Ekonomi

İş Bankası Genel Müdürü Bali: Barış refah getirecek, merak eden Erbil'e baksın!

İş Bankası Genel Müdürü Bali, barış ile birlikte bölgede adeta kader gibi yaşanan fakirlik ve işsizliğin giderilebileceğini dile getirdi ve Kuzey Irak’ta yaşanan değişimi örnek gösterdi.

17 Nisan 2013 16:15

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, çözüm sürecinin bölgeye ve tüm Türkiye’ye huzurun yanında refahın da kapısını aralayacağını belirterek, “Barış geldiğinde ne olacağını merak eden Erbil’e gitsin” dedi.

SKYTURK360 ekranlarında yayınlanan “Gündem Özel” programında Murat Sabuncu ve Aram Ekin Duran’ın sorularını yanıtlayan İş Bankası Genel Müdürü Bali, barış ile birlikte bölgede adeta kader gibi yaşanan fakirlik ve işsizliğin giderilebileceğini dile getirdi ve Kuzey Irak’ta yaşanan değişimi örnek gösterdi. Adnan Bali şunları söyledi: 

\“Çözüm süreci ile birlikte memleketim Gaziantep’in yanında Diyarbakır, Mardin ve Van’ın da yükselen iller olacağını düşünüyorum. Bu şehirler aslında 7-8 bin yıllık tarihiyle ticaret yollarının kesiştiği yerler. Buralarda olağanüstü değişimler yaşanır. Sadece demiryolu bağlantısı bile ticaretin büyümesi açısından çok şey yaratır. Çözüm süreci tersine göçün bile kapısını açabilir. Barış geldiğinde ne olacağını merak eden Erbil’e gitsin.” 

Merkez Bankası’nın 50 baz puanlık faiz indiriminin büyümeye katkı anlamında olumlu bir adım olduğunu dile getiren Bali, ancak Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın 3X5 formülünün hayata geçirilmesinin de mevcut durumda mümkün olamayacağını söyledi. 

Adnan Bali, gençlere İş Bankası’nı tanıtmayı amaçlayan Cem Yılmaz’lı reklam filmlerinin olağanüstü bir başarı kaydettiğini sözlerine ekledi. 

İşte Adnan Bali’nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

 

‘Diyarbakır, Mardin ve Van yükselecek’

 

“Ben çözüm sürecinin esas itibariyle diğer boyutları ile birlikte bankacılık açısından da çok önemli olduğunu düşünüyorum. 30 yıllık çatışma sürecinde bölgede fakirlik adeta bir kader olarak yaşandı; işsizlik daha da önemlisi genç nüfus işsizliği Türkiye ortalamalarının üzerinde. Bu insanların umutlarının diri tutulması çok önemli. Çözüm süreci ile birlikte memleketim Gaziantep ile birlikte Diyarbakır, Mardin ve Van’ın da yükselen iller olacağını düşünüyorum. Bu şehirler aslında 7-8 bin yıllık tarihiyle ticaret yollarının kesiştiği yerler. Buralarda olağanüstü değişimler yaşanır. Sadece demiryolu bağlantısı bile ticaretin büyümesi açısından çok şey yaratır. Çözüm süreci tersine göçün bile kapısını açabilir. Barış geldiğinde ne olacağını merak eden Erbil’e gitsin.” 

“Bölgede Kürtçe call center hizmeti verir misiniz?” sorusu üzerine:

“O piyasada faaliyet göstermeyi kendine hedef olarak koymuş bir bankanın bugünün paradigmalarıyla birtakım sınırlar koyması düşünülemez. Şartlar neyi gerektiriyorsa ona göre faaliyet gösteririz, ona göre hizmet veririz. Bu sürecin de toplu refah anlayışına katkı koyacak bir anlayış olduğunu düşünüyorum.”       

 

‘Kürtçe konuşan personel istihdam ederiz’

 

“İş Bankası olarak kendimizi kamuya ait olmayan en kamusal kurum olarak görüyoruz. İş Bankası, Türkiye’nin popülasyonunu gerek sosyal, gerek ekonomik, gerek kültürel ve demografik gibi birçok unsur bakımından en iyi temsil eden örneklemdir. Bu yönüyle ülkenin vasatının karşılık bulduğu bir bankadan söz ediyoruz. Bunun Kürtçe konuşan personelin istihdamında karşılığını bulmaması mümkün değil. Nitekim Kuzey Irak’ta açtığımız şube için bu kriteri aradık. Bunun gerekleri ne ise onu yapmak durumundayız."

 

‘Merkez’in faiz indirimi olumlu’ 

 

“Merkez Bankası, bu dönemde politika faizinin yanı sıra rezerv opsiyon mekanizması ve faiz koridoru gibi çok zengin yeni politika araçları üretti. Dolayısıyla 50 baz puanlık indirim finansal istikrar açısından farklı komplikasyonları olsa bile bunları giderebilecek, ters yöne de kullanılabilecek araçlar var. Alınan pozisyonun 2013 büyümesinin iyi yönetilmesi açısından olumlu olduğunu düşünüyorum.” 

 

‘Kredi faizlerinde gereğini yapacağız’ 

 

“Piyasa değişkenlerine bağlı olarak faaliyet gösteriyoruz. İster istemez bankaların kredi faizleri de düşecektir. Kredi bizim asıl işimiz. Dolayısıyla kaynağın maliyetindeki düşüşe bağlı olarak biz de gereğini yapacağız. Zaman zaman fonlama maliyetindeki düşüşe orantılı olarak kredi faizlerinin düşmediği tartışması oluyor. Ama hangi fonlama maliyetiyle hangi krediyi kıyaslıyoruz? Vadeler örtüşüyor mu? Aldığınız kredi pozisyonun ilave riskleri yeterince değerlendiriyor mu? Bunlar teknik konular. Ama büyümeyi de olumlu etkileyecek bir kredi politikasının gerekli olduğu anlaşılıyor.” 

 

‘Başçı’nın 3x5 formülü bugün sağlanamaz’ 

 

“Gerçekçi olmak gerekirse, yüzde 20’lik kredi büyümesinin bugünkü koşullarda büyüme ihtiyaçlarımızın üzerinde bir zorlama olacağını düşünüyorum. Bugünkü büyüme ile kredi hacminde yüzde 20’lik büyüme gerçekçi olmaz. Sayın Başçı 3x5 kuralı ile özetlemişti. Bunun dengelerini çok iyi ayarlamak gerekiyor. Bana GSYH’nın yüzde 5’i kadar cari açık ile yüzde 5’lik bir büyüme sağlanamaz gibi geliyor. Yani yüzde 5’lik büyüme için daha fazla bir cari açık gerekecektir. Ara ve yatırım mallarının toplam ithalat içindeki payı yüzde 85’tir, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 65’tir, enerjide dışa bağımlılığımız yüzde 70’tir. Bu tablonun parametreleri reel olarak değiştirilemediği müddetçe, siz büyüme politikalarına vereceğiniz ayarla cari açık sorununu ancak kısa dönemde çözebilirsiniz. Ama uzun vadede yapısal dönüşümün hayata geçirilmesi gerekiyor.” 

 

Erdoğan’ın ‘Faizler yüksek’ açıklaması

 

“Zaman zaman bu tür makro ekonomik değişmelerde belirli periyodlarla yansımaları olabiliyor. Finansal oyuncular kendi projeksiyonları çerçevesinde hareket ediyorlar. Dolayısıyla her an, eş zamanlı gerçekleşmesini beklememek lazım. Ama sonuç olarak ekonomide faizin, fonlama maliyetlerinin ciddi oranda düştüğü ortamda bankacılık sektörünün buna göre pozisyon alması kaçınılmazdır. Aksi takdirde işimizi yapamayız, piyasa dışı kalırız.” 

 

‘Büyümede alt sınır yüzde 4,

üst sınır yüzde 7 olmalı’ 

 

“Büyümeyi yüzde 4 veya üstünde gerçekleştirmeyi başarırken, cari açığın bundan daha fazla olumsuz etkilenmesini önleyecek tedbirlerin alınması gerekiyor. O da büyük ölçüde bankacılık sektörü faaliyetlerinin öncelikli hale getirilmesi ile mümkün olabilir. Geçen yıl kredi büyümesi yüzde 16 olurken, ekonomideki büyüme yüzde 2.2 oldu. Türkiye büyümesinin alt ve üst sınırı var bana göre. Şahsen yüzde 7 ve üzeri büyüme sürdürülebilirlik açısından nasıl sorun taşıyorsa, yüzde 4 ve altı büyümenin de aynı şekilde sürdürülebilir olmadığını düşünüyorum. Unutmayalım ki Türkiye olarak biz geriden geliyoruz. Büyüme iştahımız var. Asıl hüner, makro ekonomik dengeleri bozmadan sürdürülebilir büyümeyi gerçekleştirmek.” 

 

‘Cem Yılmaz reklamı ile gençlere ulaştık’

 

“Cem Yılmaz reklamlarının olağanüstü bir katkısı var. Son derece memnunuz. İlk reklamda yüzde 90 oranında olumlu geri dönüş aldık. İkinci reklamda daha da olumlu geri dönüşler alıyoruz. Bizim burada tarihimiz güvenilirliğimiz liderliğimiz açısından algıda bir eksikliğimiz yok ama dönem içinde yenilikçilik, teknoloji uygulamaları, genç nesile hitap eden algılar açısından geliştirilmesi gereken noktalar vardı. Şu anda bunun Cem Yılmaz ile birlikte sağlanmakta olduğunu görüyoruz."