Gündem

İşkenceden ceza alan polis Selim Ay: Komiserdim, söz hakkımız yoktu!

Terörle Mücadeleden Sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığı’na atanan Sedat Selim Ay tecavüz iddialarını reddederken, o dönemde komiser olduğunun altını çizdi

24 Temmuz 2012 11:27

İşkence ve tecavüz suçlamalarıyla hem Türkiye’deki mahkemelerde ceza alan hem de AİHM’de Türkiye’nin mahkûm edilmesine yol açan ve Diyarbakır Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nden Terörle Mücadeleden Sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığı’na atanan Sedat Selim Ay, "Suçlamaların olduğu dönemde ben komiserdim. Çok da söz sahibi değildik. Söz hakkımız yoktu" dedi.

Terörle Mücadeleden Sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığı’na atanan Sedat Selim Ay, hakkındaki suçlamalarla ilgili olarak Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu’nun sorularını yanıtladı. Soru ve yanıtlar şöyle:

Hakkınızda iki gündür gazetemizde gözaltına alınanlara işkence yaptığınıza ve tecavüz ettiğinize dair iddialarla ilgili haberler var. Konuyla ilgili ceza aldığınız mahkeme kararlarına da yer verdik. Ne söyleyeceksiniz bu iddialarla ilgili? Tecavüz, işkence doğru mu? Ceza aldınız mı bu suçlamalardan?

Gazetede yer alan iddiayla ilgili 1996 yılında yaptığımız operasyondan ceza aldığımız doğru. 11 ay 20 günlük bir ceza aldım. Bu olaydan iki ay sonra MLKP operasyonu yapmıştık. Bundan da ceza aldık. Haksız yere cezalar verildi bize. 2002 yılında davaya bakan hâkim, CHP’den aday olmak için istifa etmişti. Bir gün bu hâkimin katibi bizi çağırdı ve şöyle dedi. “Bu adam size ceza verecek.” Neden diye sorduğumuzda, “Bu hâkim Yargıtay üyesi olacak ve size ceza verecek” dedi. Eski hâkim Mehmet Uysal’a ulaştık ama kararda değişen bir şey olmadı. Şunu söyleyeyim. Suçlamaların olduğu dönemde ben komiserdim. Çok da söz sahibi değildik. Söz hakkımız yoktu.


İşkence oldu mu? İşkence yaptınız mı? Ya da söz sahibi olmadan işkence içinde bulundunuz mu?

Konuyla ilgili doktor raporları var. İşkence olmadığına dair. Örgüt operasyonu yapıyoruz, sokakta kıstırmışız, boğuşarak yakaladığımız şahıslar var. Bu esnadaki arbededen dolayı bir günlük, beş günlük rapor alanlar oluyordu. Bahsi geçen olayda 15 kişi yakalamışsak beşinde rapor vardı diğerlerinde yoktu.


Ortada bir de tecavüz iddiası var. Bu konuyla ilgili neler söyleyeceksiniz? İsmi geçen isimlere tecavüz ettiniz mi?

Bu operasyondan önce MİT bize bilgi vermişti. MLKP Merkez Komitesi’nin toplantı yapacağı bilgisini bizimle paylaştı. Operasyon yaptık ve merkez komiteyi ele geçirdik. Hepsini aynı evde toplantı yaparken yakaladık. Asiye Güzel de aynı toplantının sekreteryalığını yapıyordu. Sünni bir aileye mensuptu. Bursalıydı. Kocası da örgütün Bursa sorumlusuydu.

Bu kız ifadesinde her şeyi anlattı. Örgütte kimin hangi görevlerde bulunduğunu itiraf etti. Şu şahıs silahlardan, şu şahıs medyadan sorumlu diye ifadesini verdi. Bu kız konuşunca merkez komite, medya bitti.

Asiye Güzel daha sonra Kırklareli’nde itirafçılar koğuşuna kondu. Orada yaklaşık dokuz ay kaldı. Zaman zaman biz itirafçılarla da görüşüyorduk. Asiye Güzel itirafçı olunca kendisini örgüt tehdit etti. “Sen verdiğin ifadeyle örgütü çökerttin, Gebze‘ye örgütün bulunduğu koşuğa naklini isteyeceksin, ifadeni değiştireceksin, yoksa kocan öldürülür” şeklinde tehdit edilmiş.

Bu olayların ardından Asiye Güzel açlık grevi yaptı, dilekçe verdi ve Gebze’ye örgütün yanına nakil yaptırdı. Bir buçuk yıl içerisinde kıza örgüt üyeleri baskı yaptı ve delirttiler. Kendisine ranza cezaları verdiler. Bu olayların ardından Çapa Tıp Fakültesi’ne gitti. Şahika Yüksel adındaki profesör, Asiye Güzel’de travmatik bozukluklar olduğunu, bozuklukların da tecavüz sonrası oluşan bozukluklara benzediği yönünde rapor verdi. İddialar da öyle başladı.

Asiye Güzel’de darp izi olmadığı için tecavüz iddiasında bulundular. Çünkü bunun ifadesiyle dokuz kişi hapse girmişti.

Çapa Tıp Fakültesi’nin bu raporunun ardından Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu iki tane müfettiş atadı. Onlar bu konuyla ilgili raporlar hazırladılar. Raporlarda tecavüz olayının iftira olduğu söylendi. Bu inceleme devam ederken, adli olarak da soruşturma başlatıldı. Adli Tıp da konuyu inceledi. Şahika Yüksel’in raporundaki yorumu söylemenin, öyle bir şey demenin mümkün olmayacağını raporlarla belirtti.

Ortada şöyle bir sorun var. Asiye Güzel itirafçı olup örgütü çökerttikten sonra, tehditlerle ifadesini değiştirdi. Dokuz ay sonra ilk mahkemede kendisine işkence yapıldığını söylüyor. “İfadem işkence altında alındı” diyor. Bunu iddia etmesine rağmen, hakkındaki raporlar temiz. Kırklareli koğuşunda kaldığı dönemde hastane isteği yok. İşkence yapıldığına dair dilekçe, itiraz yok. Mahkeme bunları göz önüne alıp, örgütün tehdit ettiğini de düşünerek reddetti. Zaten 14 kişi hakkımızda “bize işkence yaptılar” diye dava açmıştı. Asiye Güzel’inkini de kabul edebilirdi mahkeme.

Ama ortada işkence falan yoktu. Olaydan iki buçuk yıl sonra bu kez de Asiye Güzel kendisine tecavüz edildiğini iddia etti. Hatta mahkemede şunu söyledi. “Bayram Kartal emretti, TİM bana tecavüz etti” dedi ve bayıldı. Bayıldıktan sonra duruşma salonundan çıkartıldı. Ben hâkime itiraz ettim. Asiye Güzel’in duruşmaya gelip, tecavüzün nasıl gerçekleştiğini, kimin, nasıl yaptığını anlatmasını istedim. Çünkü yalan söylüyordu ve konuştukça yalanı ortaya çıkacaktı. Ancak Asiye Güzel bir daha mahkemeye gelmedi.

AİHM’de de soruşturmanın etkin bir biçimde yapılmamasından dolayı Türkiye’ye ceza verildi. Kötü muamele ve işkenceden AİHM’de beraat ettik. Asiye Güzel raporu internette, rapora bakıldığında görülecektir.


Terfi ederken dosyanızda bu bilgiler yer almaz mı?

Terfilerde bunlar dikkate alınmaz. Dosya ertelenmiş, dava zamanaşımından düşmüş olabilir. Benimkisi böyle. Terfi sırasında değildim zaten, bu soruşturmalar devam ederken. Şimdi de terfimi engelleyecek bir durum söz konusu değil.


Tecavüzü kanıtlayan travma raporu


Asiye Güzel’in maruz kaldığı tecavüz, uzman psikiyatrların raporunda şöyle yer aldı: Olayla ilgili kâbuslar görüyor, anlatırken ağlıyor, davranış bozukluğu var

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde 1997’de gözaltında tecavüze uğrayan Asiye Güzel’in yaşadığı travma doktor raporlarıyla belgelendi.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı tarafından 1998 yılında verilen raporda Uz. Dr. Vehbi Keser, Psikolog Dr. Ufuk Sezgin ve Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Psikososyal Travma Programı Birimi Yöneticisi Prof. Dr. Şahika Yüksel imzası var.

24-29 Temmuz 1998 ve 4 Ağustos 1998 tarihlerinde Psikososyal Travma Programı polikliniğinde Güzel hakkında yapılan ruhsal durum değerlendirmeleri şöyle:

“Olayla ilgili sık sık korku verici bir şekilde kâbuslar görülmektedir. Travma ile ilgili düşünce ve konuşmalardan kaçınma çabası vardır. Travmatik olayları anlatması istendiğinde bunu büyük bir kaygı içinde ve yer yer ağlayarak aktarabildi. Etkinliklere karşı ilgi belirgin olarak azalmıştır. Uykuya dalmakta ve sürdürmekte güçlük tarif edilmektedir. Düşüncelerini belirli bir konu üzerinde yoğunlaştırmakta zorluğu mevcuttur. Ruhsal durum muayenesi ve klinik psikolojik değerlendirmelerinde, hastanın bildirdiği travmatik yaşantıların ardından gelişen belirtiler, DSM-IV sınıflandırmasına göre, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)- kronik form tanısına uymaktadır.”

Asiye Güzel’in avukatı Ercan Kanar, “Bu rapor savcılık tarafından dikkate alınmadı ama AİHM’deki en önemli delilimizdi” dedi.


Vekiller atamaya karşı: Hani sıfır tolerans vardı


Sedat Selim Ay’ın Terör Şubesi’ne şef atanması üzerine CHP’li Sezgin Tanrıkulu yazılı önerge verdi

CHP, işkence ve tecavüzden mahkûm olan Sedat Selim Ay’ın TEM’den sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcığı’na atanmasını TBMM gündemine taşıyacak. CHP’nin İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, İçişleri Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verecek. Tanrıkulu hazırladığı soru önergesinde şunları dile getirdi: “AİHM mahkûmiyetinde adı geçen işkence sorumluları hakkında işlem yapılmış mıdır, yapılmışsa sonucu nedir? İstanbul Emniyeti’ne ataması yapılan Sedat Selim Ay’ı görevden almayı düşünüyor musunuz? Ay, bu göreve işkenceyle ilgili sorumlulukları bilinerek mi atandı? Aynı durumda olup atanan başka görevli var mıdır?” Tanrıkulu, Taraf ’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Sonuçta AİHM’den karar çıkmış. Türkiye’de, işkenceye karışmış kişileri terfi ettirerek ödüllendirmek söz konusu. Bunun bir mazereti olamaz. Ceza almış bir kamu görevlisinin aktif görevde olmaması lazım. Selim Ay mahkûm edilmiş olmasına rağmen aktif olarak görevde ise ve müdür yardımcılığına atanıyorsa, bu siyasal bir karardır.”


Üstün: Atama şık olmadı


TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun AKP’li Başkanı Ayhan Sefer Üstün de, atamanın şık olmadığını belirterek, kararın gözden geçirilmesini istedi.

Seçim bölgesinde olduğu için haberi görmediğini belirten Üstün, “Haber doğru ise cidden sıkıntılı bir durum gibi gözüküyor” diye konuştu.

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da konuyla ilgili, “Yapılan bu atama hükümetin cezasızlık politikasını ısrarla devam ettirdiğini gösteriyor” dedi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Şebnem Korur Fincancı ise şunları söyledi: “Türkiye’de işkencelerin sürekli olmasında cezasızlık politikasının büyük etkisi var. Kendisi işkence görmüş ve işkencesi tescillenmiş bir Başbakan’ı var bu ülkenin. Ama kendisi siyasi hayatını işkence yapanları ödüllendirerek sürdürüyor. Kutluyorum kendisini. Bu atamadan sonra söylemleri ve uygulamalarıyla bu ülke için utanç kaynağı olan İçişleri Bakanı’nın istifa etmesi gerekiyor.”