Mart ayı sonunda Bristol'da tasarıya karşı düzenlenen gösterilerde polis Covid-19 yasakları nedeniyle sert müdahalede bulunmuş protestocularla güvenlik güçleri çatışmıştı. İngiltere'de bu ay itibariyle önlemler hafifletildi ve protestolar yeniden yasal hale geldi.
Londra'daki gösteride konuşan muhalif İşçi Partisi milletvekili Bell Ribeiro-Addy, yasa tasarısının 'hükümetin otoriter tutumunun bir parçası' olduğunu söyledi ve "Yoğun mücadelelerle kazanılmış demokratik haklarımızı elimizden almaya çalışıyorlar, onları durdurmalıyız" dedi. Konuşmacılar arasında İşçi Partisi millet vekillerinden Jeremy Corbyn de vardı.
"Protesto hakkı değerlidir. Protesto hareketleri, 8 saatlik çalışma hakkı, kadınların oy hakkı, eşit maaş hakkı gibi tarih yazdı. Kanıksanan bu haklar protestolarla kazanıldı. Bu haklar bize zengin ve güçlüler tarafından verilmedi, bu hakları biz aldık."
Yasa tasarısı ne öneriyor?
Yasa, İngiltere'de 33 yaşındaki Sarah Everard'ın Mart ayı başında akşam saatlerinde evine yürürken kaçırılarak öldürülmesinin ardından kadına karşı şiddeti protesto etmek için toplanan kalabalığa polisin sert müdahalesi sonrası gündeme geldi.
Tartışmaların ardından hükümet kolluk kuvvetleriyle ilgili kapsamlı bir yasa hazırladı. Bu yasa içerisinde polisin kalabalık toplantı, gösteri ve eylemlerle ilgili yetkilerini somutlaştıran bazı düzenlemeler yer alıyor.
Halihazırda geçerli olan düzenlemelere göre, polisin bir protesto eyleminin "kamusal alanda ciddi kargaşa, mallara ciddi hasar veya toplumsal yaşamda ciddi bir kesinti" yaratabileceğini ortaya koyması halinde kısıtlayıcı birtakım önlemler almasına izin veriliyor.
Getirilmesi planlanan yeni düzenlemelerle, polisin belli bir alanda gerçekleştirilen sabit eylemler için daha fazla koşul ortaya koyabilmesinin önü açılıyor.
Tasarıyla polise eyleme başlama ve bitme saatine karar verme, gürültü sınırlaması getirme ve tek kişilik eylemlere bile söz konusu kuralları uygulama yetkileri veriliyor.