Fenerbahçe-Steaua Bükreş maçı öncesi MİHA muhabiri Burak Özyurt, Behlül Çetinkaya ve Emrah Tarım Fenerbahçe tribün lideri Paşalı ve Fenerbahçeli taraftarlarla "Türk futbolunda şiddet" konusu sordular.
Fenerbahçe taraftarı, İngiltere’de uygulanan sistemin Türkiye’ye getirilmesiyle futbolda şiddetin büyük ölçüde son bulacağına inanıyor.
Paşalı medyanı sorumlu bir davranış gösterdiğine inanmıyor. “Açık konuşayım, medya bu konunun çözülmesini istemez. Çünkü toplumu infiale sürükleyecek görüntülere yer vererek, bu konudan menfaat sağlıyorlar. Mesela benim astığım “Küfrün olduğu yerde sporun güzelliği kalmaz” pankartı yerine gidip, küfürlü pankartları ekranlara, gazetelere taşıyor. Bu konuda medya bir çözüm istiyorsa, işe özeleştiri yaparak başlayabilir.”
Futbol günümüzde kendi içinde “şiddetli bir geçimsizlik” içinde. Şiddet dendiğinde futbol, futbol dendiğinde şiddet geliyor akıllara. Saha dışındakiler bir yana, şiddet artık tribünlerin vazgeçilmez bir parçası. Aynı renge gönül veren takımdaşlar arasında bile küfürleşmeler, yaralanmalar görülebiliyor. Saha dışındaysa neredeyse bir linç kültürü hakim. Kırılan otobüs camlarından tutun da, öldüresiye biribirlerine giren taraftarlar; futbol şiddetinin çokça tanık olduğumuz örnekleri. Şiddetin futbol içindeki artışına en çok şahit olanlarsa şüphesiz takımlarının rengine gönül vermiş “gerçek taraftarlar”. Bu kez Avrupa Ligi kapsamında oynanan Fenerbahçe – Steaua Bükreş futbol karşılaşması öncesi, Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadı önündeyiz. 3 Kasım salı akşamı, Beşiktaş – Wolfsburg maçı öncesi Beşiktaşlılara sorduğumuz, futboldaki şiddetin durumu ve nedenlerine, bu kez “nasıl önüne geçilir, nasıl engellenir” sorularını da ekleyip Fenerbahçelilere yöneltiyoruz.
Cem Küçük, 36 yaşında. Almanya’da yaşıyor, maç için Türkiye’ye gelmiş. Toptancılık yapıyor. “Ailemle çok kereler maça gelmek istedim, ama olmadı” diyor Küçük. “Eşimle birlikte ilk kez maça geliyoruz, o da bir Avrupa kupası maçı. Biz de isterdik bir Beşiktaş, bir Galatasaray derbisine gelebilmeyi, ancak hem edilen küfürler hem sahaya atılan yabancı maddeler rahatsız ediyor. Bunlar gerçek taraftar olamaz. Gerçek taraftar, kulübünün menfaatini gözeten taraftardır.”
Cem Küçük sorunun aşılabilmesi için İngiliz sisteminin örnek alınmasını öneriyor. “İngiltere’de taraftarlar, sahaya 1,5 metre uzaklıkta oturuyor ve arada tel örgü yok. Stadyumdaki her seyirciyi kayıt altına alabilen, güvenlik sistemleri kuruldu. Olaylara karışanlara stada ömür boyu girmeme cezası bile verebiliyorlar. İngiltere’de holiganların üstesinden böyle gelindi.”
Uludağ Üniversitesinde akademisyen İlker İnal, 27 yaşında. Maça Rumen arkadaşlarıyla birlikte gelmiş. “Maç sırasında küfretmek normal. Ülke olarak iyi bir dönemden geçmiyoruz. Bu ülkede zor şartlar altında yaşayan, o kadar sıkıntının arasında para verip bilet almış. Maça geldiğinde bütün dertlerini, sıkıntılarını unutmak istiyor ve bunları tribünde boşaltıyor. Ortaya istenmeyen durumlar çıkabiliyor. Yasakların yerine, herkes yanındaki taraftara sahip çıkarsa elli beş bin kişinin daha kontrollü olacağını umuyorum. Ayrıca Fenerbahçe-Galatasaray maçında çıkan olayları başlatan kişiler, stadyum içindeki kameralar yardımıyla tespit edildi. Tespit edilen bu kişilerden ikisinin kombinesi iptal edilirken, diğerlerine stadyuma girme yasağı kondu. Böyle bir uygulama caydırıcı olabilir.”
Metin Şakmur , 52 yaşında. Bankacı. Stada yakın bir cafe’de arkadaşıyla birlikte maçın başlama saatini bekliyor. Küfüre bir noktaya kadar hak verebileceğini, ancak bir oyuncunun ailesine, şahsına, manevi değerlerine küfür edilmemesi gerektiğini düşünüyor.
“Sıfır küfürlü bir tribün düşünülemez tabii, o yüzden belli bir denge yakalamak gerekir. Toplum yapısı ve ekonomik sebepler insanları küfre yöneltiyor. Biz ülke olarak sporu sevmiyoruz. Sporu hep rekabet olarak algılıyoruz ve zevk almasını bilmiyoruz.”
Şakmur’un arkadaşı Bülent Mutluoğlu, 36 yaşında ve eczacı. Federasyonun uyguladığı cezaların sorunun çözümü olamayacağını belirtiyor. Tribünlerin bilinçlenmesi gerektiğini düşünüyor. “Maça gelen her taraftar, takımımın zarar görmemesi için ‘elimden geleni yapmam lazım’ diye düşünmeli. Bilhassa Fenerbahçe Stadı bu konuda iyiye gidiyor. Yıllardır maça gelen bir taraftar olarak Fenerbahçe Stadı’nda Aziz Yıldırım’la birlikte çığır açıldığını düşünüyorum. Medya da futbolda şiddet konusunu kendi menfaati için kullanıyor tabii. Haberleri ve olayları şişirip şişirip veriyorlar. Medyadaki en ufak haberi bile milyonlar görüyor ve ister istemez etkileniyorlar. O yüzden madem medya dostluk kardeşlik istiyor, o zaman biraz daha sorumlu davransın. Artık televizyon kanallarındaki programlarda hakemi veya oyuncunun gece hayatını değil, futbolu tartışalım.”
Erman Akyürek, 40 yaşında. Zorluklara rağmen tekerlekli sandalyesiyle Fenerbahçe’nin neredeyse her maçına gidiyor. “Fenerbahçe bu konuda çok büyük ilerlemeler kaydetti. Bazen çirkin olaylar yaşanmıyor mu, elbette yaşanıyor, ama bunlar bir elin parmaklarını geçmiyor. Ayrıca Fenerbahçe kulübü, stadyumdan tel örgüleri kaldırarak taraftarlarına olan güvenini gösterdi. İngiltere Premier Lig’deki gibi, görüntü bakımından hoş bir manzara ortaya çıktı.”
Serkan Saydam, TRT’nin spor muhabiri. Saydam, kameraman arkadaşıyla stadyumun önünde çekim yaptıktan sonra sorularımızı yanıtlıyor. “Eğitimsizlik en temel sebep. Futbolu taraftarların çoğu bir eğlence olarak görmüyor maalesef. Bunu tiyatroya gider gibi düşünmek gerekiyor; ama insanlarımızın ne kadarı tiyatroya gidiyor. Sorunun cevabı burada yatıyor.
Futboldaki şiddet bir ülke sorunu haline geldi. Devlet adamlarının el atması gerekiyor. Federasyonun da açıklamaları bu yönde zaten. Okullarda, müfredata bu yönde dersler eklenebilir.”
Serkan Uyavu, 38 yaşında, klima sektöründe çalışıyor. Almış beş yaşlarındaki kızını kucağına, maça gelmiş. Her zaman olmasa da sakin maçlara kızını da getirdiğini söylüyor. “Eşim cimbomlu o yüzden getiremiyorum onu. Futbolda şiddet büyük sorun tabii. İş başkanlardan geçiyor. Başkanların bu konuya el atması gerekiyor. Nasıl Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, bu konuyu ciddiye alıp minimize ettiyse diğer başkanların da bunu yapması gerekiyor.”
Esin Gülhan, 25 yaşında, Almanya’da yaşıyor. Fenerbahçe maçı için 2 kız arkadaşıyla birlikte Türkiye’ye gelmiş. “Yurt dışında yaşıyorum, bu yüzden bu maç benim Kadıköy’deki ilk maçım. Çok heyecanlıyım. Şiddete gelince sanırım bu tür olayların en az yaşandığı yer burası ve şu ana kadar çok şükür kötü bir olaya şahit olmadık. Stadyumlara daha çok kadının gelmesi sağlanabilir. Belki o zaman bu tür aşırılıkları yapanlar, daha kibar ve nazik olmak zorunda hissederler.”
Müşerref Yavuz , 31 yaşında ve Almanya’da kuru temizleme sektöründe çalışıyor. Şiddetin futbolla ilgili olmadığını düşünüyor. “insanlarla, toplumla alakalı olduğunu söylemek gerekiyor. Önüne geçmek içinse belki kadın taraftarlara bilet konusunda pozitif ayrımcılık uygulanabilir. Bu da çözümün bir parçası olarak düşünülebilir.”
Vecdi Teker, nam-ı değer Paşalı; yılların Fenerbahçe amigosu. O, futbol severlerin sürekli ekranlardan tanıdığı bir yüz. Astığı pankartlarla her zaman sevgi ve dostluğu vurguluyor “Futboldaki şiddeti devletten başka kimse çözemez. Devlet bu konuya yoğunlaşacak ve İngiltere’deki sistemi getirecek. Amerika’yı iki defa keşfetmeye gerek yok! Spordan sorumlu devlet bakanının asli görevlerinden biridir bu. Yeni yasa çıkartılıp, yeni yönetmelikler hazırlanmalı.