Amerikan Savunma Bakanlığı Müsteşarı Christine Wormuth ve ABD’nin IŞİD’le mücadele özel temsilcisi John Allen’ın da katılımıyla Ankara’da 7-8 Temmuz tarihlerinde yapılan toplantılarda IŞİD’le mücadele konusunda İncirlik’in nasıl kullanılacağına ilişkin detaylar belirlenmişti. Taraflar arasındaki prensip anlaşmasının kesinlik kazanması için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama arasında bir telefon görüşmesi yapılması bekleniyordu ki bu görüşme gerçekleşti. Görüşmede Obama hem 32 gencin hayatını kaybettiği Suruç saldırısından hem de iki polisin öldürüldüğü Ceylanpınar saldırısından ötürü Türkiye'ye taziyelerini iletti hem de Türkiye’nin terörle mücadelesine tam destek mesajı verdi. Obama’nın görüşmede Türkiye’nin ulusal güvenliğine karşı işbirliği mesajı da vermesi Ankara’yı memnun etti.
Ağustos’ta yürürlükte
Türk Dışişleri yetkilileri anlaşmanın Ağustos’ta yürürlüğe girmesinin beklendiğini belirtirken ABD ve Ankara arasındaki anlaşmayla IŞİD’e karşı operasyonlarda İncirlik’in koalisyon uçaklarına açılacağını belirtiyor. Anlaşmaya göre, Türk uçakları operasyonlarda yer almayacak, Amerika gerekli gördüğünde Türkiye’deki predatörlerini silahlandırabilecek. Türkiye’nin önerdiği alanlarda ‘güvenli bölge’ oluşturulmasına da yeşil ışık yakan Amerika, bu alanların daha çok mülteciler için kullanılmasını öngörüyor.
Suruç saldırısından sonra Suriye sınırındaki güvenlik önlemlerini bir kez daha gözden geçirip, önlemlerin artırılmasına ilişkin kararları güncelleyen hükümetin, sınıra yeni bir fiziki güvenlik modeli oluşturmaya başlaması da dikkat çekiyor. Bu modelin 110 kilometrelik bir bölüme kurulması ve bu bölümde çift duvarların inşa edilmesi öngörülüyor. Yeni modele göre bu alanda beton gözü diye adlandırılan kameralar, aydınlatma sistemleri ve gözetleme kuleleri olacak. Duvarların etrafı tellerle çevrilecek ve insansız hava araçları hep devriye gezecek. Zeplin sistemi de aktif olacak.
Deutsche Welle’ye bilgi veren hükümet yetkililerine göre, son dönemde Türkiye genelinde gerçekleştirilen IŞİD operasyonları da önümüzdeki süreçte daha da yoğunlaşacak. Tüm emniyet birimlerinin teyakkuzda olduğunu belirten aynı yetkililer, bu süreçte ‘halkla dayanışmanın’ öne çıkarılacağını belirtiyor.
“Türkiye’nin pozisyonu değişiyor”
Peki, ABD ile Ankara’nın İncirlik’in kullanımı konusunda anlaşması ve sınırdaki yeni güvenlik önlemleri ne anlama geliyor? IŞİD’le mücadele açısından Türkiye için yeni bir dönem mi başlıyor? Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlayan terör uzmanı Nihat Ali Özcan’a göre bu anlaşmayla IŞİD karşısında Türkiye’nin pozisyonu değişiyor ve müttefiklerle işbirliği öne çıkıyor. “PKK-IŞİD çatışması içeriye taşınmıştı. Türkiye’de devlet de yeni bir pozisyon almak durumundaydı. IŞİD’in Türkiye’yi de hedef tahtasına koyduğu artık iyice gözlendiğinden Türkiye bugün gerekeni yapmaktadır. Ancak çok dikkatli olması gerekmektedir” diyen Özcan, IŞİD’in sadece sivil halkı değil devleti de, hükümeti de taciz edecek hedeflere yönelebileceğine dikkat çekiyor.
Türkiye’nin IŞİD’le savaşta artık ‘tam cephe’ olduğunu, tarafını açıkça ortaya koyduğunu söyleyen Özcan, uluslararası koalisyonun da Türkiye’nin hassasiyetlerine uygun hareket edeceğinin beklenmesinin doğru olduğunu dile getiriyor. “Uluslararası güçler PYD’yi silahlandırırken daha dikkatli olacak, PYD’nin PKK’yla bağına bakıp Türkiye’nin PKK hassasiyetini anlayacaklardır” diyen Özcan, hükümetin IŞİD’in olası saldırılarına karşı sınır güvenliğini artırmanın ötesinde sınır içinde de halkla birlikte hareket etmesinin hayati önemde olduğunu söylüyor. Özcan, “Devletin bundan böyle etnik, mezhepsel hiçbir ayrım gözetmeksizin belirleyeceği bir güvenlik stratejisiyle hareket etmesi, teröre karşı birlik oluşturması çok önemlidir” diyor.
“Kürtlerle diyalog şart”
ODTÜ'den Hüseyin Bağcı da Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken, Amerika ile Türkiye’nin İncirlik konusunda anlaşmasının bir bakıma son dört yıldır Suriyeli mültecilerle uğraşan Türkiye’nin yükünü azaltacağını söylüyor. “Mümkün olduğunca güvenli bölge yaratılacak, mülteciler de o alanlara alınacak ki, IŞİD’le doğru düzgün savaşılsın” diyen Bağcı, anlaşmanın bir boyutunda da Kürtlere güvenlik sağlamak olduğunu dile getiriyor. IŞİD’in öncelikli hedefinin Kürtler olduğunu belirten Bağcı’ya göre, IŞİD Kürtlerle savaşırken Türkiye’nin de Kürtlerle aktif diyalog içinde olmasının IŞİD’i zayıflatma yönünde etkin bir hamle olacak. Bağcı, “Yani; kenetlenmek gerek. Her türlü ayrımcılık bir kenara bırakılmalı ve terörle mücadeleye odaklanılmalı” yorumunu yapıyor.
Türkiye’nin İncirlik’i koalisyon uçaklarına açmasıyla, sınır güvenliğini artırmasıyla birlikte artık resmen IŞİD’le savaşın içinde olduğu anlamına geldiğini anlatan Bağcı'ya göre de olası IŞİD saldırılarına karşı hükümetin çok ama çok dikkatli olması gerekiyor. PKK’nın son eylemleriyle birlikte yıllardır gündemden düşmeyen çözüm sürecinin de ‘ortadan yok olduğunu’ öne süren Bağcı, “Sürecin belirsizliği, ne olduğuna ilişkin karmaşası da ortaya çıktı. Süreç devlet mi, otonomi mi yoksa Öcalan’a serbestlik mi sorularını koruyor. Eğer Kürtler de Öcalan’a serbestlik peşindeyse böylesi bir hayalcilikten vazgeçmeli. Türk hükümeti de sürecin çerçevesini kamuoyuyla paylaşmalı. Sonuçta tüm yollar hem IŞİD’e karşı, hem de PKK’ya karşı topyekün mücadele etmekten geçiyor” diyor.