*Sean Coughlan
Yaklaşık iki yıl önce, Irak'ın ikinci büyük şehri Musul, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün eline geçti.
Kentteki üniversite buna rağmen eğitim vermeyi sürdürüyor.
Bu da, üniversitenin bir normallik göstergesi olarak mı açık bırakıldığı, yoksa kimyasal silahlar geliştirmekte mi kullanıldığı yolunda tartışmalara yol açtı.
Ancak IŞİD kontrolündeki bir üniversitede neler olduğunu ve kentte giderek kötüleşen durumu dış dünyaya duyurmak isteyen akademisyen ve öğrenciler var.
Korku ve şiddetin hâkim olduğu bir kent portresi çiziyorlar.
Günlük hayatın, korkunç güç gösterileriyle kesintiye uğradığı bir yer burası.
Birisi, alışverişten dönerken, IŞİD militanları tarafından durdurulup, kafa kesme usülüyle yapılan bir idamı seyretmeye götürüldüğünü anlatıyor.
Peki, bir üniversite IŞİD kontrolünde eğitime nasıl devam ediyor?
Musullu bir kaynak "IŞİD yönetimi altında yaşam, tek kelimeyle müthiş bir korkudan ibaret" diyor.
Muhbirlik, ihanet, şantaj, sürekli aşağılanma ve tüm bunların ölümcül sonuçları var.
Musul Üniversitesi'nin 2014'te IŞİD'in eline geçmesine tanık olanlar "Bazı öğrenciler onlarla çalışmaya ve bizi ispiyonlamaya başladı" diyorlar.
Edebiyat ve felsefe gibi derslerle dini ideolojilerine ters buldukları tüm dersler kaldırılmış.
Üniversitenin ana kütüphanesinde kitaplar yakılmış, daha sonra da arkeolojik kalıntılara saldırılmış.
Batıyla ilişkisi olan ya da Irak hükümetine sadık akademisyenlerin hepsinin "hayatını kaybettiği" söyleniyor.
Üniversite daha sonra yeni rejimin savaş politikasını destekleyecek dersler vermeye başlamış.
Bazı üniversite binaları IŞİD'e katılan yabancı militanlara barınak olarak kullanılmaya başlanmış.
IŞİD yönetiminde üniversitede tıp, eczacılık, hemşirelik ve diş hekimliği gibi dallar ön plana çıkmış.
Hem yabancı militanlarla birlikte çalışmak hem de propaganda faaliyetlerini desteklemek için dil öğretimi destekleniyor.
Spor ve beden eğitimi dersleri ise bir tür cihatçı askeri derslere dönüştü.
Silah geliştiriliyor mu?
Üniversite laboratuarlarının kimyasal ve biyolojik olanlar da dahil olmak üzere silah geliştirmekte kullanılmasından kaygılananlar bulunuyor.
Mart ayında ABD'nin bir hava saldırısında üniversite kampüsü isabet alınca, hedefinin ne olduğu konusunda çeşitli söylentiler çıkmıştı.
Ayrıca IŞİD'in silahlarla ilgili araştırmaları ve bazı hassas malzemeleri üniversiteden, yerleşim merkezlerine taşıdığı yolunda haberler alınıyor.
Üniversitenin silah geliştirme kapasitesini sorgulayanlar, askeri araştırmaların kapsamının bilinmediğini söyleyenler var.
"Doğrusunu söylemek gerekirse, kimse bilmiyor" diyor birisi.
"Zirai malzemeler gibi, tüm fizik ve kimya laboratuarlarının etrafında da bir sır perdesi var."
Musul kuşatma altında.
Giderek artan bir baskı altında kalan, mali kaynakları tükenen ve uyguladığı şiddet va baskı dozunu arttıran yöneticiler var burada.
Korkunç idam öyküleri anlatılıyor.
Bazılarının vücutları aside batırılarak öldürüldüğü yolunda iddialar dolaşıyor.
Bir Musullu "IŞİD, cehalet ve yoksulluk elele" diyor.
"Cehalet egemen olmaya başladı. İnsanlar çaresizlikten herşeyi yapmaya hazır. Bu da ekmek için IŞİD'e çalışmak ya da onlara katılmak anlamına gelebiliyor."
IŞİD'e katılanların çoğu kırsal kesimden, düzenli bir gelire ihtiyacı olan genç adamlar.
Kontrol noktalarında görülen yabancı militanlar da "hilafetin gerçek olduğuna inanacak kadar saf, beyinleri yıkanmış insanlar" olarak tanımlanıyor.
IŞİD'in ABD öncülüğündeki koalisyonun düzenlediği hava saldırılarını, kenteki sivilleri yanına çekmek için kullanmaya çalıştığı yolunda uyarıda bulunanlar, sivillerin tahliye edilebilmesi için önlemler alınması gerektiğini söyleyenler var.
Musul için verilecek mücadelenin çetin olacağı söyleniyor.
"Musul ellerindeki en son şey, işlevini sürdüren en son kentleri. Kanlarının son damlasına kadar savaşacaklar" diyor bir Musullu.
Uluslararsı Eğitim Enstitüsü başkanı Alan Goodman Musullu akademisyenlerden aldıkları haberlerin içlerini burktuğunu söylüyor.
Dr. Goodman, "Kendinizi onların yerine koyun" diyor. "IŞİD kontolü altındaki bölgelerde bulunan herkes korku içinde."
Akademisyenlere yardımcı olan New York merkezli kuruluşun başkanı olan Mark Angelson da "Profesörlere seçenek sunulmuyor, ya durumu kabullenecekler ya da öldürülecekler" ifadesini kullanıyor.