Gündem

'İş Bankası'nda herkes Gülen karşıtı'

Stratfor Direktörü Bhalla’nın İş Kuleleri’nde bankanın uzmanları ile yaptığı görüşmelerden edindiği izlenim: Hepsi gayet açık bir şekilde Gülen karşıtıydı

10 Mart 2012 12:37

 

T24 - Wikileaks'in yayımladığı Stratfor'un maillerinde, Stratfor’un Ortadoğu ve Türkiye uzmanlarından Reva Bhalla'nın İş Bankası'nın genel merkezi olan İş Kuleleri'nde bir görüşme yaptığı belirlendi. Bhalla, İş Kuleleri'ndeki izlenimini, "İş Bankası’nda herkes genç, çekici, havalı ve moderndi. Hepsi gayet açık bir şekilde Gülen karşıtıydı" şeklinde aktardığı iddia edildi.

Taraf gazetesinde "İş Bankası Gülen karşıtı" başlığıyla yayımlanan (10 Mart 2012) Wikileaks kriptosu şöyle:


İş Bankası Gülen karşıtı


Stratfor’un Ortadoğu ve Türkiye uzmanlarından Reva Bhalla ile asistanı Emre Doğru, Mart 2010’daki temasları kapsamında Türkiye’deki iş dünyasının en tepesinde, İş Kuleleri’nde Türkiye İş Bankası’nın kıdemli ekonomistleriyle bir görüşme yapmış. Bhalla, Türkiye’deki temaslarının ikinci bölümünü aktardığı 16 Mart 2010 tarihli yazışmasında, Türkiye’nin beyaz yaka kültürünün ihtişamından ne derece etkilendiğini, diğer analistlerle şöyle paylaşmış: “Mütevazı Gülenci kuruluşlarla bu devasa göz alıcı kurumsal binalar arasında hatırı sayılır bir kontrast vardı. İş Bankası’nda herkes genç, çekici, havalı ve moderndi.”


‘Hepsi Gülen karşıtıydı’


İş Yatırım’daki uzmanların, Türkiye’nin makro ekonomisiyle ilgili, kendileri için, 2001’deki krizin ardından iş dünyasının nasıl yeniden yapılandığı konusunda son derece kapsamlı bir sunum hazırladıklarını anlatan Bhalla, sunumun ardından da bir süre sohbet etme fırsatı bulduklarını aktarıyor. Sohbet sırasında ise konu dönmüş dolaşmış ve Bhalla, Gülen cemaatinin ekonomik gücünü sormuş:

“Türkiye’deki iktidar mücadelesinin bankacılık sektörüne nasıl yansıdığını sordum. Hepsi gayet açık bir şekilde Gülen karşıtıydı, dolayısıyla bu konuyu onlarla konuşmak bir hayli kolay oldu. Hükümetin banka sektöründe kendi müttefiklerini desteklemek için somut olarak kullanabilecekleri bir mecraları olmadığını söylediler, buna karşın bankaları bireyler üzerlerinden etkileyebilecek konumdaymışlar. Ziraat Bankası bunun bir örneği. İş Bankası gibi geleneksel olarak milliyetçiler/laiklerin hâkimiyetinde olan büyük bankaların Anadolulu işadamlarını veya AKP projelerini finanse etmelerine izin verilmediği gibi vakalarla pek karşılaşmadıklarını söylediler. Yatırıma engel çıkarmıyorlar. Ancak bir yandan Çalık gibi işadamlarının AKP’nin yardımıyla ihale aldıklarını görünce, bir iktidar mücadelesinin sonuçlarını fark ediyorlar.”

Bhalla diğer analistlere İş Bankası uzmanlarının kendilerini özel müşteriler e-posta listesine eklediklerini ve bu sayede “Türkiye’nin ekonomik açıdan sağlığını izlemek” için son derece faydalı olacak raporlarını alabilecekleri müjdesini de veriyor.

Bhalla’nın iş dünyasındaki bir diğer durağı da yükselen meslek örgütlerinden Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu’ydu (TUSKON). TUSKON’un Washington temsilcisi Hakan Taşçı ve Genel Sekreteri Dr. Mustafa Günay ile kahvaltı yapan Bhalla, görüşmeden edindiğiizlenimi şu ifadelerle paylaşmış: “Bizim için büyük bir Türk kahvaltısı hazırladılar, son derece samimi ve canayakın bir şekilde karşıladılar. [...] Kahvaltı nerdeyse 1 saat 40 dakika sürdü ve çok meşgul olmalarına rağmen gitmemiz konusunda aceleci davranmadılar. Onlara açıkça bizi layıkıyla ağırlamaları ve vakit ayırmaları söylenmişti.”

TUSKON’un stratejisinin büyük holdinglerle rekabet etmek yerine Orta Asya, Ortadoğu ve Afrika’da yeni pazarlar arayarak gelişmek olduğunu anlatan Bhalla, bu anlamda Gülen’in bu ülkelerdeki okullarının rolünün altını çiziyor. Okulların yeni pazarlara açılmak için bir koz olarak kullanıldığını belirten Bhalla, görüşmede konuşulanlarla ilgili yazısını şöyle sürdürüyor:

“Dr. Günay hükümetin kendilerine rahat vermediği konusunda ısrarcıydı. Asıl hükümetin kendilerine bağımlı olduğunu söyledi. Gülenci okulları elçilik gibi kullandıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, TUSKON’a Afrika ziyaretini organize etmesini söylüyormuş, onlar da temsilcileri toplamak ve düzenlenecek etkinliklere mekan sağlamak için okullarla birlikte çalışıyormuş. Her ne kadar açık bir şekilde söylemese de, [Gülen okullarının] istihbarat merkezleri gibi kullanıldığını da kabul etti.”