Dünya
BBC Türkçe

Irkçılığa teşvikle suçlanan "Yahudi Gücü Partisi" İsrail'de iktidar ortağı olabilir mi?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, salı günkü seçimlerde yeniden aday ancak bu kez yarış zorlu geçiyor. Netanyahu yeniden kazansa bile bu kez hükümet ortağı aşırılıklı Yahudi Gücü Partisi olabilir. Parti, ırkçı görüşleriyle bilinen ve tüm Filistinlilerin ülkeden çıkarılmasını talep eden yasa dışı İsrailli örgütün lideri Meir Kahane'den ilham aldığını söylüyor.

07 Nisan 2019 10:16

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, salı günkü seçimlerde yeniden aday ancak bu kez yarış zorlu geçiyor. Netanyahu yeniden kazansa bile bu kez hükümet ortağı aşırılıklı Yahudi Gücü Partisi olabilir. Parti, ırkçı görüşleriyle bilinen ve tüm Filistinlilerin ülkeden çıkarılmasını talep eden yasa dışı İsrailli örgütün lideri Haham Kahane'den ilham aldığını söylüyor.

Haham Meir Kahane'nin adı, suikastinden 30 yıl sonra hâlâ aşırılıkçı sağ politikayla eş anlamlı olarak kullanılıyor.

Kahane'nin dine dayandığını söylediği ve şiddet öğeleri içeren aşırılıkçı sağ hareket, İsrail'de yasa dışı olarak kabul ediliyor.

Kahane, hareketi yasa dışı ilan edildikten sonra yerleştiği Amerika'nın New York kentinde suikast sonucu hayatını kaybetmişti.

9 Nisan'daki genel seçimde, Kahane'nin yasa dışı ilan edilen mirası İsrail'de yeniden canlanabilir.

Çünkü Başbakan Netanyahu, zorlu geçen seçim yarışını kaybetmemek ve yeniden hükümeti kurabilmek için aşırı sağ partilerle işbirliğine gitti.

Netanyahu'nun Likud Partisi'nin seçimde işbirliği yaptığı 3 sağ partiden biri de, Kahane'nin mirasını devralan Yahudi Gücü (Otzma Yehudit) partisi.

Netanyahu, hükümet kurma görevi yeniden kendisine verilirse, bu üç partiye toplam 2 bakanlık sözü verdi.

Seçim anketlerine göre Yahudi Gücü Partisi, Yahudi Evi Partisi ve Ulusal Birlik partisi birlikte oyların yüzde 3.25'inden fazlasını kazanacak gibi görünüyor. Bu da barajı aşıp Meclis'te sandalye almaları için yeterli.

Anketlerin önerdiği gibi Meclis'te sandalye alırlarsa ve Netanyahu hükümet kurmak için yeterli oyu alırsa, hükümette aşırı sağ partili bir bakanın oturması büyük oranda mümkün.

Radikal politikalar

1970'lerde Kahane milliyetçi Kach Parti'sini kurmuş, "gerekirse şiddet kullanarak" tüm Arapların İsrail'den ve İsrail'in işgal ettiği bölgelerden çıkarılması yönünde kampanya yürütmüştü.

1932'de New York'ta doğan Kahane, sağcı paramiliter bir gençlik hareketine katıldı. 1957'de haham oldu.

1968'de militan Yahudi Savunma Ligi'ni oluşturarak silahlı genç üyelerini, çoğunlukla siyahların ve Latin Amerikalıların yaşadığı bölgelere gönderdi.

1971'de, bomba yapma planları yapma gerekçesiyle suçlu bulundu. Şartlı tahliye edildikten sonra aynı yıl İsrail'e taşındı.

1984'e kadar İsrail'de de defalarca tutuklandı, cezaevinde kaldı, ancak nihayetinde kurduğu Kach Partisi, 1984 seçimlerinde İsrail Parlamentosu'na (Knesset) girdi.

Knesset üyeleri Kahane'nin birçok konuşmasını boykot ederek Meclis'i terk etti.

Partiye, ırkçılığı teşvik ettiği gerekçesiyle bir sonraki seçime girme yasağı konuldu.

Ölüm ve öfke

Haham Kahane, 1990'da New York'tayken, Mısır doğumlu bir ABD vatandaşı tarafından vurularak öldürüldü. Ancak takipçileri, fikirlerini yaymaya devam etti.

Cenazesine en az 15 bin kişilik öfkeli bir kalabalık katıldı, "Araplara ölüm" diye bağırdı. Çevredeki dükkanların camlarını kırdılar, yolda geçen Araplara saldırdılar.

Oğlu Binyamin, "Kahane Yaşıyor" isimli bir oluşumun kurulmasına çalıştı ancak bu oluşum da 1992'de yasaklandı. 1994'te babasının kurduğu Kach partisi de "terörist" ilan edilerek yasaklandı.

Binyamin ve eşi Talia, 2000 yılında Filistinli bir grubun pusuya düşürmesi sonucunda hayatını kaybetti.

2001 ve sonrasında "Kahanistler" şiddet içeren eylemlerini yaygınlaştırdı. Nihayetinde ABD Yahudi Savunma Ligi'nin lideri tutuklanarak Kaliforniya'daki bir camiye saldırmak üzere bomba yaptığı gerekçesiyle yargılanarak suçlu bulundu.

2013'e gelindiğinde, Kahane'nin yıllardır fikirlerini yaymaktan vazgeçmeyen takipçileri, Yahudi Gücü Partisi'ni kurdu.

Bugüne İsrail politikasında görece önemsiz sayılan parti, bugüne kadar hiçbir seçimde başarı elde edememişti.

"İsrail'in Ku Klux Klan'ı"

Seçimden önce yakın zamanda oluşturulan Sağ Partiler Birliği, İsrail'de ve yurt dışında gözleri kendisine çevirdi.

İsrailli One TV muhabiri Barak Ravid, Netanyahu'nun bu adımını "İsrailli David Duke'u Knesset'e sokma çabası" olarak değerlendiriyor. David Duke, Amerika'nın beyaz ırkın üstünlüğünü savunan ırkçı Ku Klux Klan hareketinin lideriydi.

Amerikan-Yahudi Forward haber sitesinin köşe yazısı editörü Batya Ungar-Sargon da, Kahanistleri Ku Klux Klan'a benzeterek "Bunlar, Yahudi devletinin, Yahudi bağımsızlığının baskı, etnik temizlik ve İsrail'in Arap nüfusunun katledilmesine bağlı olduğuna inanan David Duke ve Richard Spencer'ları." sedi.

En önemli iki Amerikan-Yahudi kuruluşu olan Amerikan Yahudi Komitesi ve Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi de, Yahudi Gücü Partisi'nin görüşlerinin kınanması gerektiğini, İsrail Devleti'nin kuruluşuna dair temel değerleri temsil etmediğini belirtti.

İsrail Yüksek Mahkemesi de kısa bir süre önce, 'ırkçılık yanlısı yorumları nedeniyle' partinin lideri Michael Ben-Ari'nin 9 Nisan'da yapılacak seçimlere girmesini yasaklamıştı.

Sağ görüşlü partilerin oluşturduğu koalisyonun eş başkanlarından biri olan ve aynı zamanda "gururlu bir homofobik" olduğunu duyuran Bezalel Smotrich de bunun ardından, Netanyahu'yla bir koalisyon kurma şartlarını açıkladı.

Smotrich, yasaları geçirirken parlamentoya Yüksek Mahkeme'nin kararlarını geçersiz kılma yetkisi veren bir kanun da istediğini söyledi.

Netanyahu'nun kumarı

Kudüs'teki İbrani Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Reuven Hazan, bu partilerin hükümete girmesi halinde Netanyahu'nun hayatının daha da zorlaşacağını söylüyor:

"Daha fazla yerleşim birimi inşa etmek için daha fazla para talep edebilirler. Bu da ABD'nin liderliğinde hazırlanan bir anlaşmayı karmaşık hale getirir. Dini amaçlar için de daha fazla bütçe baskısı yapabilirler."

Hazan, "Likud Partisi, radikal partileri koalisyona almanın ne kadar pahalıya mal olacağını anlarsa" bu aşırı görüşlerin Netanyahu'yu onlarla koalisyona girmekten caydırabileceğini de belirtiyor:

"Netanyahu, bu aşırılıkçı sağ görüşlü partilere aslında pek de hayran değil. İdolojik olarak bu partilere çok uzak olsa da, matematik hesabıyla ya onlarla koalisyon yapmak zorunda olduğunun ya da hükümet kurma şansının çok daha az olduğunun farkında."

Kudüs'te İsrail-Filistin meselesi üzerine çalışan gazeteci Noga Tarnopolsky de, Sağ Partiler Birliği'nin seçim barajı civarında gezindiğini ve Netanyahu'nun kumarının tutup tutmayacağının belli olmadığını söylüyor.

Tarnopolsky'ye göre Netanyahu'nun saşırı sağla kurduğu çıkar ilişkisi, muhafazakar olduğu halde bu partilerle ilişkili görünmek istemeyen insanları kendisinden uzaklaştırabilir.

BBC'ye konuşan Tarnopolsky, "İsrail'in güvenliğini merkeze alan ve Batı Şeria'dan vazgeçilmemesi gerektiğini düşündüğü için sağ görüşleri destekleyen; ancak açıkça ırkçı olan ve Yahudi olmayanların ülkede yaşamaması gerektiğine inanan bu gruplarla hiçbir işi olmayan çok insan var." diyor.

'Hayatta kalma savaşı'

120 sandalyeli parlamento için başa baş giden yarışta, Netanyahu güvenlik kartını oynamak zorunda kalıyor. Bunu yaparken de en büyük rakibi olan sol ve merkez partilerin oluşturduğu Mavi ve Beyaz Koalisyonu'nu "zayıf solcular" olarak nitelendirdi, ülkedeki kutuplaşmayı da alevlendirdi.

Bir yandan da Netanyahu hakkında süren yolsuzluk iddiaları var. Başbakan hakkında üç farklı soruşturmanın sonunda iddianame hazırlandı, başsavcının karar vermesi için seçimden sonra Başbakan'ı dinlemesi bekleniyor. Bu sebeple Likud Partisi'nin seçim kampanyası, yolsuzluk soruşturmasının gölgesinde sürüyor.

Hazan, bu sebeple Netanyahu'nun "bunun bir hayatta kalma savaşı olduğunun farkında olduğunu" söylüyor.

İsrail kanunları, görevdeki bir başbakanla ilgili soruşturma açılmasına izin veriyor. Ancak Tarnopolsky'ye göre Netanyahu, bu ihtimali ortadan kaldırmak üzere bir yasa tasarısı hazırlayıp parlamentodan geçirmeye çalışacak.

"Yeniden seçilmesini var oluş savaşı olarak görüyor. Güçsüz bir koalisyon da hükümetine daha fazla istikrarsızlık getirebilir"

Netanyahu kazansa bile, bir yandan mahkemede kendisini savunuyor olacağı için, birçok kişi devlet işleriyle uğraşma yeterliliğini sorgulayacak.

Netanyahu'nun Likud Partisi'nin seçimden zaferle çıkıp çıkmayacağını, sağ partilerin toplandığı koalisyonun parlamentoya girip giremeyeceğini salı günü sandıklar kapandıktan sonra göreceğiz.

Ancak oy oranı çok düşük olan ve görece etkisiz partilere yeni bir nefes veren Netanyahu bize, Haham Kahane'den esinlenen aşırılıkçı sağ partilerin hala hayatta olduğunu ve İsrail siyasetinde hatırı sayılır bir yeri olduğunu gösterdi.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir