan (10 Mart 2014) yazısının ilgili kısımları şöyle:
Yeni 28 Şubat daha zalim
Bugün yaşanan zulmün 28 Şubat’tan geri kalan yanı bulunmamakta; hatta çoğu var, azı yok. 28 Şubat, savcıların eliyle ve medyanın desteği ile yapılmıştı. O gün iddia edilenlerle bugün söylenenleri yan yana getirin, yeni 28 Şubatçıların daha zalim olduğunu göreceksiniz. Buyurun size birkaç örnek:
28 Şubat’ta Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında Savcı Nuh Mete Yüksel ne söylemişse bugün Başbakan Erdoğan da aynısını meydanlarda tekrar ediyor. Nuh Mete Yüksel, hayalî bir örgüt şeması çizmiş, o şemanın tepesine Hocaefendi’nin adını yazmış, altta da Hizmet Hareketi’ne destek veren ne kadar kurum varsa onları sıralamıştı. Hocaefendi’ye “dünya imamı” yakıştırması yapan zihniyet her sektör için bir de ‘imam’ uydurmuştu.
Şimdi Başbakan, aynen bu iddiaya sığınmış. Güya Hocaefendi “kâinat imamı” imiş. Yani tek kelimelik fark! Biri dünya imamı demişti, öbürü kâinat imamı diyor! Merak ediyorum, hukuken çürütülmüş bu düşünceleri Başbakan’a kim veriyor? Yahu bu iddialar 8 senelik mahkeme sürecine tabi tutuldu ve Hocaefendi, bu saçma iddialardan oybirliği ile (oyçokluğu değil) beraat etti, o beraat üst yargı tarafından (yine oybirliği ile) onandı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı itiraz edince Genel Kurul’dan da beraat kararı perçinlendi.
O kadim dosyalara dönüldüğüne göre; ya 2004’te Başbakan Erdoğan’ın imza attığı MGK kararına sadık bir şekilde hükümet ‘cemaati bitirme’ emrini yerine getiriyor ya da suç bulamadığı için eski çöplüklerden yeni malzeme bulmaya gayret ediyor.
Eski 28 Şubatçılar ‘cemaat’i MGK kararlarıyla yok etmeye yeltendi; yeni 28 Şubatçılar da aynısını yaptı ve utanacaklarına övünüyorlar. Eskiler dershane kapatmayı akledemedi; ama eğitim kurumlarına müfettişler vasıtasıyla baskı kurdu. Yeni 28 Şubatçılar dershane kapattı; bu ayıp onlara yeter aslında. Ne var ki o yüz kızartıcı fiillerini meydanlarda höyküre höyküre anlatıyorlar. Eski 28 Şubatçılar yeşil sermaye diye bir şey uydurdu, muhafazakâr şirketleri yaftaladı ve onlarla alışveriş yapılmamasını tavsiye etti. Yeni 28 Şubatçılar banka batırma gibi korkunç bir eyleme teşebbüs etti, çocuklarınızı filan okula göndermeyin, falan gazeteleri almayın gibi çapsız söylemlerin arkasına sığındı...
Daha saymama gerek var mı? ‘İslamcı’ 28 Şubatçılar ‘laikçi’ 28 Şubatçılardan daha saldırgan, daha acımasız çıktı. Eskileri o devranın bin yıl süreceğini sanmıştı; şimdiler bu devrin kıyamete kadar devam edeceğini vehmediyor. Demek ki hiç ders çıkarmamışlar. Oysa zulüm asla kalıcı olamaz. Hele bu topraklarda, hele bu topraklarda...