İçişleri Bakanlığı'nın, kaydı olmayan Suriyelilerin İstanbul'u terk etmesi verdiği için verdiği süre 31 Ekim'de doldu. Geçen 4 ay boyunca sığınmacıların yaşadığı hak ihlallerini rapor haline getiren İnsan Hakları Derneği konu hakkında açıklama yaptı.
Raporda, “12 Temmuz'da başlayan bu operasyonlar kapsamında, 1000'i Suriyeli olmak üzere 6 bin 122 ‘kaçak’ göçmenin yakalandığı” açıklamasının yapıldığı süreçte, yayılan haberler ve resmi ağızdan yapılan açıklamaların, İstanbul’da yaşayan tüm sığınmacıları evden çıkmaya korkar hale getirdiği kaydedildi. Rapordaki çok sayıdaki örneğin kamu görevlilerinin açıklamalarının tam tersini gösterdiği belirtildi.
Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün bugüne kadar 364 bin 663 Suriyelinin gönüllü geri dönüş belgesini imzaladığına ve mültecilerin ülkesine gönderildiğine dikkat çekilen raporda “Gönüllü Geri Dönuüş İstek Formlarında BM ve Kızılay yetkilisinin imzalarının bulunmaması halinde valiliklerce uygun görülen Sivil Toplum Kuruluşu Temsilcisi veya Valilik İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu görevlisi tarafından imzalanır” ifadesine yer verilerek, “Sınır dışı edilmiş olan çok sayıda kişinin tanıklığı bu açıklamanın aksini göstermektedir” denildi.
1 Kasım itibariyle iş yeri denetimlerine başlanacağına vurgu yapılan raporda “Türkiye’de çalışma izni olan 65.000 Suriyeli bulunmaktadır, bu oran toplam sayıda yüzde 0,5’i dahi bulmamaktadır. Bu durumda, zaten hükümetin politikaları ile çalışma hakları elinden alınmış olan milyonlarca göçmen, işyeri baskınlarıyla ya açlığa mahkûm edilecek ya da ‘kaçak’ olarak en kötü koşullar altında çalışacak” ifadelerine yer verildi.
Raporda şu tespitlere yer verildi:
"12 Temmuz 2019 tarihi itibariyle başlatılan uygulama kapsamında, günde ortalama 1000 kayıtsız göçmenin kolluk güçleri tarafından tespit edildiği, 13 bin kayıtsız yabancı hakkında işlem yapıldığı ve bunlardan 3 bininin kayıtsız Suriye vatandaşı olduğu belirtilmiştir."
"Yalnızca Bab al Hawa sınır kapısının kendi açıkladığı resmi istatistik dahi bu açıklamalarla çelişmektedir; yapılan açıklamaya göre, sırf Ağustos ayında 8901 Suriyeli, Temmuz 2019’da 6160 Suriyeli bu sınır kapısından sınır dışı edilmiştir, bu rakam Haziran 2019’da ise 4370 olarak kaydedilmiştir. Bu rakamların sadece bir sınır kapısına ilişkin veri içerdiği göz önüne alındığında, tablonun yansıtılandan çok farklı olduğu açıkça görülmektedir."
"Sadece Suriye Dernekleri Platformu Temmuz ayı içinde kendilerine sınır dışı edilmiş 3000 kişinin başvurduğunu bildirirken, İstanbul Barosu Adli Yardım Bürosu ise kendilerine iletilen sınır dışı vakalarının önceki döneme göre yaklaşık 3,5 kat artış gösterdiğini açıklamıştır."
"Daha yakın zamanda, 21 Ekim 2019 tarihinde ise, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, SGK İstanbul İl Müdürü ile birlikte katıldığı bir sempozyumda, 1 Kasım itibariyle işyeri denetimlerine tekrar başlayacaklarını, son iki ay içerisinde 55.000 işyerine denetime gidilip, kayıtsız göçmen çalıştırılmaması konusunda uyarıda bulunduklarını açıkladı. Bu açıklamalarında aynı zamanda, 1 Kasım itibariyle ikametgah belgesi, çalışma izni olmadan sigortasız olarak yabancıları çalıştıran işverenlere çok ağır yaptırımlar geleceğini açıklayarak, patronlara, “Sakın kölelik düzenine esir olmayın. Bedelini ağır ödersiniz” diye seslendi. Ancak yine Bakan’ın kendi açıklamalarına göre, Türkiye’de çalışma izni olan 65.000 Suriyeli bulunmaktadır, bu oran toplam sayıda yüzde 0,5’i dahi bulmamaktadır."
Raporda acilen yerine getirilen talepler ise şu şekilde sıralandı:
"Kolluk kuvvetlerinin, göçmenlere yönelik, ev baskınları, kimlik kontrolü, alıkoyma, zorla “Gönüllü Geri Dönüş Belgesi” imzalatma, sınırdışı uygulamaları ve kötü muamele derhal sonlandırılmalıdır.
Göçmenleri kriminalize eden, suçlayıcı, damgalayıcı ve ötekileştirici her türlü söylem ve uygulamaya son verilmelidir.
Sınır dışı edilenlerin hızla Türkiye’ye tekrar yasal yollardan girişleri sağlanmalıdır.
Göçmenlere seçtikleri şehirlerde kayıt yaptırma hakkı ve koşulsuz seyahat özgürlüğü sağlanmalıdır.
Farklı illerde ikamet eden aile fertlerinin istedikleri illerde birleşimi sağlanmalıdır.
İdari gözetim uygulamasına son verilmelidir.
Geri gönderme merkezlerindeki insan hakları ihlalleri derhal son bulmalıdır, geri gönderme merkezlerinin kapatılması için çalışmalara başlanmalıdır.
Türkiye, Cenevre Mülteci Sözleşmesi'ne koyduğu sınırlamayı kaldırmalı, zulümden kaçan herkese mültecilik statüsü tanımalıdır.
Mültecileri Türkiye’ye hapseden AB-Türkiye arasındaki Geri Kabul Anlaşması iptal edilmelidir. Kimse nedensiz göçmez, bütün sınırlar açılmalıdır."