T24 - “İnternet Andıcı” davasının sanıklarından 6’ncı Kolordu Komutanı Korgeneral Mehmet Ersöz’ün 15 Haziran 2011’de savcılığa verdiği ifadede “İnternet Andıcı” olarak bilinen belgenin hazırlanması için emri dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’dan aldıklarını söylediği ancak bu andıçla karar aldıkları 4 tane internet sitesini faaliyete geçirmediklerini söylediği iddia edildi. Ersöz’ün, 14 Nisan 2009’da “İnternet Andıcı”na onay alırken yaptıkları incelemede bu sitelerin hayali isimlere kayıtlı olduğunu fark ettikleri, yasaya aykırı olduğunu görüp 5651 sayılı yasa gereğince kurmayı planladıkları 4 siteye şube müdürlerinin gerçek isimleri ile kaydolmasını öngördüklerini ifade ettiği de ileri sürüldü.
Hiyerarşik yapı belirliyor
İddianamede Dursun Çiçek’in de, Haziran ayında verdiği ifadesinde Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi Başkanlığı’nda yayın yapan internet sitelerinin içeriğinin ve denetiminin hiyeraişik yapıdan onay alındıktan sonra belirlendiği ve bu sitelerin içeriğinden görevli kişilerin sorumluluğunun olduğunu söylediği öne sürüldü. İddianamede, “Çiçek hakkında daha önce dava açıldığından hakkında yeniden iddianame düzenlenmemiş ise de; Başsavcılığımızda yapmış olduğu savunmalarda haklarında iddianame düzenlenen şüphelilerin örgütsel konumları ve eylemleri belirgin hale gelmiştir” ifadesi kullanıldı.
Hasan Iğsız haberdardı
İddianamede, Dursun Çiçek’in bu internet sitelerinden 1 numaralı sanık emekli Orgeneral Hasan Iğsız’ın haberinin olmamasının mümkün olmadığını söylediği de öne sürüldü. Çiçek’in ifadelerinden yola çıkan savcı, “Madem bu internet içerikleri sakıncalıysa ve kendisinin sorumlu olduğu dönemde kurulmuşsa, niçin diğer görevlilerin kendi sorumlulukları döneminde bu haberleri kaldırmadıklarını, aynı şekilde Genelkurmay Başkanlığı’ndaki sistem dahilinde onay alınmadan bu haberlerin sitelerde yayınlanmasının mümkün olmadığını, yani bu haberlerin yayınlanmasının hiyerarşik yapı içerisindeki kendi üstündeki komutanların bilgisi ve onayı içerisinde gerçekleştiğini, bu komutanların bu sitelere girip kontrol ve müdahale etme yetkilerinin olduğunu, aynı yetkiyi kendisinin de proje subayı ve site yöneticisi olan sivil memur üzerinde kullanabildiğini belirtmiştir” dedi.
Gülen belgeleri imha edilmiş
İrtica İle Mücadele Eylem Planı’nın basında yer almasından sonraki haftada Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nda rutinin dışında evrak imhası yapıldığı belirtilen iddianamede, bu iş için Cuma günü mesaiden sonra personelin çağırıldığı ve geç saatlere kadar imha işleminin devam ettiği vurgulandı. Tanık olarak ifadesi alınan Veysel Özışık’ın “Şube müdürü tarafından haftalık faaliyetler klasörünü kontrol ederek İrtica, Fetullah Gülen gibi ibarelerin geçtiği dokümanların araştırılarak imhasının emredildiği” şeklindeki beyanlarına dikkat çekildi.
Yanlış yönlendirmek istediler
İddianamede “Hasan Iğsız’ın sorulan birçok sorunun cevabının Genelkurmay’dan istenilmesi gerektiği yönündeki beyanları, diğer şüphelilerin yapılan faaliyetlerin emir komuta içerisinde gerçekleştiğini belirtmeleri, andıçta parafesi olan şüphelilerin andıcın emir komutaya uygun olarak hazırlandığını belirtmelerinin, söz konusu gayri hukuki çalışmaları TSK’nın rutin işlemleriymiş gibi göstererek bunların gayri hukuki olmadığı yönünde hem adli birimleri hem de kamuoyunu kasıtlı olarak yanlış yönlendirmek istedikleri kanaatine varılmıştır”denildi.