Gündem

İşkence ile ölüm soruşturmasında Emniyet Mehmet Ağar'ı tanımadı

12 Eylül sonrasında Süleyman Cihan'ın işkence ile öldürülmesine ilişkin soruşturmada Mehmet Ağar hakkında bilgi isteyen mahkemeye 'bilgim yok' dedi

12 Mayıs 2014 16:45

12 Eylül döneminde Süleyman Cihan'ın işkencede öldürülmesiyle ilgili soruşturmada, Mehmet Ağar hakkında bilgi talep eden mahkemeye, emniyet “bilgimiz yok” yazısı yazdı. Soruşturma kapsamında incelenen belgelerde "1. Şube Müdür Muavini" olan Mehmet Ağar’ın yazışmaları "2. Şube Müdürü" olarak imzaladığı ortaya çıktı. Durumu "skandal" olarak değerlendiren Süleyman Cihan'ın avukatı Ahmet Cihan ise, "12 Eylül üzerinden 33 yıl geçti ama 12 Eylül zihniyeti hala sürüyor" dedi. 

12 Eylül 'den sonra örgüt yöneticisi olduğu iddiasıyla 29 Temmuz 1981'de gözaltına alınıp, işkence sonucu hayatını kaybeden Süleyman Cihan soruşturmasında önemli gelişmeler yaşandı. 

Murat Aydın’ın cnnturk.com’da yer alan haberine göre, Cihan, emniyette aylar boyunca işkence görmüş, fakat gözaltına alındıktan 1 gün sonra örgüt evi teşhisi gerekçesiyle götürüldüğü Bostancı'daki bir apartmanın 6. katından atlayıp intihar ettiğine dair belgeler düzenlenmiş, aile ise Süleyman Cihan'ın işkence sonucu öldürülüp, apartmandan atılarak intihar görüntüsü verildiğini iddia etmişti. 

Süleyman Cihan'ın işkencede ölümüyle ilgili davada hem avukatı hem de müşteki olarak bulunan Ahmet Cihan, 7 Haziran 2012'de, Süleyman Cihan'ı işkenceyle öldürüp, sonra intihar görüntüsü veren yetkililerin cezalandırılması için Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştu. 

Suç duyurusunda İstanbul 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Necdet Üruğ, Sıkıyönetim Adli Müşaviri Kıdemli Hâkim Albay Durmuş Akşen, Emniyet Müdürü Şükrü Balcı (ölü), Emniyet 1. Şube Müdürü Tayyar Sever, Emniyet 2. Şube Müdürü Mehmet Ağar, Sıkıyönetim Savcısı Hâkim Yüzbaşı Erdoğan Savaşeri, Bostancı Emniyet Başkomiserliği'nde görevli polis memuru İbrahim Şahin, polis memurları Bayram Kartal ve Mehmet Yetiş'in cezalandırılması talep edildi. 

Ahmet Cihan'ın bu başvurusundan sonra ise devlet adına suç işlemiş olan yetkilerinin hukuk tarafından nasıl korunduğuna dair skandallar yaşandı. 

 

‘Yetkim yok’ dedi ama karar aldı’

 

Kadıköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Tayfun Balyemez, 13 Kasım 2012’de dosyayı “yetkisizlik kararı” ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi ama ‘yetkisizlik’ kararıyla çelişkili olacak şekilde, şüpheli iki asker hakkında ‘kovuşturmaya yer olmadığı’na da hükmetti. 

Dosya daha sonra Cumhuriyet Savcısı Seyfettin Atıcı tarafından yürütülmeye başlandı ve dönemin ilgililerinin kollanması ve soruşturmanın akamete uğraması bundan sonra hızlandı. 

 

Mehmet Ağar hakkında emniyette bilgi yok

 

Cumhuriyet Savcısı Seyfettin Atıcı İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bir yazı yazarak Cihan'ın gözaltına alındığı 29 Temmuz 1981’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü birinci ve ikinci şube müdürlerinin kimler olduğunun belirlenmesini ve Mehmet Ağar'ın o tarihte hangi görevde bulunduğunu tespitini istedi. 

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün cevabında ise işkence ile öldürülen ve hakkında olay yeri tutanağı, savcılık yazışmaları bile bulunan Süleyman Cihan için "herhangi bir soruşturma kaydı bulunmamaktadır" denildi. Yazıda ayrıca yıllarca devletin çeşitli kademelerinde görev yapmış, Emniyet Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı yapmış olan Mehmet Ağar hakkında "Dosyası Genel Müdürlüğümüzde bulunmadığından incelenememiştir" denildi. 

 

Mehmet Ağar 2. şube müdürü değilmiş 

 

İşkence soruşturmasında asıl skandal cevap ise bu yazının ekinde gönderilen belge ile ortaya çıktı. O dönemde 1. Sınıf Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten Cafer Teyyar Sever'in özlük dosyasında çok çarpıcı bir bilgi yer aldı. Süleyman Cihan ile ilgili o dönemde savcılık yazışmasında 2. Şube Müdürü olarak imza atan Mehmet Ağar'ın aslında İstanbul Emniyet Müdür Şube Yardımcısı olduğu anlaşıldı. 

Yani Cihan'ın işkence ile öldürülüp, intihar görüntüsü verildiği dönemdeki yazışmalarda (31 Temmuz 1981) 2. Şube Müdürü olarak imza atan Ağar aslında (1980 ile 1983 yılları arasında) 1. Şube Müdür Muavini olarak görevdeymiş. 

Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'na o dönem Süleyman Cihan'ın ölümüyle ilgili yazılan yazışmaya Mehmet Ağar, 2. Şube Müdürü olarak imza atmış. 

‘Su bastı evrak yok’

 

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün 21 Ağustos 2013’te savcılığa gönderdiği yazı da dönemin yetkililerini korumay amaçlayan skandallarla doluydu. Hakkında bilgi belge istenen yetkililerin görev yerlerini bildirmeyen Emniyet, buna gerekçe olarak da 1996’da meydana gelen su baskınını gösterdi. 

“Su basmasından dolayı özlük dosyalarının kullanılamaz olduğu” iddia edilen yazıda Mehmet Ağar'ın Asayiş Şube Müdürlüğü'nde göreve başlama ve ilişik kesme tarihlerinin tespit edilemediği öne sürüldü. 

Yazışmada ayrıca "Ağar'ın 1981-1984 yılları arasında Asayiş Şube Müdürü ve Şube 2. Müdürü olarak imzalamış olduğu evrakların tespit edildiği" belirtiliyor. 

Ancak Mehmet Ağar o dönemde 1. Şube Müdür Muavini olarak görev yapıyordu ve Emniyet’ten gelen bilgi, o dönem yapılan kanunsuzluğu itiraf niteliği taşıyordu. 

 

Hakikat Genelkurmay'ın belgesinde 

 

Emniyet Genel Müdürlüğü'nden cumhuriyet savcılığına gönderilen son belge ise Mehmet Ağar'ın o dönemdeki görevi ile tartışmalara son noktayı koydu. Ağar'ın o dönemde işkenceyle öldürülen Süleyman Cihan yazışmalarında görevi olmadığı halde, "görevli" olarak imza attığı ortaya çıktı. Zira, Selimiye’deki Genelkurmay Başkanlığı 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’ndan İçişleri Bakanlığı'na 22 Aralık 1980'de gönderilen belgede Mehmet Ağar'ın 1. Şube Müdür Muavini olduğu bilgisi yer aldı. 

Ahmet Cihan'dan soruşturmaya tepki 

 

Soruşturmadaki bütün bu hukuksuzlukları cnnturk.com sitesine değerlendiren Süleyman Cihan'ın kardeşi ve avukatı Ahmet Cihan, "devletin emniyet teşkilatının bu taleplere verdiği cevaplar, soruşturmayı engelleyici türden cevaplardır. Devletin çeşitli kademelerinde görev yapmış emniyet mensupları adı çeşitli işlere karışmış, bu görevlerinden bir kısmı yargılanmış, ama yine de haklarında bilgi ve belge yoktur" dedi. 

Cihan, "Özellikle Mehmet Ağar'ın nasıl korunduğu dikkat çekmektedir. Mehmet Ağar ile ilgili kayıtlar yok. Emniyet Genel Müdürlüğü yapmış bir emniyet görevlisi ile ilgili kayıtlar yok. Ancak Cafer Teyyar Sever'in özlük dosyasında ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı'nın evrakı Mehmet Ağar'ın ilgili tarihte, halihazır görev yeri olarak 1. Şube Müdür Muavini olarak yer alıyor" diye konuştu. Ahmet Cihan şöyle konuştu: 

 

Ağar'a önemli suçlama 

 

“1. Şube Müdür muavini olan Mehmet Ağar, Süleyman Cihan dosyasında Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'na 31 Temmuz 1981 tarihinde Süleyman Cihan ile ilgili yazdığı yazıda şube 2. Müdürü olarak evrak imzalıyor. Mehmet Ağar'ın resmi evrakta yer alan görevle, imza olarak kullandığı görev arasındaki farka dikkat çekiyorum. Soru Şu: 'Mehmet Ağar, Şube 2 Müdürü olmadığı halde, Süleyman Cihan'ın öldürülmesinde özel bir görev mi üstlendi?' 12 Eylül üzerinden 33 yıl geçti ama 12 Eylül zihniyeti devam ediyor. Bu cinayetin işlenmesi üzerinden de 33 yıl geçti. 33 yıldır, failleri yargı önüne çıkarılamıyor. 33 yıldır görülüyor ki, devlet kodlarını değiştirmedi, suç işleyen kamu görevlilerini koruyor. Devlet işlemiş olduğu cinayetlerle yüzleşmeyi hala reddediyor.” 

 

Ne olmuştu? 

 

Süleyman Cihan, TKP/ML-TİKKO örgütünün yöneticisi olduğu iddiasıyla 12 Eylül darbesi sonrasında 29 Temmuz 1981’de gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü 2. Şube'de aylarca kalan Süleyman Cihan'ın cesedi 'hüviyeti meçhul" etiketiyle kimsesizler mezarlığına gömüldü. 

Onu Emniyet'te gören arkadaşları, Cihan'a günlerce işkence yapıldığını, mahkeme ifadelerinde ve muhtelif zamanlarda defalarca söylediler. 

Fakat kimliği bilinerek gözaltına alınan Süleyman Cihan için Emniyet, 30 Temmuz 1981'de bir binanın 6. katından atlayıp intihar ettiğini gösteren bir belge düzenledi. Emniyete göre Cihan sadece bir gün gözaltında kalmış ve 30 Temmuz'da Bostancı'da götürüldüğü bir evin 6. katından atlayarak intihar etmişti. 

Oysa o dönemde yapılan yazışmalar, ailenin açıklamaları ve Süleyman Cihan'ı tanıyan arkadaşları Cihan'ın uzun süre emniyette kaldığını ve yoğun işkenceler sonucu öldürüldüğünü, sonra da intihar görüntüsü verilerek bir binadan atıldığını gösteriyordu.