Gündem

İran Özgür: İmam hatipten mezun olup şeriat getirmek isteyenlerin sayısı az

İran Özgür, Oxford Üniversitesi'nde imam hatip liseleri üzerine yaptığı doktora çalışması hakkında bilgi verdi

16 Eylül 2012 12:31

Oxford Üniversitesi'nde imam hatip liseleri üzerine doktora yapan İran Özgür, İHL'den mezun olup şeriat getirmek isteyenlerin sayısının az olduğunu söyledi. Özgür, "Cafcaf adında mizah dergisi çıkarıyorlar, Elif Şafak okuyorlar, Yalın dinliyorlar. Gittikleri film, okudukları kitap, dinledikleri müzik arasında fark yok" dedi.

Milliyet gazetesinden Miraç Zeynep Özkartal'ın "İmam Hatiplere ağır misyon yükleniyor" başlığıyla yayımlanan (16 Eylül 2012) İran Özgür söyleşisi şöyle:


İmam Hatiplere ağır misyon yükleniyor


İmam Hatip liseleri nedir, ne okutulur, kimler gider... Bu eğitim İslami harekete katkıda bulunur mu? Bu soruları Oxford’da İmam Hatip liseleri üzerine doktora yapan İren Özgür Milliyet için cevapladı.

İmam Hatip’ler 15 yıl aradan sonra ortaokula öğrenci almaya başladı. Başbakan pazartesi sabahı yeni öğretim yılının açılışını Denizli’de bir İmam Hatip Lisesi’nde yapacak. AKP Muğla milletvekili Ali Boğa, “Bütün okulları İmam hatip yapma şansını yakaladık” dedi. Peki İmam Hatip Liseleri nedir, ne okutulur, kimler gider, aldıkları eğitimi ne şekilde kullanırlar, bu eğitim İslami harekete katkıda bulunur mu?

Bu soruların cevabı İren Özgür’de... Özgür Üsküdar Amerikan Lisesi’ni bitirdikten sonra Princeton’da lisans yaptı, doktorasını Oxford’dan aldı. Doktora calismasinin konusu ise İmam Hatip Liseleri’ydi.

Bu çalışmayı yapması kolay olmadı. Milli Eğitim Müdürlüğü’nden izin almakta epeyce zorlandı. Onu dışarıya bilgi kaçırmakla, ajanlıkla suçlayanlar bile oldu. Sonunda İstanbul’daki Imam Hatip Liseleri icin izin aldi. Derslere girdi, İmam Hatip Liseleri (İHL) ile ilişkisi olan herkesle; mezunlarla, öğretmenlerle, velilerle, sivil toplumda ya da belediyelerde çalışan İHL mezunlarıyla, yazarlarla, çizerlerle konuştu. İmam Hatiplerle ilgili sorulara cevap aradı.


-  Başbakan pazartesi günü yeni öğretim yılını Denizli İHL’de açacak. Bunu nasıl okuyorsunuz?

Başbakan ve yakın çevresinin mezun olduğu İHL’ler ile şimdiki İHL’ler bir değil. Okullar ciddi anlamda kan kaybetmiş durumda. Başbakan serin kanla “İHL’ler ne şekilde değişti ve şu anki performansları ne?” diye sorgulamadığı için okullara içi doldurulamayacak bir misyon yüklüyor.


-  Sizin izlenimleriniz ne İmam Hatipler’den?

Bir defa İmam Hatipler korkulacak okullar değil. Söylendiği gibi şeriat yuvaları da değil.


‘İHL rejimi tehdit etmez’


-  Onları rejime bir tehdit olarak gören laik kesim haksız mı?

İHL’den çıkıp da şeriat getirmek isteyenlerin sayısının az olduğunu söyleyebilirim. Ama İHL’den mezun olup Türkiye’yi dindarların daha rahat yaşayabilecekleri bir ülke haline getirmeye çalışanların sayısı çok. Bu, laik kesimi ne şekilde etkiler? İleride Cuma günleri tatil olabilir. Ramazan’da açık lokanta bulmakta zorlanılabilinir. Ama rejimi tehdit eden oluşumlar olduklarını düşünmüyorum.


-  Düz liselerle İHL’ler aralarında nasıl farklar var?

Bu okullara girdiğinizde, duvarlarda Kuran’dan ayetler, hadisler ve Esma ül Hüsnalar görüyorsunuz. Atatürk posteri yok mu? Var. Bazı okullarda büstü de var. Ama genel olarak dini bir atmosfer hissediyorsunuz.


-  Kitapta aktardığınıza göre bir öğretmen “düz liseyle İHL arasındaki tek fark başörtüsü” diyor. Öyle mi gerçekten?

Hayır. Tek fark o değil. Kadın hocaların çoğu kanunen kapalı olmamaları gerektiği halde kapalı. Göz yumulan bir kapalılık bu. Onun haricinde kız öğrencilerin hemen hepsi kapalı. Sadece Kuran dersinde kapalı olmalarına izin var, ama bu da göz yumulan bir durum. Kapalı olmayanlar da henüz birinci sınıftakiler. Onlar da bakıyorsunuz bir müddet sonra diğer arkadaşlarından farklı olmamak için kapanıyorlar.


-  Peki Gülen okullarıyla aralarındaki fark ne?

O okullarda İHL’lerde olduğu gibi dini bir müfredat mevcut değil. En ciddi fark o. Çocuklarını İHL’lere yönlendirenler, dini hassasiyetleri olan aileler. Çoğunluğun ailesi, dini hassasiyetlerine saygı duyan ve bunları korumak isteyen siyasi partilere oy veriyorlar. Böyle bir ortamda büyüyen çocuklar bunlar. Okullara belli bir din bilgisi ile geliyorlar. Çoğu Kuran okumayı biliyor. Okullarda da dini hassasiyetleri destekleyen bir atmosfer var. Çoğu okulun ya içinde ya da bitişiğinde bir cami var. Her okulun içinde mescit, dua odaları var. Öğrencilerin hemen hemen hepsi öğle namazına gidiyor. Tuvaletlere giriyorsunuz, abdest almak için ayrı musluklar var. Hayat ona göre çerçevelenmiş. Ne oranda dindar olursan ol, ibadeti kolaylaştıracak düzenlemeler var.


-  Okulların fonksiyonları değişti diyorsunuz. Nasıl bir değişim bu?

Bu değişim 1970’lerin başında başlamış, değişik hükümetlerle devam etmiş. 1983’da bir değişiklik var, sonra da 28 Şubat’tan sonra. Din adamı yetiştiren okullar olmaktan çıkmışlar, dinini bilen fakat başka bir mesleği icra eden insanlar yetiştirmeye başlamışlar. Bu yüzden 90’larda İHL’lerde okuyanlarla konuştuğumda, aralarında neredeyse imam olan bir kişi yoktu. İş dünyasına girenler, avukat olanlar, bürokraside yer alanlar çoğunluktaydı. Ama bu konuştuğumuz, 80‘ler ve 90’larda mezun olanlar için geçerli. Sonra 28 Şubat oluyor, katsayı konuyor ve çok şey değişiyor.


-  Katsayı kararının nasıl bir etkisi var?

Katsayı İmam Hatipleri öldürmüş. Çünkü o dönemde kimse çocuğunu imam ya da hatip olsun diye göndermiyor İHL’lere. Din bilinci olsun, ama başka bir meslek de edinsin diye gönderiyorlar. Katsayı kararından sonra özellikle başarılı çocukları İHL’lere göndermemeye başlıyorlar. Onları düz liselere yönlendiriyorlar. Ama ne oluyor? Özel din hocaları çıkıyor ortaya.


-  Yani devlet dini eğitimi kontrol etmek için kurduğu okulları zayıflatırken aslında korktuğunu yapıyor ve din eğitimini kontrolünden çıkarıyor.

Evet. Katsayı amacına ulaşamamış bir karar. Ters tepmiş. İyi öğrenciler düz liselere gidip, özel din hocalarından dinlerini öğrenmeye başlamışlar. İHL’lerde de, kapalı olmak isteyip türbanla başka okula gidemeyeceğini bilen kızlar kalmışlar.


- İHL’lere kız öğrencilerin alınması görece yeni, çünkü imam olma seçenekleri yok. Ama kız öğrenci oranı erkeklerden daha yüksek. Nedeni bu mu?

Bir bakıyorsunuz 1998-99’da yüzde 30’larda olan kız öğrenci oranı şimdi yüzde 60’larda. Hatta bazı okullarda yüzde 80’lerde. Kız öğrenciler katsayı ve başörtüsünden dolayı üniversiteye gidemeyeceklerini düşünüp erkenden nişanlanıyorlar. Son sınıf öğrencilerinin çoğunun ellerinde söz yüzükleri gördüm. Katsayıyla öğrencilerin idealleri kaybolmuş durumda. Gidecek başka yeri olmadığı için İHL’yi seçmiş olan çok öğrenci tanıdım.


‘Nesiller arasında fark var’


-  Gelen öğrenciler kendi istekleriyle mi geliyorlar, aile baskısıyla mı?

Nesiller arasında fark var. Eskiden, ortaokullar açıkken, çoğu öğrenci bu okullara ailelerinin yönlendirmeleriyle geliyorlardı. 8 yıllık ilköğretim sonrası, ortaokullar kapandı, öğrencilerin İHL’lere başlama yaşı 14-15 oldu. Öğrenciler daha bilinç sahibi oldular. Buna rağmen, yüzde 60 civarı öğrenci okullara ailelerin tesiri ile yöneliyorlar. Ben kendim gelmek istedim diyenlerin çoğu kız ve kapalı. Ellerinde seçenek yok. Erkeklerde de İHL’yi seçtim diyenler başka okula giremeyenler. İHL’lerde kızların çoğunlukta olması, ilginç dinamik oluşturmuş. Kızlar çok daha söz geçiren kesim. Erkeklerde azınlık psikolojisi var; kulüp başkanları, sınıfta daha çok söz alanlar kızlar.


-  İHL mezunları arasında din adamı olanların oranı ne?

Yüzde 10-15 arası. Bu oran katsayı kaldırılmadan evvel bir miktar yükselmişti. Ama bu yükseliş, din adamı olmak istemekten çok üniversitede girebildikleri tek yerin ilahiyat fakülteleri olduğundan.
 

Müslümanca bir mizah dergisi


-  Sizi en çok şaşırtan ne oldu?

İHL mezunlarının önayak olduğu bir mizah dergileri var: Cafcaf. Leman’dan, Penguen’den değişik bir dergi. Müslümanca bir mizah yapıyorlar. Açıklık yok. Din artık konuşulan bir olgu haline geldiği için dindarlar birbirlerini eleştirmekten çekinmemeye başladılar. Artık laik kesime karşı birlik olarak görünmelerine gerek kalmadı. O yüzden birbirlerini tiye alıyorlar.


- Akranlarıyla gündemleri ortak mı?

Son derece. Elif Şafak okuyorlar, Yalın dinliyorlar. Gittikleri film, okudukları kitap, dinledikleri müzik arasında fark yok. Ancak İHL’liler kendilerini kullandıkları kelime haznesiyle belli ediyor. Herhangi bir şeye başlamadan besmele çekiyorlar, yemekten kalkarken elhamdülillah diyorlar. Düz liseliler belki Hekimoğlu İsmail’in kim olduğunu bilmiyorlar. İHL’liler hem onu hem de Elif Şafak’i biliyorlar. Bir de benim düz liselilerde görmediğim bir hissiyatları var: Toplumun sorumluluğunu taşımak.
 

‘İHL’nin o çağa dönmesi zor’


- Ak Parti milletvekili Ali Boğa, “Bütün okulları İHL’ye dönüştürme şansı yakaladık” dedi. Bu çabayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu okullarda çok zaman geçirmiş biri olarak bunun yararlı bir çaba olduğunu düşünmüyorum. Romantik bir şekilde o altın çağı yad ediyorlar ama İHL’leri o çağa döndürmek zor. Başbakan “dindar bir nesil” yetiştirmek istediğini söyledi. Dindar neslin sadece İHL’lerden çıktığını düşünüyor. Halbuki böyle bir şey yok. Dindar nesli düz liselerde de yetiştirebilirsiniz. Ben nice şeriatçıyım diyen kişiyle tanıştım, İHL ile uzaktan yakından bir alakaları yok.


-  İHL’leri politikaya bu kadar yakın  tutan ne?

Öncelikle Recep Tayyip Erdoğan ve yakın çevresinin İHL’li olması. İnsan okuluyla övünür, Başbakan da övünüyor. Ve rol model oluyor. Bir de yurda yayılmış çok kuvvetli bir ağları var. İHL’ler için çalışan sivil toplum örgütleri var. Bu sivil toplum örgütlerinin siyasi partilerle ilişkileri mevcut. Bu kuvvetli ağ ve dayanışmadan ötürü politikaya bu kadar yakınlar, bu kadar yakın gözüküyorlar.