Irak, ABD ve müteffikleri tarafından 20 Mart 2003’te başlatılan ve resmi olarak 1 Mayıs 2003’te sonuçlanan bir operasyonla işgal edildi. 1991 Körfez Savaşı’nın aksine, ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi onayını almaksızın, Fransa ve Almanya gibi müteffik ülkelerin muhalefetini karşısına alarak Irak’ı işgal etti.
Başta İngiltere olmak üzere, Avustralya, Danimarka, Polonya, İspanya gibi bir dizi ülke operasyona askeri destek vererek Irak’ın işgal sürecine katıldı. İşgal sürecin temel aktörleri olan ABD Başkanı George Bush ve dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair yaptıkları açıklamalarda, işgalin başlıca hedeflerini "Irak halkının özgürleştirilmesi, Saddam Hüseyin rejiminin elinde bulunan kitle imha silahlarının ve Irak liderinin, uluslararası terör örgütlerine olan desteğinin bertaraf edilmesi" olarak sıraladı.
SADDAM 30 ARALIK 2006'DA İDAM EDİLDİ
Irak’ın ABD ve müteffikleri tarafından işgal edilmesiyle birlikte, ülkede Saddam Hüseyin liderliğindeki 35 yıllık Baas rejimi sona erdi. Koalisyon güçlerinin Bağdat’ın kontrolünü ele geçirmesi sonrasında, Saddam Hüseyin kayıplara karıştı. 13 Aralık 2003 tarihinde ise, doğduğu kent olan Tikrit yakınlarında ele geçirildi.
Uzun ve tartışmalı bir yargılama sürecinin ardından, iktidarı döneminde Kürt ve Şii sivillere karşı işlediği suçlardan dolayı idam cezasına mahkûm edilen devrik lider, 30 Aralık 2006'da asılarak idam edildi.
MEZHEP ÇATIŞMALARI PATLAK VERDİ
İşgal sonrasında Irak, çok boyutlu ve kanlı bir çatışma alanı haline geldi. Bir taraftan, Sünni Arap direniş örgütleri, El Kaide bağlantılı örgütler ve isyancı Şii lider Mukteda el Sadr’a bağlı Mehdi ordusu gibi gruplar, koalisyon güçlerine karşı kanlı eylemler gerçekleştirmeye başladı. Diğer taraftan, başta Bağdat olmak üzere Sünni ve Şiilerin birlikte yaşadığı kentlerde mezhep çatışmaları yaşanmaya başlandı.
Yeni dönemde, görece Irak’ın en istikrarlı bölgesi, Kürtlerin çoğunluğu oluşturduğu Kuzey Irak oldu. 1991 Körfez Savaşı’ndan bu yana, ABD’nin Irak’taki en sıkı mütefikki olan Kürt gruplar, işgal sonrasında da bu rolü üstlenmeye devam etti. 2005 yılında yürürlüğe giren yeni Irak Anayasası ile birlikte, Kuzey Irak “Kürt Özerk Bölgesi” adını aldı ve Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) lideri Mesud Barzani, özerk bölgenin başkanı seçildi.
MECLİS'TE Şİİ VE KÜRT ÇOĞUNLUĞU
İşgal sonrasında, “Koalisyon Geçici Otoritesi” aracılığı ile ülkeyi yöneten ABD, 2004 yılı itibariyle Iraklı siyasi gruplara yetki devrine başladı. Bu yöndeki en büyük adım, 2005 genel seçimleriydi. Sünni Araplar tarafından büyük oranda boykot edilen bu seçimlerde, Şii Arap ve Kürt gruplar parlamentoda çoğunluğu elde etti.
Ülkedeki yeni güç dengeleri ve seçim sonuçları göz önüne alınarak Şii lider Nuri el Maliki Başbakan, K. Irak’taki ikinci büyük Kürt grup olan Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (IKYB) lideri Celal Talabani Cumhurbaşkanı seçildi.
'1 MİLYON KİŞİ ÖLDÜ'
5'inci yılını dolduran Amerikan işgali ardından ne Irak halen istikrara kavuşabildi ne de ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin ülkeden çekilmesi kesin bir takvime bağlanabildi. İşgalin sivil halk üzerindeki etkileri ise durumun trajik boyutunu gözler önüne seriyor.
Londra merkezli “Opinion Research Business” adlı kuruluşun 2008 yılında yaptığı bir araştırmaya göre işgalin başlangıcından bu yana Irak’ta yaklaşık 1 milyon kişi hayatını kaybetti. Bir başka deyişle, her 5 Iraklı aileden birisinin en az bir üyesi işgal sürecinde can verdi.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği raporlarına göre, işgalin başlangıcından bu yana 4.2 milyon Iraklı yerinden oldu. Bu kişilerin 2.2 milyonu komşu ülkelere sığınmak zorunda kalırken, 2 milyonu ülke içerisinde yerini yurdunu terk etti.