Dünya

İngiltere'de "AB'ye hayır" diyenler kazandı; madde madde şimdi ne olacak?

.

24 Haziran 2016 17:17

 

1973 yılından beri AB üyesi olan Britanya’da dün (22 Haziran 2016) gerçekleştridiği AB üyeliği ile ilgilireferandumda AB'den ayrılma kararı çıktı. Peki bu referandum neden yapıldı ve sonuçları neler olur? Bu ve bunun gibi merak edilen konulara açıklık geçirmek için “8 soruda Brexit” adlı bilgi notunu hazırladık. “Britanya ve çıkış kelimelerini birleştiren ve AB için yaşamsal bir tehlike oluşturan bu terimin (Br+exit) arka planını inceledik: 

1-Britanya Neden AB Üyeliğinden Çıkıp Çıkmamayı Oyluyor

İngiltere Başbakanı David Cameron, 2015 Genel Seçimlerini partisinin kazanması halinde ülkesinin AB üyeliğini referanduma götüreceğini açıklamıştı. Bu açıklamada aynı zamanda İngiltere’nin AB üyeliği koşullarını AB kurumları ve diğer Üye Devletler ile yeniden müzakere edeceğini söylemişti. Cameron, Britanya için AB üyeliği koşullarını iyileştirmek ve istediklerini almak için referandum kartını kullanıyordu. Bunu yaparken de hem kendi Partisi olan Muhafazakar Parti içinde, hem de son yıllarda Britanya siyasetinde ağırlığını artıran sağcı ve popülist Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nden gelen AB ile ilgili eleştiri ve şikayetleri de karşılamayı hedefliyordu. Cameron, söylediğini yaptı ve Britanya’nın üyeliğini tekrar müzakere etti ve bazı ayrıcalıklar kazandı.

Başbakan Cameron, Kasım ayında, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’a gönderdiği bir mektupta Britanya için dört alanda yoğunlaşan taleplerini ortaya koydu: Ekonomik yönetişim,  egemenlik, rekabetçilik, göç. Konsey Başkanı Tusk bu talepler doğrultusunda hazırladığı bir anlaşma taslağını Üye Devletlere dağıttı ve onlardan gelen öneriler doğrultusunda son halini alan Anlaşma 18-19 Şubat 2016 tarihinde toplanan AB Zirvesi’nde kabul edildi.

Cameron, AB ile Britanya’nın özel statüsü ile ilgili anlaşmayı kesinleştirdikten sonra, Britanya’nın AB üyeliği ile ilgili referandumda “evet” oyu verilmesi için kampanyayı başlattı. Ancak, AB’den aldığı tavizler halkı ikna etmekte yetersiz kaldı. “Pandora’nın kutusu” açıldı ve AB’den çıkma yanlıları halkın gelir düzeyi, egemenlik kaybı, AB bürokrasisi ve artan göç gibi konulardaki kuşkularını ve hoşnutsuzluklarını kullanarak, güçlü bir kampanya yürütmeyi başardı.

2-Başbakan Cameron AB’den Ne Gibi Tavizler Aldı? 

Öncelikle Britanya’nın AB içindeki konumunun da biraz “farklı” olduğunu söylemekle işe başlayalım. “Opt-out (dışarda kalmayı seçmek,  istisna kullanmak) mekanizması kapsamında Britanya bugüne kadar, Avro Alanı, Schengen ve ilgili düzenlemeleri, Avrupa Sosyal Şartı, Temel Haklar Şartı gibi AB üyeleri için bağlayıcı olan birçok düzenleme ve politikanın dışında kalabilmişti. Yani, Britanya zaten ayrıcalıklı konumda, Stephen George’un etkili kitabında belirttiği gibi biraz “tuhaf (awkward)” bir üye idi. Öte yandan, AB’nin kuralları Britanya için de geçerliydi. En azından Kurucu Antlaşmalara göre, ortak politikalara tüm üyelerin katılması gerekiyordu. Britanya’nın “opt-out” mekanizmasını kullanması bu politikaların ilelebet dışında kalacağı anlamına gelmiyordu. Cameron AB ile yeni bir anlaşma müzakere etmek suretiyle, Britanya’nın bu “tuhaf” statüsünün resmen tanınmasını sağlamak istedi. Başlangıçtaki pozisyonundan taviz vermesi gerekse de, amaçları açısından oldukça kapsamlı sayılabilecek bir anlaşma sağlamayı başardı. Ancak aşağıda yer alan bu koşullar AB karşıtlarını tatmin etmeye yetmedi.

Britanya Başbakanı’nın müzakere ettiği yeni anlaşma ne gibi koşulları içeriyor?

1- Ekonomik Yönetişim: Britanya’nın Avro Alanı dışında kalma hakkı tanındı ve Avro Alanı dışındaki üye devletlerin iflas durumunda olan Avro Alanı ülkeleri için oluşturulan kurtarma paketlerine katılmamaları, bu amaçla AB bütçesinden yapılan harcamaların telafi edilmesi kabul edildi.

2- Egemenlik: Britanya AB Kurucu Antlaşmalarında yer alan “giderek yakınlaşan bir birlik oluşturma” hedefinin dışında kalacak. Yani AB’nin federal özelliklerini güçlendiren siyasi entegrasyona katılmayacak. Ulusal parlamentolar AB yasama sürecinde daha fazla söz sahibi olacak. Ulusal parlamentoların yüzde 55’inin kabul etmesi halinde, Komisyonca hazırlanan yasa tasarıları veto edilebilecek.

3- Rekabetçilik: AB iç pazarında bürokratik kuralların sadeleştirilmesi ve rekabetçiliğin artırılması için gerekli adımlar atılacak. Kilit sektörlerde işletmeler için idari yükün azaltılmasına yönelik hedefler belirlenecek.

4- Göçmenler: Britanya’ya diğer AB ülkelerinden yeni gelen göçmen işçilerin katkı payıyla karşılanmayan bazı sosyal ödemelerden faydalanması ilk 4 yıl için sınırlandırılıyor.  Yeni gelenler ilk 3 ay işsizlik parası alamayacak. İlk altı ay içinde iş bulamazlarsa, geri dönemleri istenecek. AB ülkelerinden Britanya’ya gelen göçmenler işlerini kaybetmeleri halinde, Britanya vatandaşları ile aynı haklara sahipler.

3- 23 Hazirandaki Referandumda Halka Hangi Soru Sorulacak?

Referandumda halka sorulan soru şu:

“Birleşik Krallık, AB üyesi olarak mı kalmalı, yoksa AB’den çıkmalı mı? / "Should the United Kingdom remain a member of the European Union or leave the European Union?" Referandumda Birleşik Krallık’ta ikamet eden, 18 yaş üstü Britanya, İrlanda ve İngiliz Devletler Topluluğu vatandaşları ile son 15 yılda seçmen listesinde olan ve yurt dışında ikamet eden Birleşik Krallık vatandaşları oy verebilecek. Yapılan kamuoyu araştırmalarında, AB’de kalma ve ayrılma yönünde oy kullanacağını söyleyen seçmen sayıları arasındaki farkın son derece az olduğu görülüyor. Referandumlarda halka sorulan sorunun yönlendirici olmaması yani mümkün olduğu kadar görüşleri etkileme amacını taşımaması, tarafsız bir şekilde ifade edilmesi ve net ve kolay anlaşılabilir olması büyük önem taşıyor. Referandumlar bir doğrudan demokrasi aracı olarak özellikle bir uluslararası örgüte üyelik, anayasa değişikliği gibi durumlarda zaman zaman kullanılıyor. Hükümetin kararlarını mümkün olduğu kadar meşru bir zemine dayandırması açısından halk oylamaları önem taşıyor. İngiltere’de yapılacak referandum bir danışma görevi görüyor yani hükümet üzerinde bağlayıcı değil. Referandumda AB’den ayrılma yönünde bir karar verilse dahi, bu konuda nihai kararı verecek olan Britanya Parlamentosu. Ancak, Hükümetin veya Parlamento’nun referandum sonucuna aykırı bir şekilde davranması kesinlikle beklenmiyor.