Gündem

İnternet gazetecileri sansürü tartıştı

CNN TÜRK'te yayınlanan "Medya Mahallesi" programında internete sansür, ÖSYM ve kaset skandalları konuşuldu.

09 Mayıs 2011 03:00

T24 - CNN TÜRK'te yayınlanan "Medya Mahallesi" programında internete sansür, ÖSYM ve kaset skandalları konuşuldu. Ayşenur Aslan'ın sunduğu programa İnternet Medyası Derneği Başkanı Hadi Özışık ve T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın konuk olarak katıldı. Programın en dikkat çekici bölümü ise kaset üzerinden yapılan siyasetti...


VİDEO İÇİN TIKLAYINIZ


İnternethaber Yayın Grubu Yönetim Kurulu ve İMD Başkanı Hadi Özışık ile T24.com.tr sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın, Ayşenur Arslan'ın sorularını yanıtladı.

Atatürk'e hakaretin yapıldığı, çocuk istismarının yer aldığı sitelere uygulanan kapatma kararını sansür olarak görmediğini ifade eden Hadi Özışık, 'Atatürk'e hakaret eden site yayında kalmamalı' dedi.

Doğan Akın ise, internette uygulanan sansürün 'Siyasi bir karar' olduğunu belirtirken 'Demokratik ülkelerde böyle bir durum söz konusu olamaz' diyerek tepki gösterdi. 

Bazı sitelere uygulanan kapatma cezasının 'Kaset görüntülerini' yayınlayan sitelere de uygulanması gerektiğini vurgulayan Ayşenur Arslan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konudaki tavrını da doğru bulmadığını ifade etti.

İnternet Medyası Derneği Başkanı Hadi Özışık ise medyanın 'Kaset siyaseti' tepkisine, 'Başbakan'ın bu tavrı çok çirkin' sözleriyle tercüman oldu.

Doğan Akın, tepkisini 'Menderes'in siyasi çizgisinden geldiğini söyleyen Erdoğan, Menderes'in özel yaşamı yüzünden Yassıada'da neler çektiğini unutmamalı' sözleriyle dile getirdi.

İşte programdan satırbaşları;


İnternette sansür var mı?

Ayşenur Arslan: Bir fotoğraftan açacağız konuyu. Atatürk'ün bir sözünü asmış Hadi Özışık duvara... 'Gazeteciler gördüklerini, düşündüklerini ve bildiklerini samimiyetle yazmalıdırlar' diyor yazıda. Epeydir bunu yapmak cesaret ister oldu Türkiye'de... Sayın TİB Başkanı Tayfun Acerer'in karşısına porno çıkıyormuş internet medyasında... Nerede çıkıyor bu? Bir anlatır mısınız?

Hadi Özışık: Tayfun Acerer'le ilgili Mehmet Yılmaz bir yazı yazmış. Sanki Acerer internet bilgisinden yoksunmuş gibi bir yazı kaleme almış. Aslında internet konusunda oldukça bilgili bir isim. İnternetle ilgili faydalı işler yapan bir isim. Ama Tayfun Bey'in neden böyle bir ifade kullandığını bilemiyorum.

Ayşenur Arslan: Porno siteler bile değilmiş... Bir siteye giriyormuş ve porno malzemesi çıkıyormuş karşısına...

Hadi Özışık: Bazı sitelere giriyorsunuz ve size bir link geliyor... O linke tıklayınca karşınıza 10-15 tane istenmeyen görüntüler çıkıyor karşınıza. Bazı linkler vardır, mesela Facebook'ta da gördüm. Onları tıklamamak lazım...

Ayşenur Arslan: Acaba pornodan kasıt bikinili bir kadın mı? Muhafazakarlık düzeyi başka bir alana taşındığı için... Acaba yanlış mı anlıyoruz?

Doğan Akın: Aslında Tayfun Acarer tam anlamıyla bam teline dkunmuş meslenin. Tüm tartıştığımız yasakların temeline değinmiş.

Ayşenur Arslan: Diyelimki çocuk pronosu dünyada ciddi bir suç: Oraya tıklayan kayda geçiyor. Daha muhafazakar bir bakış açısıyla, şu da yasak bu da yasak diye bir anlayış dünyada yok. Şimdi Acerer'in bahsetitği gibi bir sansür var mı? İşte ekşisözlük sehven olmuş, öyle değildi diye mi düşünmeliyiz?

Hadi Özışık: Şimdi karşımızdaki yasaya göre bir çok site kapatıldı. Buna sansür diyeceksek bu sansür. 5651 sayılı yasada çocuk istismarı, Atatürk'e hakaret, bir takım suçlara karşı çıkarılmış bir yasa var. Ben bunlara şahsım adına sansür demiyorum. Çünkü Atatürk'e hakaret eden site yayında kalmamalı. 5651 sayılı yasaya göre adamı sen uyarıp da içeriği çıkar dersen çıkarırlar. Kemal Kılıçdaroğlu'nun avukatları az daha Facebook'u kapattırıyordu. TİB Başkanı Fethi Şimşek buna direndi ve itiraz etti. İçeriği çıkarttıralım dedi. Kılıçdaroğlu'nun avukatları itiraz ettiler. Ve Fethi Şimşek şimdi yargılanıyor.

Doğan Akın: Ben bu açıklamalardan tatmin olmuyorum. Bu yasadaki bir hüküm hiç bir demokratik ülkede kabul edilemez. Hiç kimse beni bu konuda ikna edemez. Bu siyasi bir karardır. Ben dün Yargıtay'ın iki kararına baktım. O kadar çok karar var ki müstehcenliğin ne olduğu konusunda. Sene 1996'da şu başlığı tartışmış Yargıtay, 'Kadın değil felaket, aman tanrım bu ne güzellik'... Şimdi yerel mahkeme bu başlığı müstehcen bulmuş ve cezalandırmış. Ancak beraat çıkmış. Bu kadar tartışmalı bir meseleyi bir bürokrata veriyorsunuz ve Yargıtay kararı olmadan kapatıyorsunuz. Müstehcenlik gibi meselerde kriter şudur, yayının bütününe bakarsınız.



Kaset siyaseti

Ayşenur Arslan: Böyle bir meseleye kafa yorum, üzerinden yasaklara suçlamalara giden anlayış, siyasi ve otorite olarak şu kaset meselelerine hiç dur demir. Bunları yayınlayan internet sitelerine bir kapatma kararı uygulanmıyor. Bir internet sitesinde kaset yayınlanırsa bunu yayınlamak suç olmayak mı? Burada tuhaflık yok mu? O vekilin ne yaptığı ailesini, yakınlarını ilgilendirir. Ya da siyasi parti liderini ilgilendirir. Bunun bir internet sitesinde yayınlanması kadar müstehcen bir şey düşünebiliyor musunuz?

Hadi Özışık: Aslında ona dur deniyor... Deniz Baykal'ın kasetiyle ilgili hemen kapatma kararı verildi. O kasetlerin ertesi gün izlenmesi engellendi. MHP'lilerle ilgili kasetlere baktığımızda, o adresler kapatıldı. Sonrasında bir başka site açıldı ve son kasetler orada yayınlandı. Bu tür şeylerin önüne geçmek pek mümkün olmuyor. Aslında yapılması gereken diğer internet sitelerinin bunlara alet olmaması. O kasetler İnternethaber'e geldi. Yayınlar mısınız dediler.

Ayşenur Arslan: Sana geldiğine göre nereden geldiğini biliyorsunuz. Bunu istihbaratın bilmemesi mümkün mü?

Hadi Özışık: Bunların IP numaralarıyla tespit mümkündür.

Ayşenur Arslan: Baykal'ın kasetini nerden geldiğini biliyor musunuz?

Hadi Özışık: Hayır bilmiyoruz. Bu mailler doğru değildir... Biz IP numarası versek de bunların tespiti mümkün görünmüyor. MHP kasetleri de bize sahte maillerle geldi. Bazen internette öyle detaylar oluyor ki... Sanki o mail size Hadi Özışık'tan gelmiş gibi... Etiğin ötesinde internet medyası bu işi sahiplenmemeli... Bizler ancak haber yapıyoruz... Yeni bir kaset çıktıysa, biz bunun adiliğini yazabiliyoruz.

Ayşenur Arslan: Acaba siyasetçi bunu kullanırsa, siz kullansanız ne olur kullanmasanız ne olur? Eğer bu bir siyasi malzeme yapılırsa ne yapabiliriz ki?

Doğan Akın: Bu konunun iki adımı var... Bu yayınların tespit edilmesi çok zordur. Bir kere yayına sokmak önemlidir. 1 saat yayında kalsa yeterlidir. O yayının sokulduğu ağı tespit etmek çok zordur. Menderes de evlilik dışı ilişkisi nedeniyle yargılandı. Bence AK Parti'nin bu işin çok fazla muhasebesini yapması lazım. Bu kasetlerin yayınlanmasıyla ilgili sonuçlara da kayıtsız kalınmaması gerekiyor. Mesela Deniz Baykal istifa etti. Türkiye'de sadece Başbakan'ı yasadışı takip etmek suçtur gibi bir manzara çıkıyor ortaya. Anayasal bir haktır özel hayatın gizliliği. Bence burada iderenin bu yasadışı kayıtları takip etmemesi için bir siyasi irade konuyor ortaya. AİHM'de bunlar Türkiye'ye ciddi mahkumiyetler olarak dönecek.


Başbakan'ın kaset siyaseti yapması son derece çirkin

Hadi Özışık: Başbakan'ın kaset siyaseti yapmasını son derece çirkin buluyorum. Bu iğrençliğin siyasi meydanlarda kullanılmaması gerekiyor. Başbakan'ın o kasetlere tepki koymalıdır. MHP'ye yönelik saldırı Başbakan tarafından kınansaydı partisine artı puan kazandırabilirdi. MHP'de bu insanlar gayri ahlaki insanlar partide zaten barınmadı, barınamayacak. Zaten MHP Lideri gerekli harekatı yaptı.

Ayşenur Arslan: Bir eski AKP'li bakanın evli olduğu halde sekreteriyle ilişki yaşadığı ve çocuğu olduğu, vekilin eşinin de Emine Erdoğan'a gidip dert yandığı söylenir... Ama ismi verilmez...

Hadi Özışık: Yok yok ismi açıklandı...

Ayşenur Arslan: Şunu kastediyorum, Deniz Baykal veya Kemal Kılıçdaroğlu bunu çıkıp dile getirmedi...



Gazetelerden notlar

Ayşenur Arslan: Kaset meselesi bir çok köşe yazısında yer almış. Menderes meselesini yazmış Fatih Altaylı köşesinde... En ilginç köşe yazısı da Akif Beki'den gelmiş. İlahiyatçılara sormak lazım diyor. Şimdi gazeteler bir kaç not paylaşalım. ÖSYM meselesi var mesela farklı bir yerlere gidiyor... Hürriyet gazetesindeki manşet 'Mısır'da Kamilla yangını' diye... Biraz magazin soslu olmuş ama aslı son derece vahim... Manşetteki fotoğraf Madımak katliamını andırıyor. Mısır'da aslında Hristiyanlarla bir gerilim var. Bu gerilimin böyle yangınlara dönüşmesi... 



ÖSYM'ye öfke

Vatan'ın manşetinde de ÖSYM'den gece pardon telefonu var... 30 öğrenci YGS sonucuna itiraz etmiş. Gece 22'de ÖSYM'den telefon gelmiş ve cevap kağıdınız deformasyona uğramış, düzelttik demişler. Düzeltmelerden çıkan sonuca göre 250 puan farklar var arada... Bu nasıl olmuş çok şaşırtıcı. Nasıl bir defarmasyon bu? Şimdi her genç itiraz edecek...

Hadi Özışık: Bence her gencin itiraz etmesi lazım. ÖSYM'yi yöneten kişi yanlış olduğu için itirazlar belki oradaki yanlışı düzeltir diye düşünüyorum ben.



Vali günü kurtarmış

Ayşenur Arslan: Habertürk ve Milliyet'te bir araştırma var. Halk Ali Demir gitsin diyor... Bunun hemen altında Habertürk'te 'Siyanür Paniği' haberi dikkatimi çekti... Yetkililer risk yok dedi ama. Bal gibi var... Sayın Vali, 'Ne zaman yağmur yağacağını Allah bilir' dedi. Allah aşkınıza bu konuda yorum yapar mısınız? Bir Sayın Vali bu açıklamayı nasıl yapar? Yağmurdan olmuş...

Hadi Özışık: Günü kurtarmak için başvurulan bir ifade. Yağmuru tamam Allah biliyor ama... Bir hafta önceki hava durumunu veriyor meteoroloji...


ÖSYM skandalı seçmenin kamplaşmasını bozdu

Ayşenur Arslan: Siz halkın nabzını çok daha kolay tutuyorsunuz. Halkta bir kamplaşma mı var? Nedir durum.

Hadi Özışık: Siyasetçinin meydandaki tavrı seçmene de yansıyor. İnternet okurları iki keskin kutba bölünmüş durumda. Bazen şöyle mesajlar geliyor: Ben AK Partili değilim ama... diyen mesajlar geliyor bazen ama geneli kamplaşmış durumda.

Doğan Akın: Özellikle ÖSYM skandalı gibi konularda bu kamplaşma görünmedi. Okur hükümetin tavrını hiç bir şekilde desteklemedi.

Hadi Özışık: Biz Muhalefet.com diye bir site açtık. Orada bir yorum gelmiş. ÖSYM başkanının mektupları hakkında diyorki okur; 'ÖSYM Başkanı PTT'de çalışsın'... Kılıçdaroğlu mesela bir söylem buldu diye konuştu meydanlarda. Bence siyaset böyle yapılmalı, bu karşılık buluyor çünkü.