Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, “dini vakıflar ve din öğretimi ile, İş Bankası’nın hilafet fonundan aktarılan hisselerinin nemaları ile birlikte Diyanet’e devredilmeleri gerektiğini” savundu.
Dilipak, “yakın gelecekte bir gün İş Bankası’nın yapısının değiştirilerek ribadan arındırılıp, İslam Bankası’na dönüştürüleceğini düşünüyor ve bunun için dua ediyorum” ifadelerini kullandı.
Abdurrahman Dilipak’ın Yeni Akit gazetesinde “Hilafet, Diyanet, İş Bankası vs.” başlığıyla yayımlanan (4 Mart 2015) yazısı şöyle:
16. yy.’da Yavuz zamanında Memlüklü’lerden Osmanlı’ya geçen hilafet 3 Mart 1924’de “makam” olarak kaldırıldı, “mana ve mefhum olarak” ise “Cumhuriyet ve TBMM’nin şahsı manevisinde mündemiç” olarak muhafaza edildi.. Hilafetin emlakı vakıflara, “şeriye vekaleti ve hilafetin tedvire memur olduğu” bir kısım görevler ve 3 Mart 1924 tarih ve 429 sayılı kanunla “İslam dininin itikat ve ibadet alanıyla ilgili işleri yürütmek ve dini kurumları idare etmek” üzere Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredildi. Başlangıçta tekke ve zaviyeler ve bunların şeyhleri de Diyanet’e bağlı idi, ama 1925’de tekke ve zaviyeler kapatılınca Diyanet’in bu görev alanı da kaldırılmış oldu.
400 yıl sonra din ve devlet ayrıldı. Hilafetin laikliğe kurban edildiği “Son darbe”nin üzerinden ise 91 yıl geçmiş. O günden bugüne, yeryüzünde hiçbir din yoktur ki, o dine inananların evrensel bir temsilcisi, onların hak ve hukuklarını koruyan bir makamları olmasın. Aslında 1 Kasım 1922’de Hilafet ve monarşi birbirinden ayrıldığında istikamet belli idi. Tek başına bu günah ve bu vebal bile CHP’nin ve Kemalistlerin, Müslümanların gözünde ebediyyen mahkûm edilmesi için yeter de artar bile. 18 Kasım 1922’de Abdulmecid efendi halife seçilir. Artık padişah gönderilebilir ve hilafet Kemalistler tarafından rehin alınabilirdi. Görüntü, padişahtan kurtulurken dine sahip çıkılıyordu.
1 Kasım’da hilafet ve monarşi birbirinden ayrılıyor. Vahdeddin 17 Kasım 1922’de İstanbul’dan ayrılmak zorunda bırakılıyor. İstanbul’un işgali 16 Mart 1920. Hilafet konusu 1 Mart 1924’de halife ve hanedanın ödenekleri konuşulurken gündeme geliyor. 3 Mart ve 1924’de hilafet makamına “son darbe” indiriliyor.. 5 Mart’ta da Abdulmecid efendi Türkiye’den ayrılmak zorunda bırakılıyor. Osmanlı hanedanı ve hilafete mensup 155 kişi ülkeden sürülüyor. Artık medreseler kapatılıp, tevhidi tedrisata geçilecek, şeriye ve evkaf bakanlığına el konulacak, harf devrimi, her şey arkası arkasına gelecek, katı bir laiklik uygulamasına geçilecek.
3 Mart 1924’de hilafet makamı ilga ediliyor, 26 Ağustos 1924’de hilafet fonundan aktarılan paralarla İş Bankası kuruluyor.
İş Bankası’na itibarı milli isimli İttihat Terakkicilerin hazineden aktardıkları para ile kurulan bankanın kaynakları da aktarılmış daha sonra. O da yetmemiş İttihatçıların geri döndükten sonra Afyon’da kurdukları Afyon Terakki Bankası’nın sermayesi de aktarılmış. Şimdi öğreniyoruz ki aslında 1980 darbesinden sonra CHP kapatılıp, İş Bankası’ndaki CHP hisseleri hazineye devredilince, bankaya istisnai vergi muafiyeti getirilmiş, yetmemiş 1982’de banka sermaye artırımına giderken, CHP’nin %28’lik hissesini oransal olarak sabit tutmak için hazineden büyük ölçüde bankaya kaynak aktarılmış. Daha sonra İş Bankası hisseleri tekrar CHP’ye geçince bu hisseler de CHP’ye geçmiş. Yani hazinenin 1982’de aktardığı para karşılığı hisseler de CHP’ye geçmiş. Oysa bu hisselerin hazineye intikali gerekirdi. Bu konunun hazine ve Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlıkça soruşturulması gerek.. 12 Eylül’ün bu hukuksuzluğunun ortadan kaldırılması gerek.
İş Bankası’na para transferi Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği eli ile yapılmış. Çünkü, CHP kapatılınca CHP hisselerinin yönetimi, Cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğine geçmiş.. Şimdi Cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin en azından hazineden aktarılan parayı neması ile birlikte geri isteyip, hazineye geri iadesi gerekir.
Hazinenin hakkı hazineye, Diyanet’in hakkı Diyanet’e.. Bana kalırsa, Diyanet’in anayasal statüde özerk bir dini kurum olarak, evrensel bir ümmet birliğinin kurucu önderliği misyonunu üstlenmesi gerekir. Aynı şekilde dini vakıflar ve din öğretimi ile, İş Bankası’nın hilafet fonundan aktarılan hisselerinin de nemaları ile birlikte Diyanet’e devri gerekir.. Yakın gelecekte bir gün İş Bankası’nın yapısının değiştirilerek ribadan arındırılıp, İslam Bankası’na dönüştürüleceğini düşünüyor ve bunun için dua ediyorum. Bugün bu maksatla açılmış devam eden davalar var. İş Bankası binlerce kişi ile davalık.. Yurdun dört bir yanından açılan davalar var. Açılacak olan davalar var.. Bu davaların bir kısmı devlet, bir kısmı vatandaşlarla ilgili. Belki Cumhurbaşkanlığı makamının bunu ele alıp, inceletmesi ve bu konunun gerekirse yeni bir yasa ile çözülmesi gerek. Yeni Türkiye’de, Yeni Anayasa yapılırken, bankası olan parti komedisine de bir son vermek gerek.