Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu (Sincan Cezaevi) ile ilgili haberlerde geçen şiddet iddiaları üzerine, Türkiye İnsan Hakları Kurumu konuyu res’en inceleme kararı alarak, araştırmayı tamamladı ve raporunu yayımladı.
Rapora göre Türkiye İnsan Hakları Kurumu, oy birliği ile aldığı kararla Sincan Cezaevi’nde çocuklara karşı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. Maddesi ile Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 37. Maddesi’nde koruma altına alınan işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar verildi.
Kurulun verdiği kararda, cezaevi idaresinde gözetilmesi gereken ulusal ve ulusal üstü standartlara dair de önemli tespit ve tavsiyelere yer veriliyor.
Daha önce takipsizlik kararı verilmişti
Didem Açar'ın EdessaTV'deki haberine göre, Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan çocuk tutuklu ve hükümlülerin 01.01.2014 tarihinde infaz ve koruma memurları tarafından darp edildikleri, zorla soyularak arandıkları, tek kişilik hücrelerde tutulmak suretiyle tecrit edildikleri ve kelepçelendikleri; bu tür uygulamaların diğer kurumlara nakiller sırasında da sürdürüldüğü iddialarından yola çıkarak başlayan soruşturmada ise daha önce takipsizlik kararı verilmişti.
Çocukların gardiyanlara yönelik yaralama, hakaret ve tehdit suçlamalarını soyut olarak nitelendiren Sincan Savcılığı, kararın gerekçesinde ise “Çocukların isyanı orantılı güç kullanılarak bastırılmıştır” dedi.
Savcılık çocukların yüzündeki ve vücudundaki izlerin arbede sırasında oluştuğunu öne sürerken, çocukların ailelerinin şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada ise kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
TBMM İnsan Hakları Komisyonu:
İddialar gerçeği yansıtmıyor
Ayrıca TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun da bu iddialar üzerine 06.01.2014 tarihinde kurumda inceleme yaptığı ve kurum hakkındaki iddiaların gerçeği yansıtmadığı yönünde açıklama yaptığı biliniyor.
İhlaller açıklandı ve öneriler sunuldu
Türkiye İnsan Hakları Kurumu bugün web sitesinde de yayımladığı raporda yürüttüğü incelemede olayın geçtiği dakikalara dair toplamda 7 saatlik görüntülerin incelendiğini belirtti. İncelenen bu görüntülerden yola çıkılarak hazırlanan raporda “zor kullanma yetkisinin aşıldığını düşündürecek tekme ve yumruk atma, sandalye fırlatma, bilek bükme gibi davranışlar ile zor kullanma yetkisinin kullanılmasını gerektirecek bir durum yok iken, kolların acı verecek biçimde arkaya bükülerek yürütme gibi, bilekleri sıkacak biçimde kelepçe takmak ya da müşahede odasında kelepçe takmak gibi İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 3. Maddesinin ve TCK 94. maddesinin ihlali niteliğindeki davranışların görüldüğü durumlar üzerinde özenle durulmalıdır” denildi.
İhlallerin ispatı da devlet tarafından yapılmalı
Kararda dikkat çeken bir de ayrıntı yer aldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi devlet görevlilerinin ve yetkililerinin kontrolü altında bulunduğu sırada yaralanan kişiler hakkındaki iddiaların meydana gelip gelmediğinin ispatının da yine devlet tarafından yapılması gerektiğine işaret ediliyor.
Sincan Cezaevi ile ilgili raporda neler var?
Raporda yer alan bilgilere göre, Sincan Cezaevi’nde yaşanan olaylar sırasında cezaevi yönetiminin yeterli donanıma sahip olmadığı, bu durumun arbedeyi büyüttüğü, personel için de risk oluşturabilecek şekilde diğer tutuklu çocukların da olaya müdahil olabilecek serbestlikte olduğu ifade ediliyor.
Benzer bir durumun tekrarının önlenmesi adına önerilerin de yer aldığı rapora göre, olayın olduğu gün arbede sırasında, diğer koğuşların kapılarının açık olması nedeniyle diğer çocuklarında olaya karışabilecek yakınlıkta olmasının olayın büyümesi adına risk taşıdığı belirtiliyor.
Raporda çocukların cezalandırıldığı düşüncesine yol açan tutum ve davranışlardan da bahsediliyor. En üst amirin yetkisi olmaksızın çocuklara takılan kelepçenin, süngerli oda da takılı kalması bu düşünceye iten nedenler arasında sunuluyor.
Raporda kamuoyuna yansıyan iddialar arasında yer alan çocukların doktorda muayenelerinin ve tespitlerinin tam yapılmadığı iddiaları ile ilgili olarak ise sevk edildikleri hastanede çocukların muayenelerini yapıldığı fakat raporlarının İstanbul Protokolüne uygun tutulmadığı, ilgili kısımlarının ya boş bırakıldığı ya da eksik doldurulduğu belirtiliyor.
Olaylara müdahale sırasında gaz kullanıldığı iddialarının ise raporda araştırıldığı belirtilerek, iddiaların gerçeği yansıtmadığı ifade ediliyor.
Olay yerini kaplayan gaz bulutu ile ilgili durum ise raporda şu şekilde anlatılıyor:
“Koruma memurları yangın söndürme tüpleri ve yangın hortumu ile ünitenin üst katına çıkmaya çalışırken, üst katta toplanmış olan çocukların attıkları dolabın infaz ve koruma memurlarından birinin elinde bulunan yangın tüpüne çarpması sonucunda tüpün patladığı ve bütün odaya gaz dolduğu görülmektedir. Görüntüler ile çocukların ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde; patlama sırasında üst katta bulunan çocukların, tüpün patlayışını görmemeleri sebebiyle kendilerine gaz sıkıldığını zannettikleri anlaşılmaktadır.”
İşkence iddiaları görüntülerle saniye saniye ispatlanmış
Toplam 80 sayfalık raporun hazırlanması için olayın başlangıç anından başlayarak, çocukların hastane dönüşü müşahede odalarına alınmasına kadar süren aşamalara ait 40 videonun incelendiği, bu videolara ait 26 sayfalık çözümlemenin hazırlandığı, doktor raporlarına dair detaylı tespitlerin yapıldığı ve çocuklarla yapılan görüşmelerdeki iddialar ile STK'ların raporları ve bakanlık ve cezaevi idaresine ait savunmalarında incelendiği belirtiliyor.
İncelenen görüntülerde C10 koğuşunda başlayan ve arbede şeklinde devam eden olaydan sonra çocukların kontrol altına alınmasını takip eden süreçte uğradıkları kötü muameleler de tek tek tespit edilmiş. Videolarda tespit edilen ihlal ve hareketlerin her biri videodaki zamanlama ve yaşananların tasviri ile anlatılıyor.
Raporun sonuç kısmında personele dair, kurumun işleyişine dair ve kötü muamele iddialarına dair tavsiyeler yer alıyor.
Son gelişmeler dikkat çekici
Son olarak ise 18 Temmuz 2014 tarihinde Sincan Cezaevi'nde çocuk mahkûmların kaldığı L 2 koğuşunda, çocukların yatakları yakması sonucunda yangın çıktığı ve o yangında 5 çocuğun kaçabildiği geri kalanların ise kapı içeriden kilitli olduğu için koğuşa bir süre müdahale edilemediği öğrenildi.
Çocukların koğuşları yakarak verdikleri bu tepki, Sincan Cezaevi’nde çocukların gördükleri muameleye dair önemli soru işaretleri içeriyor.
Raporun tam metnine ulaşabilmek için tıklayınız