UAEA Başkanı Baradey'in önerisi ile Türkiye'de depolanması tartışılan İran uranyumu için yer belli oldu: Küçükçekmece.Burada bulunan Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi yetkilileri uranyumu saklamak için her şeyin hazır olduğunu belirtti.İran uranyumunun Türkiye'de depolanmasına yönelik diplomatik düzeyde görüşme ve tartışmalar sürerken, depolama mevkii olarak 12 milyonluk nüfusun yaşadığı İstanbul'un adres olarak gösterildiği öğrenildi. İstanbul-Küçükçekmece'de bulunan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'na (TAEK) bağlı Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nin (ÇNAEM) İran'ın kabul etmesi
durumunda uranyuma ev sahipliği yapabilecek teknik kapasiteye sahip olduğu belirtildi. Bu konunun Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından da ele alındığı ifade edildi. Referans gazetesinde yer alan habere göre, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, önceki gün İspanya'ya giderken yaptığı açıklamada ABD-İran arasındaki uranyum sorununun çözümü için bir formül geliştirdiklerini ve Tahran'dan konuyla ilgili yanıt beklediklerini dile getirmişti. Küçükçekmece'deki araştırma merkezinin ön plana çıkmasının en önemli nedeni, mevcut durumda bir araştırma reaktörüne ev sahipliği yapıyor olması. ÇNEAM'ın, araştırma reaktörü tesisi bulunması sebebiyle depolama altyapısına sahip olduğu ifade ediliyor. Bir diğer önemli neden ise, bu merkezin olası sabotajlara karşı korunaklı olması. ÇNAEM'in kuruluş amacı da bu uranyumun depolanması ile uyumlu. 1956 yılında kurulmuş olan merkez, nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla ülke yararına kullanılması için her türlü araştırma, geliştirme, uygulama, eğitim ve bilgilendirme çalışmaları yapmakla yükümlü bulunuyor.
Saklanmasının insana zararı olmazÇNAEM yetkilileri, merkezin mevcut durumda 1.2 tonluk ve yüzde 3,5 oranında zenginleştirilmiş söz konusu İran uranyumuna ev sahipliği yapacak kapasitede olduğunu belirttiler. 1.2 tonluk uranyumun saklanmasının herhangi bir ek kapasite inşaatı ya da çalışma gerektirmeyeceğini ifade eden yetkililer, bunun çok geniş bir alanı kapsamayacağını anlattılar. 1.2 tonluk uranyum, ortalama bir kamyon kasasının kapasitesini aşmayacak ölçüde. Nükleer reaktöre girmemiş uranyum aktif hale gelmediği için, radyasyon salınım riski yüksek oranda değil. Konuyla ilgili uzmanlar, böylesi bir depolamanın bir röntgen odasının yayabileceği radyasyondan farklı olmadığını belirterek, özel korunaklı odalarda uranyumun hapsedildiğini ifade ettiler. Bu nedenle insan ve çevre sağlığına da zarar vermediğini anlatan uzmanlar, hiçbir riskin bulunmadığını vurguladılar. Mevcut durumda tıbbi nükleer atıklar da bu merkez içerisinde depolanıyor. Özellikle kanser tedavisinde kullanılan radyasyon içerikli atıklar bu merkez içerisinde uluslararası anlaşmalara uygun olarak saklanıyor.
ÇNAEM sabotajlara karşı korunaklıÇNAEM'i ön plana çıkaran en önemli özelliği ise bir araştırma reaktörünün bulunması. Yani bu merkezde mevcut ortamda zaten uranyum depolama altyapısı mevcut. Bununla birlikte olası sabotajlara karşı da oldukça korunaklı. Çok geniş bir kampüs içinde kurulu olduğu ve yerleşim yerinden de belirli bir mesafe uzakta olduğu için güvenli bir bölge olarak ele alınıyor. ÇNAEM'in kuruluşu ise ABD ile bu konuda yapılan bir işbirliğine dayanıyor. Türkiye, 1955 yılında ABD ile atom enerjisini sivil amaçlarla kullanmada işbirliğini öngören bir anlaşma imzaladı ve 1956 yılında bir araştırma reaktörü kurulması için çalışmalar başlatıldı. Bu tarihte Küçükçekmece Gölü kenarında Başbakanlık Atom Enerjisi Komisyonu kuruldu. 1959 yılında ilk nükleer tesis olan 1 MW gücündeki TR-1 araştırma reaktörünün temeli atıldı ve "Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi" kuruldu. Daha sonra radyoizotop geliştirme amacıyla TR-2 araştırma reaktörü faaliyete geçti.
İran kabul etmezse ne anlama gelir?Uluslararası Atom Enerji Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Muhammed El Baradey'in Türkiye'nin uranyumun depolanmasına ev sahipliği yapma önerisinden önce, gündeme Fransa ve Rusya da gelmişti. Singapur'da düzenlenen Asya Pasifik İşbirliği Forumu (ASEAN) çerçevesinde bir araya gelen ABD Başkanı Barack Obama ile Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev de, İran'ın nükleer faaliyetlerine yönelik bazı açıklamalar yaptı. Medvedev, Obama ile yaptıkları ikili görüşmeler sonrasında İran'ın zenginleştirilmiş uranyumu Rusya'ya göndermesi için İran'ı ikna etme konusunda umutlu olduklarını ifade ederken, Obama ise yapıcı bir yaklaşıma evet denmemesi nedeniyle zamanın tükenmekte olduğunu vurgulamıştı. Uzmanlar ise İran'ın Türkiye seçeneğini de reddetmesi durumunda, herkes tarafından güvenilir olarak gözüken bir seçeneğin kabul edilmemesinin 'çözümsüzlük' algılamasını iyice körükleyeceği ve bu durumun özellikle İran'ı zor duruma sokabileceği yorumunu yaptılar.
Yıldız da Küçükçekmece dediEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, dün Plan ve Bütçe Komisyonu'nun bakanlığın 2010 yılı bütçesi görüşmelerinde verilen arada Türkiye'nin İran uranyumunu depolaması konusundaki soruları yanıtladı. Yıldız, "Teknik açıdan bize yazılmış bir şey yok. Türkiye'nin Küçükçekmece Santrali'nde bunun stoklanabilirliği ile alakalı kabiliyeti var. Küçükçekmece'nin kapasitesi büyük. Bunun tehlikesi, riski yok. Bu, ışınıma girmiş herhangi bir işlem değil. Bu ürün stoklamaya alınacak. O açıdan bunun radyoaktifite tesiri de yok. Önemli olan tarafların bizden yardım istemesi. Biz, buna açık olduğumuzu belirtiyoruz. Siyasi olarak da teknik olarak da açık olduğumuzu belirtiyoruz" dedi.