Galatasaray’ın eski ikinci başkanı Işın Çelebi, olağanüstü genel kurul kararını, “Bu, baskın değil çılgın seçim” diye yorumladı.
Çelebi, Ali Dürüst’ün ekibine gireceği iddiası için de, “Kesinlikle öyle bir şey yok. Ben yönetimden ayrıldığımda zaten ikinci başkandım. Ali Dürüst’ün ekibine niye gireyim” dedi.
Galatasaray’ın eski ikinci başkanı Işın Çelebi, sarı kırmızılı yönetimin aldığı olağanüstü erken seçim kararıyla ilgili hurriyet.com.tr’den Adil Demirçubuk’un sorularını yanıtladı…
Seçim kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ünal Aysal üç yıldır başkanlık koltuğunda. Bu üç yılda üç defa seçim yapılıyor. Böyle bir kulüp ne kadar sağlıklı olabilir ki…
Sizce de bu bir baskın seçim mi?
Baskın seçim değil çılgın seçim. Bu kongre için en uygun tarih liglerin tatile gireceği 2015 Mayıs’ıdır. Sezonun en kritik döneminde seçim yapmak Ünal Aysal'ın ne kadar başarısız olduğunun göstergesidir.
Sizin de kongre konusunda kulis çalışması yaptığınız söyleniyor. Yeniden yönetici olmayı düşünüyor musunuz?
Kesinlikle öyle bir düşüncem yok. Ben gönülden Galatasaraylı biri olarak kulübüme dışarıdan hizmet etmek istiyorum. Ali Dürüst’ün başkan olacağı bir yönetimde ikinci başkanlığa geleceğimi söylüyorlar. Ben Galatasaray Yönetim Kurulu’ndan ayrıldığımda zaten ikinci başkan idim. Ali Dürüst’ün ekibine niye gireyim!
Siz yalanlıyorsunuz ama birileri ısrarla sizin adınızı bu kulislere yazıyor. Demek ki reytinginiz yüksek..!
Tabii ki reytingimiz yüksek olacak… Türk Telekom Arena işini biz bitirdik, Riva’nın tapusunu biz aldık, kulübün mali yapısını biz düzelttik. Yüzlerce yere inanılmaz borçlar vardı, bunları biz düzene soktuk. Stat yapılırken bütün işi gücü bıraktık, oranın başında durduk. İki gün hiç eve gitmeden statta yattığımı bilirim.
Divan kurulunda kulübün altın hisseleri konusunda önemli bir çıkışınız oldu, bunun sebebi neydi?
Ben orada müdahale etmesem kulübün altın hisselerini elden çıkarma iznini alacaklardı. Böyle bir şey olabilir mi? Hangi şirket patronu, hangi başkan bunu yapar... Bir de o kadar uyanıklar ki, açık açık da yazmıyorlar, upuzun bir yazının içinde sadece bir satırlık cümle içine yazmışlar. Buna izin vermek ihanet olurdu.
